Feryal Saygılıgil
Üç Gine, Virginia Woolf tarafından İkinci Dünya savaşı öncesinde, 1938 Haziran’ında yazılmış anti-militarist bir kitap. Tankların dönüştürülme projesi için 687,5 milyon dolarlık bütçenin ayrıldığı, aynı zamanda açılımı konuştuğumuz, barışı telaffuz ettiğimiz şu günlerde oldukça anlamlı, bir o kadar da güncel bir metin.
Bir erkek tarafından Woolf’a gönderilen, savaşın nasıl engelleneceğine dair fikirler soran bir mektup kitabın yazılmasına vesile olur. Woolf, yanıtını tam üç yıl erteler. Sonunda yanıtlamaya karar verir. İlk olarak mektubu göndereni hayal etmekle mektubuna başlar: Mektubu yazan büyük bir olasılıkla eğitimli bir babanın eğitimli bir oğludur. Woolf da eğitimli bir babanın kızıdır, ancak biri evde diğeri okulda eğitim görmüştür ve birbirlerini anlamaları bir hayli zordur. Savaşa ilişkin duyguları işte burada devreye girer:
Savaş ona göre kadınların değil erkeklerin huyudur. “İster doğuştan ister kazara olsun, bu farkı yaratan hukuk ve uygulamadır. Tarihte, bir kadının bir silahı, çok nadir olarak bir kimseye doğrulttuğu olmuştur; kuşların ve hayvanların büyük bir çoğunluğu kadınlar değil erkekler tarafından öldürülmüştür. Bu açıdan bakıldığında paylaşamadığımız bir şeyi yargılamamız oldukça zor” (s.10). Woolf, bir askerin ve bir havacının biyografilerinden yararlanarak erkeklerin savaşmasının üç nedenini sıralar: “Savaş bir meslektir, bir mutluluk ve bir heyecan kaynağıdır; erkeklerin erkekçe niteliklere sahip olmalarını sağlayan bir araçtır” (s.12). “Vatanseverliğin” ne olduğunu sorgular. Bir erkek ve bir kadın için vatanseverlik aynı şeyleri ifade etmez. “İngiltere’yle gururlanma, İngiltere’yi sevme ve savunma sebepleri aynı mıdır?” diye sorar. Kadınlar olarak farklı düşüncelere sahip olduğumuzdan, erkeklerin savaşa gitmesine yol açan nedenleri, duyguları ve bağlılıkları anlamamızın mümkün olmadığını dile getirir. Biyografi ve tarih anlatıları dışında Woolf’un bir başka başvuru kaynağı fotoğraflardır: Savaş fotoğrafları. Woolf’a göre aynı fotoğraflara baktığı zaman bir erkek ve bir kadın aynı şeyleri hissedemez.
Kadınların savaşı engellemeleri için ellerinde neleri vardır? Kadınların savaşmaları da, borsaya üye olmaları da yasalarla engellendiğine, yani ne gücün ne de paranın baskısına sahip olduklarına göre, savaşı engellemek için ne yapabilirler? Eğitimli adamların kızları sınıf olarak işçi kadınlara göre son derece güçsüzdür. Çünkü işçi kadınlar cephane üretmeyeceğiz deseler savaşmak zorlaşabilir. O halde en başta yapılması gereken, kadınları özgür okullarda verilen eğitime dahil etmektir. Woolf’un elinde, savaş karşıtı faaliyetlerde harcamak için üç gine (para birimi) vardır. İlk gineyi, kusurları da olsa değişeceğini umarak, özel eğitimin tek alternatifi olan koleji inşa etmeye bağışlamaya karar verir.
Bir kadın eğitim gördükten sonra nasıl iş bulacaktır? İkinci Dünya Savaşı’nın neden olduğu işsizlik, kadınların ekonomik hayattan çekilip erkeklere yer açmasını isteyen söylemin de önünü açmıştır. Meslek sahibi vasıflı kadınlar bile erkeklere göre çok daha az para kazanmaktadırlar. Woolf, bunu Hitler zihniyeti olarak yorumlar. Kendi parası ve geçim kaynağı olmayan birinin onu geçindiren kişinin politik seçimlerine tabi olması kaçınılmazdır. Kadınları savaşa karşı çıkmaya ikna etmenin diğer yolu, ekonomik özgürlüklerine giden yolun önünü açmaktır. İkinci gine de kadınlara iş bulmak için çalışan bir topluluğa verilir. Üçüncü gine ise, mektubun yazarının haznedarlığını yaptığı savaş karşıtı topluluğa verilecektir. Woolf mektubuna şöyle son verir: “Sizin sözcüklerinizi tekrarlayarak ve yöntemlerinizi izleyerek değil, yeni sözcükler bularak ve yeni yöntemler geliştirerek savaşı önlemenize en iyi şekilde yardımcı olabiliriz…” (s.203).
Kitap, kadınların eğitimleri, meslek edinmelerinin önemi ile ilgili birçok bilgi içeren, sistemin işleyişini sorgulayan ve sorgulattıran bir içerikte. Üç Gine’de, cinsiyet ayrımcılığının nedenleri, bakım emeği ve ev emeğinin kadınların sorumluğunda olması gibi daha pek çok sorun tartışılır. Kitabın bir diğer özelliği de, hep sorular sorarak, kuşkuyla yaklaşarak, “ben” değil “biz”, yani çoğul konuşarak, örnekler vererek, gazete haberleriyle tezlerini destekleyerek, “vatanseverlik”, “eğitim” gibi kavramlar üzerinde tartışarak, hegemonik ve de eril bir dil kullanmayarak yazılmış olması. Asıl önemli olan da tabii ki bir Virginia Woolf kitabını okuyor olmamız…
Virginia Woolf, Üç Gine,
Çeviren: İlknur Güzel
İletişim Yayınları, İstanbul 2010.