Tecavüzcüleri Tanı!

 Candan Yıldız

Gözaltında tecavüz, yani devlet gözetiminde tecavüz “kamu ile özel” alanın bir aradalığını göstermesi açısından çarpıcıdır. Zira kadına yönelik cinsel şiddet biçimlerinden biri olan tecavüzün “bir terbiye” biçimi olarak, devlet iktidarını arkasına alan erkek polis tarafından bir silah olarak kullanılması, “beşeri bozuklukları” değil , devlet ve eril şiddetin yokedici işbirliğini gösterir bize. Bu aynı zamanda “meşru şiddet tekelini elinde bulunduran aygıt” olarak tanımlanan liberal devlet; soyut ve ezilme ilişkilerini gizleyen üst erk, nazarında tecavüzün nasıl “normalleştirildiğini” de anlatır.Türkiye’deki hukuk ve adalet sisteminin parçası kolluk kuvvetlerindeki muhalif olanları yargılama algısı ve pratiği “düşmanlaştırma” üzerinden olduğu içindir ki, kadın siyasi tutuklular da; savaşlarda, iç savaşlarda, işgallerde hemcinslerinin yaşadığı işkencelere maruz kalır. Bunda Kadın bedeninin vatan-namus-fetih kavramları ile özdeşleştirilmesinin payı büyüktür. Döngü evde, sokakta, işyerinde, devlet kurumunda aynıdır.

Bu girizgah, hedefi politik kadınlar olan, laneti üzerinde, tecavüzcü ve işkenceci Sedat Selim Ay’ın İstanbul Terörle Mücadele Şube’sine müdür yardımcısı olarak taltif edilmesi nedeniyledir. Tabii bir çift sözümüz de “Türkiye’yi AİHM’de mahkum ettiren emniyetçi” gerekçesine sığınanlara. Sanki AİHM olmasa konu büyütülmeyecek, tepki gösterilmeyecek !
AKP iktidarının turnusol kağıdı İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin döneminde terfi ettirilen, tecavüz ve işkence suçuna rağmen devlet eliyle sırtı sıvazlanan Sedat Selim Ay kim ?

Meclis’e verilen önergelerden öğreniyoruz ki Selim Ay , 1997’de gözaltına alınan 15 kişiye işkence yapılması olayına adı karışmış. Aynı olayda gözaltındayken tecavüze uğrayan kadınların , bir grup polis hakkındaki suç duyurusunda onun da adı varmış. İşkence suçundan 14 ay meslekten men cezası almış. Ancak tecavüz suçu ile ilgili üniversitenin raporuna rağmen, devlete bağlı, bağımsız olması çok mümkün olmayan Adli Tıp Kurumu tarafından “aklanmış”!

Konunun bir duyarlılık yarattığı gerçek. Zira hemen “… işkence ve tecüvüz insanlık suçudur. Suçlular terfi ettirilerek ödüllendirilmemeli, cezalandırılmalıdır. Sedat Selim Ay’ın derhal gorevden alınmasını istiyoruz” açıklamalı imza kampanyası başlatıldı. İşkencenin bir insanlık suçu olduğu yıllarca söylenir, ama tecavüzün bir erkek, eril devlet suçu olduğunu söylemek bize düşüyor; duyarlılığın sadece işkence üzerine yoğunlaşması ihtimaline karşı.

Biliyoruz ki, tecavüze maruz kalan kadınlar genellikle kendisinin suçlanacağı, inanılmayacağı, etiketlenip zarar görebileceği endişesiyle susuyor, bu suskunluk tecavüzcülerin yanına kâr kalıyor.

Ve yine mağdurların anlatımından biliyoruz ki, tecavüzcüler “ okumuş, entelektüel ve sakin” olabiliyor.

O yüzden diyoruz ki, bağır herkes duysun, tecavüzcüler cezalandırılsın!

Yorumlara kapalıdır.