Feminist forumdan bir grup kadının seçimlerde aday olmamla ilgili önerisini kısa bir tereddüdün ardından kabul ettim*. Öncelikle önerinin bir süredir birlikte politika yaptığımız kadınlardan gelmesi, bu nedenle yerel politikalarla ilgili de ortak bir çerçeve oluşturabileceğimizi, önümüze çıkabilecek sorunları, kritik noktaları görebildiğimi düşündüğümden. Sonra da yeni bir yolculukta neleri biriktireceğimizi fazlasıyla merak ettiğimden.
Mor Çatı’da politika yapan bir kadın olarak “sistem karşıtı” (genellikle “sistem dışı” terimi kullanılıyor ama birçok açıdan bu terim bana daha yakın) feministlerin bir araya geldiği bir platform benim için önemli. Kadına yönelik şiddete karşı mücadelede kendimizi projecilikten ayırabilmek, devletle ilişkimizde “kadın STK’lar” söyleminin bir parçası haline dönüşmemek için yoğun çaba harcıyoruz. Yasalarda sağlanan değişimlerin çok önem taşıdığına inanmakla beraber güçlü bir feminist hareketin bulunmadığı durumlarda bu kazanımların her an geri alınabilir ya da uygulanamaz olduğu gerçeği sıklıkla karşımıza çıkıyor. Bu nedenle eşitlik için mücadele ederken, birbiriyle ilişkili parçalardan oluşan sistemi, dolayısıyla kurtuluş perspektifini gözden ırak tutmamaya çalışıyoruz. Feminist forumlar bunları tartışabildiğimiz, ortak eylemlerin örgütlenebildiği bir alan. Yerel seçimlerde bu forumlara katılan bir grup kadının aday çıkarması da bu çizgiyle son derece tutarlı.
Seçim sürecinde çoğu kez yaptığımız gibi kadınlar olarak farklı sorunlarımızın altını çizmekle yetinseydik, farkındalık yaratmaya çalışmakla sınırlamış olacaktık kendimizi. Bu kez sözümüzü, değiştirebiliriz, değiştireceğiz üzerine kurduk. Dünyanın bizim şekillendirebileceğimiz bir şey olduğuna işaret ettik. Nasıl bir değişim istediğimizi hayal etmeye çalıştık. Binlerce broşür dağıttık, afiş yapıştırdık, birçok kadının feminizmle tanışmasını sağladı kampanya, feminizmle daha önce buluşmuş kadınlara ise başka bir yol açtı. Kısacası doğru bildiğimiz şeyi yaptık, yapabildik. Bunların önemini yadsımak mümkün değil.
Eksiklerimiz de vardı tabi. Tartışmamız gereken birçok nokta var. Bana göre feminist yerel yönetim politikaları üzerinde konuşurken, kentleşme, istihdam, kültür, tarih gibi alanlardan çok daha fazla beslenebilirdik, bu alanlarda oluşturulmuş feminist sözleri kampanyaya taşıyabilirdik. Bu aynı zamanda feminizmin yerel yönetimlere ilişkin sözünün sınırlı kalıp kalmayacağı sorusuna da iyi bir yanıt olacaktı. Bunu yapamadık. Kentleşme konusuna odaklandık, ama bu alan kanımca diğerlerine oranla feminist sözün en az kurulduğu, kurulabildiği alandı. Kampanya çok katmanlı hale gelemedi, ulaştığımız sınırlı sayıdaki kadının bilgisi üzerinden yürütülmüş oldu.
İkincisi, kampanyanın nereye evrileceğine dair baştan bir öngörüde bulunmamıştık. Rotamız açısından karanlıkta kalan noktalar bulunuyordu. Sözümüzü oluştururken, önerilerimizin ya da taleplerimizin nasıl takipçisi olacağımız hakkında konuşmadık. Somut önerilerimiz ister istemez yeterince sahici olamadı. Kampanyanın genel feminist sözlerimizi dile getirmekte bir araç olduğu yaklaşımı ile kampanya süresince yerel politikaya dair feminist sözleri çoğaltmaya çalışmak arasında gidip geldik. Sonuçta birçok noktada zaman yetersizliğine teslim olduk.
Bunlarla bağlantılı olarak medyayı daha iyi kullanabilirdik diye de düşünüyorum. Medya ile ilişkimiz genellikle talep ettiklerinde röportaj vermek üzerine kuruldu. Bunun yerine kampanya süresince işaret edeceğimiz şeyleri belirleyip bunlarla ilgili farklı etkinlikler yapabilir ve kampanyanın görünürlüğünü bu yolla sağlayabilirdik.
Sokağı her zamanki gibi iyi kullandık ki, yerel seçim kampanyası açısından sokak çok önemliydi. Tacizden sarkıntılık ve tecavüze kadar kadınlara yönelik pek çok sindirme eyleminin gerçekleştirildiği, bebek arabasıyla yürünemeyen, cinsiyetçi ilanların kol gezdiği, erkeklerin işgali altındaki bir mekandı sokak. Ama kurumsal birçok örgütlenmeden de farklıydı. Çeşitlilik vardı, özgürlük vardı; bu yüzden de eylem alanıydı. Stantta durma, bildiri dağıtma, gücümüzün çok üstünde bastırmış binlerce afişin yapıştırılması onlarca kadını bir araya getirdi. Sokak, kadınları bir kez daha buluşturdu. Sırf bu yüzden bile bu araçların hala ve yine önemli olduğunu düşünüyorum.
Kısacası üzerinde daha uzun süre konuşacağımız birçok deneyim biriktirdik. Bütün heyecanlı, şahane, eksik yönleriyle feminist aday kampanyası sürecini birlikte inşa etmeye, bu vesileyle de biz’i kurmaya çalıştık. Koşulları, duruşları, öncelikleri birbirinden farklı kadınlardan oluşan, beklentilerimizi de buna göre oluşturmamız gereken biz’i.
* Kampanya süreci, hiç olmadığı, ya da en azından hiç hatırlamadığım kadar şımarma imkanı bulduğum bir dönemdi benim için. Basın toplantısı vb öncesi üşenmeyip saçımla başımla, giysilerimle özel ilgilenen arkadaşlarım bile oldu. Kuşkusuz birçok eksiğim vardı. Buna karşın, motivasyonumu düşürmemek için herkes elinden geleni yaptı. Umduğumdan da fazla bir dayanışma hissettim açıkçası. Söylemeden geçemeyeceğim.
S. Ülfet Taylı Taş
Feminist Politika S. 2 / 2009 Bahar