Mutfak Cadıları – Eylül 2010
Ev kadınlığı, dünyanın en zor işlerinden biri… Dışarıda çalıştığınızda tek iş yaparsınız ama evde yemek, bulaşık, temizlik, çamaşır, çocuk ve yaşlı bakımı pek çok işi birden yapmak zorundadır ev kadınları…Bunların hepsi dışarıda yapıldığında para getirir ama evde yaptığınızda, sizin doğal olarak göreviniz gibi algılanır…Üstelik, bu işler görünmez işlerdir… Yapılmadığında fabrikadaki işler de yürümez onun ötesinde yaşam durur ama ev işleri, iş diye istatistiklere girmez, ülkenin gayri safi milli hasılası içinde yeri yoktur…
Bu sayımızdan tam ya da yarı zamanlı ev kadınları ile yaptığımız söyleşilerle, emeğin bu görünmeyen kısmının görünür kılınmasını sağlayacağımızı umuyoruz… Birgün içinde evde ne tür işler yapıyorsunuz? İsterseniz bize siz de yazın… Veya …. Ooo benim yaptıklarım…. diyorsanız, yazın bize gelip, sizin yaptıklarınızı da anlatalım….
Hiç yapmamış gibi her gün aynı işleri yapmaktan sıkılıyorum
Şahsenem Hanım şimdilik tam günlük ev kadınlığı yapıyor. İki kızı var, biri okula gidiyor, biri henüz bebek. Geçim zorluğu çektikleri için küçük kızı büyüdüğünde, bir zamanlar çalıştığı fabrikaya geri dönecek belki… O zaman da ev işi yapacak ama, belki yarım günlük olacak bu işler mecburen… Hani derler ya bize çoğu kez “bütün gün evde boş, boş otursun” diye…İşte onunla bu “boş, boş oturmayı konuştuk”.
Sizi tanıyalım?
Şahsenem Kaplan, ilkokul mezunuyum. 17 yaşına kadar evde oturuyordum, daha sonra tekstilde birkaç işe girdim. Sigorta yoktu önceden. Sigortasız çalıştım hep. 1998’de İnteks firmasına girdim. Orada sigortam oldu. Bir süre çalıştım daha sonra deprem oldu, işten çıktım. Sonra başka bir işe girdim, oradan da bir süre sonra çıktım. Daha sonra evlendim. Evlendiğimde 21 yaşındaydım. Evlendikten sonra 6 sene evdeydim, köyde kayınvalidemin yanında oturduk. Eşim DESA’ya girince, köyden Düzce’ye taşındık. Burada bir kişinin maaşı ile olmuyordu, kızım o zaman altı yaşındaydı, fabrikada İnteks’te kreş vardı, işe bir kez daha girdim, çocuğu da kreşe aldım. Üç yıla yakın çalıştım, hamile kaldım. Çocuk doğduktan bakan olmayınca işten çıkmak zorunda kaldım. Şimdi bir kişinin maaşı ile geçinemiyoruz, yeri geldiğinde bir milyona dahi ihtiyacımız oluyor.
Asgari ücret mi alıyor eşiniz?
Evet, asgari ücret alıyor. 250 TL ev kirası veriyoruz. Çocuk okula da gidiyor onun masrafı servis parası da var. Geçinemiyoruz yani. Çalışamıyorum şu anda çocuk biraz büyüdüğünde çalışacağım, bir kişiyle olmuyor.
Siz bir dönem dışarıda da çalışıyordunuz, şimdi ev işleri yapıyorsunuz iki çocuğunuz var. Çalışırken de ev işlerini siz yapıyordunuz, parasal getirinin dışında sizin açınızdan hangi durum daha elverişli?
Yeteri kadar paramız olsa evde oturup çocuklarla ilgilenmeyi tercih ederim. Ben çalışırken “Anne bugün gitme bugün gitme” diye ağladığı zamanları bilirim. O zaman üzülüyordum mecburiyetten dolayı çalışıyordum ben. Maddi durum elvermediği için çalışmak isterim. Çünkü çocuklarıma daha iyi bir gelecek vermek isterim. Maddi durum elverse çalışmam.
İş yerinin kreşi olsa?
O zaman yine çalışırım. Çocuğumla ilgili gözüm arkada kalmayacağı için çalışırım.
Şu anda tam zamanlı ev kadınısınız, bir gün içinde evde ne işler yapıyorsunuz, mesela sabah kalkıyorsunuz sırasıyla neler yapıyorsunuz?
