Deniz Ulusoy
Aslı Zengin, Metis Yayınları’ndan çıkan “İktidarın Mahremiyeti” adlı çalışmasında, devletin kayıtlı ve kayıt dışı çalışan seks işçileriyle kurduğu ilişkileri konu edinerek, ‘devletin cinsel kıyıları’ olarak adlandırabileceğimiz eril siyasetin kurucu pratiklerini ve anlayışını deşifre ediyor. Seks işçilerini kayıtlı ve kayıt dışı genel kadın kategorilerine ayırıp tanımlayan yasa, aynı zamanda bu kategorileri ve bu kategorilere yerleştirdiği hayatların denetimini belirli şekillerde kuruyor ve elinde tutuyor. Bu denetimin kendisi aslında devlet iktidarının mahremiyet/yakınlık ile kurmuş olduğu derin ittifakı gözler önüne seriyor.Aslı, fuhuşla ilgili düzenlemeleri farklı cinsellikler arasında hiyerarşi kuran, bu hiyerarşiyle toplumsal hayatı ve çeşitli mahremiyet/yakınlık ilişkilerini düzenleyen bir resmi söylem olarak görüyor ve bu söylemin heteroseksüel ilişkilerin ve erkeğin zorunlu cinsel ihtiyaçlarının yasallaştığı yerler olduğunu ifade ediyor. Devlet, kayıtlı ve kayıt dışı seks işçilerinin durumlarını istisna haline getirerek, bu alanı görünmezleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda bu grupları her türlü şiddete daha açık hale getirerek üzerindeki denetimini de sağlamlaştırıyor.
Aslı, devletin seks işçileri üzerinden mahremiyetle kurduğu ilişkileri üç tema içinde inceliyor; birincisi, sessizlik. Aslı’nın, devletin sadece ‘erkek vatandaşların’ erişimine açık tuttuğu bu alana girmeye çalışırken karşılaştığı sıkıntılar, devlet kurumlarının ve yetkililerinin bu konuda bilgi vermek konusundaki isteksizliği ve seks işçisi kadınlarla iletişim zorluğu, tam da denetimin ve görünmezliğin başat özelliği saydığı ‘sessizlik’ temasının içinde. Devlet, fuhuş hakkındaki bilgileri, dolayısıyla seks işçisi kadınları kendi mülkü olarak görüyor ve bu bilgiler özellikle ‘düzgün, eğitimli, orta sınıf’ addedilen kadınların erişimine kapalı. İkinci tema ise, mekan. Devletin genelevlerde kayıtlı çalışanlar ve sokaklarda kayıt dışı çalışanlar üzerinde farklı mekânsal stratejiler uyguladığı ama her hâlükârda denetimi sağlandığı görülüyor. Son tema ise, şiddet. Bu bölüm sadece cinsel şiddeti değil, aynı zamanda yolsuzluk, mahremiyet ve duygu ekonomileri gibi kavramları da içeriyor. Aslı Zengin’in çalışması, devletin toplumsal cinsiyet ve gündelik hayat pratikleriyle ne kadar iç içe olduğunu gösterirken, aynı zamanda ataerkinin kadınlar arasında ürettiği hiyerarşik kategorilere ve istisna haline getirilmeye meydan okuyor.
İktidarın Mahremiyeti İstanbul’da Hayat Kadınları Seks İşçiliği ve Şiddet,
Aslı Zengin
Metis, 2011