Demet Bolat
Marksist kuram dahil olmak üzere tüm modernist kuramlar, kapitalizmin kendisinden önceki sistemleri yok edeceğini ve tüm toplumların doğrusal bir ilerleme çizgisinde yürüyeceğini öngörmüştü. Maria Mies, Ataerki ve Birikim kitabında güçlü analizleri ve berrak anlatımıyla bu öngörüyü eleştirerek kapitalizm öncesi üretim biçimlerinin ve kadın emeği sömürüsünün, ilk oluşum süreçlerinden günümüze dek kapitalizmin temelini oluşturduğunu söylüyor. Mies, kapitalist sermaye birikim sürecinin, kadın emeği sömürülmeden ilerlemeyeceğini belirterek, içinde yaşadığımız sistemi kapitalist ataerki olarak tanımlıyor. Bu tahlili yapabilmek için Avrupa ve erkek işçi merkezli bir analizden ziyade dünyanın “geri kalanına” ve kadın emeğine odaklanacağını ise en baştan belirtiyor.
Mies, kapitalist birikimin kadınların doğallaştırılmalarından, doğa ile birlikte kadınların da tahakküm altına alınmasından güç aldığı tespitinden hareket ediyor. Ancak bunun, tarihsel ve karmaşık bir süreç olduğunun ve bütün toplumlarda ve dönemlerde aynı şekilde işlemediğinin altını çiziyor: Kapitalist ataerki, dünyayı eş zamanlı olarak farklı parçalara böler ve birbirine bağlar; farklı toplumlarda farklı kadınlıklar ve erkeklikler inşa ederek, aslında birikimin evrensel yasalarını oluşturur.
Mies, Avrupa’da milyonlarca kadının varlıklarına el konulmasına ve ölümüne sebep olmuş cadı avlarından Asya, Afrika ve Latin Amerika’nın sömürgeleştirilmesine ve buradaki kadıların durumuna kadar birikim sürecinin izini sürüyor. Mies’e göre, pozitivist bilimin yükselişi ve kadınların bedenleri üzerindeki kontrolün şiddet ve zor yoluyla ellerinden alınması, aile ideolojisinin yayılması ve doğurganlık üzerindeki kontrol, kadınların ev kadınlaştırılmalarının yolunu açmıştır: “özgür emeğin” “özgür” oluşu kadınların bağımlılıklarına bağlıdır. Bu tarihsel analiz, kapitalist ataerkinin günümüzdeki haline, üretim biçiminin esnekleşmesine paralel biçimde emeğin esnekleşmesine kadar uzanıyor ve bu yeni duruma en uygun formül, emeğin ev kadınlaşması biçiminde ortaya çıkıyor. Merkezileşmiş, sendikalı ve erkek işçi artık yerini dağınık, atomize ev kadınına bırakırken, sömürgeleştirilen “Üçüncü Dünya” ülkelerindeki kadınlar, Uluslararası İş Bölümü Stratejisi’nin en ucuz emeği haline gelmiştir.
Maria Mies eseri boyunca kapitalist ataerkinin ilkel birikim sürecinden günümüzdeki haline gelme hikâyesinde kadınların ve sömürgelerin emeğinin izini sürerek feminizmin güncel sorunlarını tartışıyor ve feminist mücadelenin imkanlarını ortaya koyuyor.
Ataerki ve Birikim, Maria Mies
Çev: Yıldız Temurtürkan Dipnot Yay., 2001.