Sabah 05.30’da kalkıyorum. Sobamı yakıyorum. Eşime yemek hazırlıyorum, onu yedirip, hazırlayıp gönderiyorum. Bebek uyuyorsa , ben de uyuyorum biraz. Ama bebek kalkınca öbür çocukta kalkıyor, ona da kahvaltı hazırlıyorum. Onu okula hazırlayıp. Servisi geliyor servise bindirip yolluyorum. Daha sonra bebekle uğraşıyorum…
Ne yapıyorsunuz bebekle?
Altını değiştiriyorum, yemeğini yediriyorum, giydiriyorum… Uyku saati gelene kadar onunla uğraşıyorum. Onu uyutuyorum, bulaşığımı yıkıyorum…
Büyük kızın dersleri peki ona yardım ediyor musunuz?
Derslerini akşamdan yaptırıyorum. Sabahları uyuyor çünkü onu uyandırmak istemiyorum.
Başka ne tür işler yapıyorsunuz, örneğin bu sabah ne yaptınız?
Bu sabah eşim gittikten sonra 10.00’a kadar uyumuşum… Ama normalde 9.00’da genellikle bebek uyanıyor, onu yediriyorum, altını alıyorum. Yere bir yorgan serip onu yorganını üzerine oturtuyorum. O oynuyor, bu arada ben de kahvaltıyı hazırlıyorum. Diğer kızımla kahvaltı yapıyoruz, sofrayı topluyorum. Büyük kızıma bebeği bırakıp, bulaşığı yıkıyorum. “Sen gitmeden yapayım işimi kızım” diyorum, yoksa yapamam. Daha sonra öteki kızımı giydirip hazırlıyor, onu okula gönderiyorum. Sonra o arada bebeği alıyorum, altını temizliyorum, yemek yediriyor ve uyutuyorum. Onu uyuttuktan sonra evi süpürüyorum, temizlik yapıyorum, toz alıyorum. Sonra bebek kalkıyor yeniden onu emziriyorum, yine altını temizliyorum, uyku saatine kadar onunla biraz oyalanıyorum. Bebeği tekrar uyutuyorum. Öbür kızım okuldan gelmeden önce yemek işine bakıyorum, yemeği hazırlıyorum. Sonra kızım okuldan geliyor… Onunla ertesi günün derslerine hazırlamaya başlıyoruz, o bitiyor. Bebeği tekrar uyutuyorum ve babayı bekliyoruz.
Kaç saatinizi alıyor yemek pişirme işi?
Pişirdiğim yemeklere göre değişiyor. Eğer üç çeşit yemek yapıyorsam daha fazla zaman gidiyor… Genellikle bir saatimi alıyor. Daha az çeşit varsa daha kısa sürüyor. Baba geliyor, sofra kuruyoruz hep birlikte yemek yiyoruz… Sonra ben bulaşık yıkıyorum, o arada baba bebekle ilgileniyor. Daha sonra baba büyük kızın derslerini kontrol ediyor. Ben bebekle ilgileniyorum. Ders bitiyor ondan sonra birlikte biraz vakit geçiriyoruz, çay pişiriyorum, patlak yapıyorum. Yatma saati geliyor ve yatıyoruz…
Ohhh, diyor insan….Saat kaçta yatabiliyorsunuz?
23.00’da yatıyorum, bebeği uyuttum mu ben de uyumak istiyorum. Çünkü gece durmuyor. O kalktı mı ben de ayağa dikiliyorum ve uyuyamıyorum…Emziriyorum… Bizde beşik var sarıyorum beşiğe beliyorum artık onu bazen sabaha kadar, sallıyorum. Biraz huzursuz bir çocuk…
Baba uyanmıyor mu bu arada peki?
Gece bebeğin sesini duyurmam bile ben ona. Eeee, dedim ki kalkarım ben hemen. O hiç duymaz.
Eşinizle iletişiminiz nasıl, nasıl evlendiniz?
Görücü usulü ile evlendim. İyi… Başta sendika işleri olunca bazen geç geliyordu…O zaman kızıyordum ama sonra alıştım. İstiyorum sendika olmasını… Genellikle ben biraz sorun çıkarırım…
Eşiniz dışarıda işinde çalışıyor, siz de bütün gün evde didinip durdunuz, kendinize ait bir zamanınız var mı?
Kendim için hiçbir şey yapmıyorum. Vakit bulursam el işi yapıyorum. Bebekle ilgilenirken televizyon da izliyorum bu arada.
Gezmeye, bir ahbabınızı görmeye gitmiyor musunuz hiç?
Yok, öyle hiç vaktim olmuyor. Hafta sonları yapıyorum onu eşimle birlikte. Köye gideriz bir akşam kalır, pazar günleri de geri döneriz. Yaz günleri de çocukları gezdirmek için çarşıya çıkarız yine birlikte.
Az önce paranız olsaydı çalışmayacağınızı söylediniz, ama yukarıda saydığınız işleri, ertesi sabah, ertesi sabah da yapıyorsunuz, bu tür döngü canınızı sıkmıyor mu? Nedir bu ev işlerinden çektiğim, dediğiniz zamanlar oluyor mu?
Gülüşme…Evet, oluyor, olmaz mı? Her gün hiç yapmamış gibi aynı işleri yapmaktan sıkılıyorum. Bir de dışarıda çalıştığım zamanlar da olduğu için biraz da çalışmaya alıştığım için, çalışayım dediğim zamanlar oluyor ama hem çalışıp hem de eve gelip ev işi yapmak da zor…Ben bazen bunalıyorum, eşim “evde durmak seni sıktı” diyor. Ama hakiketten sıkılıyorum. Öyle çarşıya pazara gidip dolaşayım durumu da yok bizde. Neredeyse iki buçuk aydır mesela pazara çıkmadım. Yok yani durumumuz yok. Ne yiyiyoruz, yazın köyde hazırlayıp, dolaba doldurduklarımızı yiyiyoruz. Öyle aç kalma durumumuz da yok, Allaha şükür.
Şimdi siz bir az önce anlattınız evde yaptığınız işleri sabahın köründen 23.00’a kadar ayaktasınız, ama “bebeğim var, çalışmıyorum evde oturuyorum” dediniz, sizce bu kadar çalışmaya rağmen evde iş yapmıyor görünmenin sebebi ne olabilir, bu doğru bir şey mi?
Şu olabilir. Fabrikada saatle çalışıyorsunuz, istediğiniz zaman eve gelme, ya da dışarı çıkma şansınız yok. Onlar izin verirse oraya terk edebiliyorsunuz. Evde böyle bir zorunluluk yok. Elinde bir iş varsa, ve dışarı çıkacaksan bu işi bırakıp dışarı çıkabiliyorsunuz. Daha serbest çalışabiliyorsun.
Hem yemek pişiriyorsunuz, hem temizlik yapıyorsunuz, hem çamaşır, bulaşık yapıyorsunuz, bunların hepsi dışarıda yapıldığında para getiren işler, biri kalksa ev kadınları da iş yapıyor onları sigortalı yapılım, ya da ücretli olsa dese ne dersiniz?
Ev kadınlarına? Öyle bir şey olsa keşke çok iyi bir şey olur. Bu bir iş de biz kadınlar onu öylesine yapıyoruz… Dışarıda yaptığında el işi oluyor, para alıyorsun. Evde biraz da “yaparsam, yaparım yapmazsam, yapmam” durumu da var. Ama sonuçta yine yapıyorsun biz kadınlar dışında kimse yapmıyor o işi, her şey sana bakıyor.
Hiç saat hesabı yaptınız mı kaç saat çalışıyorsunuz yaklaşık olarak?
Yeri geliyor bütün gün çalışıyorum. Evde büyük temizliğim varsa, gündüz çamaşır yıkıyorum. Ama büyük temizlik yapmıyorsam çoğu kez çamaşırı geceden koyuyorum, o yıkanıyor. Sabah alıp asıyorum sonra başka işlerimi yapıyorum.
Çamaşır makinesi var herhalde otomatik mi, elektrik süpürgesi başka ev aletler……..
Evet otomatik. Köyden Düzce’ye geldiğimizde evimizde hiçbir elektrikli alet yoktu. O dönem geçici olarak akrabalarımızdan buzdolabı, televizyon gibi aletleri almıştık. Ben de çalışmaya başladığımda onları geri verdik, taksitle bütün beyaz eşyamı ve televizyonumuzu da aldık. Ben çalışırken aldık, bir kişinin çalışmasıyla olmazdı.
Ev işleri kolaylaşıyor, çamaşır makinesi ve süpürgeyle değil mi?
Elbette, daha rahat ediyor insan. İşler kolaylaşıyor. Mutfakta yalnızca buzdolabı ve fırın var, küçük ev aletlerinden yok. Onları çok, çok istiyorum ama şu anda gücümüz yok. Ben de çalışmaya başladığımda yavaş yavaş olur artık. Buzdolabını çift kapalı almıştım, bu sene çok işime yaradı, yazdan doldurdum, bu kış eve iki sefer meyve aldım meyve alamadım mesela. Pazara çıkamıyoruz.
Yazdan bahçeden doldurduklarımızı yedik. Buzdolabı çok işime yarıyor. Onun rahatlığı çok iyi. Gönül ister ki her şeyi mevsiminde yiyelim. Ama o da olmuyor.
Genel olarak ne pişiriyorsunuz?
Pazara çıkmıyorum, pırasa, havuç gibi sebzeleri kışın başında bir iki sefer aldım…Dolaba koyduklarım, taze fasulye, bahçeden topladığım biberler, barbunya… Bunlardan pişiriyorum. Ayrıca patates yemeği, pilav, çorba da oluyor. Evde ne varsa, onları pişiriyorum.
Günde bir kez yemek pişiriyorum. Kalırsa dökmüyorum, ertesi günü öğlene ya da akşama yiyiyoruz.
Kışın köyden bir şey geliyor mu?
Evet, marul, soğan, kara lahana, kaldirik turşusu, şişelere konulmuş mantar. Kayınvalidemin
hayvanı var. Ondan süt, yoğurt, tereyağ, peynir gibi şeyler geliyor. Ben yumurtaya hiç para vermedim. Kayın validemin yedi, sekiz tavuğu var, onların yumurtası yetiyor bize. Paramla dışarıdan bir şey alamıyorum, gerek de duymuyorum. Ama çocuğa meyve alayım isterim. Köy olmasa idare edemeyiz ama…
Köy olmasa sizin emeğiniz de olması herhalde. Çünkü onları konserveleyip, daha sonra da pişiren sizsiniz…
Evet, şöyle de bir şey var ama ben yapamasam bile kayın validem, anneannem, teyzelerim köyde yapıp verirler bana hep. Kışlık yiyeceğimi onlar hazırlar. Yufkamı, makarnamı, salçamı, tarhanamı onlar yapıp verirler.
Bebek için hazır bez mi kullanıyorsunuz?
Evet, hazır bez kullanıyorum. Önceden elde yıkarlardı ya, şimdi kim kaldı ki öyle ben de aynısını yapayım? Köyde evin önünden dere geçiyor… Bana bazen takılmak için eşim “ yok bez mez, çocuğun bezini al derede yıka” der… Yapmayacağımı o da biliyor. Şimdi köyde de öyle, kimse kalmadı artık bez kullanan, herkes kağıt bez alıyor. Bizim buralarda Yılca’nın bir köyü var. Orada yokmuş çocuk bezi… Şaşırdım, nasıl gitmemiş çocuk bezi diye. Büyük kolaylık tabii. Ama bazen maddi yönden sıkıştığımız oluyor. Borç buluyor, gidip alıyor çocuğun bezini. Ne yapacaksın? Yıkamalı bağlayayım desen bile, ortada o da yok ki, satılmıyor nereden alacaksın?
Komşuluk ilişkileri var mı, komşular geldiğinde pastaydı, börekti çörekti gibi şeyler yapıyor musunuz?
Arkadaş çevrem gelirse tabii ki hazılanıyor, onlar da bana hazırlarlar. Çok sık görüştüğüm bir üst komşum var. Gidip, geliyoruz…Geldiği zaman çay demliyorum, yanında bir şeyler varsa koyuyorum.
Hiç sinemaya , tiyatroya gittiniz mi?
Evet, hayatımda bir kez sinemaya gittim, teyzemin oğlu götürmüştü, geçen sene, kışın. Öyle yerlere pek gitmeyiz. Köye gidiyoruz, kayınvalideme yardım ediyoruz. Dışarıda yemek de yemedik şu ana kadar, ama bundan sonra olur mu bilmem…Dışarıda çarşı içinde festival olursa parasız, ona gideriz… Onun dışında para verip de gittiğimiz olmadı…
Sizce ev kadınlığı bir meslek mi?
Tabii ki meslek. Çünkü öğreniliyor. Bunu bilmeyenler de var. Benim bir arkadaşım var, yemek pişirmesini bilmiyor…Demek ki meslek ev kadınlığı. Ev kadınların işi bitmez. Sürekli yapmak zorundasınız, çok nankördür.