Bu yazı, Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur’un 13 Ağustos tarihli ‘ Figen Yüksekdağ ve ruh kanseri kadınlar ‘ başlıklı yazısına istinaden yazıldı.
Fuat Uğur bu yazıda : ”Onun 51 yaşına gelmiş bir kadın olmasına ve cezaevinden henüz 33 gün önce çıkmasına rağmen bunu yapması şaşırtıcı değil. Hayata Dönüş gibi vahşi operasyonlardan geçerek daha da bilenen, ruhlarını takıntılı bir düşmanlıkla çürütmüş olan bu kadınlar, üstüne üstlük amansız bir hastalığın pençesine düştüğünde “nasıl olsa öleceğim” fikri sabitiyle, kafası koparılmış tavuklar gibi şuursuzca savrularak “devrim şehidi” mertebesine yükselmek için kendilerini ölümün ortasına atıyorlar. Hatice Aşkın bir terör örgütünün adanmış fedailerinden yalnızca biri.” buyuruyor.
Hatice Aşkın, Fuat Uğur’a göre ‘düşmüş’ ve ölümcül hastalığı vesilesiyle saldırgan, hayata ve insanlara karşı nefret dolu,takıntılı kadınlardan biri, ’terör’ örgütü üyesi bir kişilik. Beyefendi o çok uzman davranış bilimsel yaklaşımı ile teşhisi koydu. Nokta.
İnsan merak ediyor Fuat Uğur bu kanılara nereden varıyor diye. Hatice Aşkın’ı tanıyor mu örneğin?
Ardından sürdürüyor ; ”Figen Yüksekdağ ise benzer “kardeş” bir örgütten, “Türk sosyalisti” kontenjanıyla HDP’ye transfer edilerek eş başkanlığa getirilen bir isim. Hatice Aşkın’ın yerinde olmamasının sebebi, belki de zekâsı, hırsı ve konuşma yeteneğidir, bilemeyiz.” diyor
O kadar emin ki Figen Yüksekdağ’ın özel kontenjanla partiye geldiğinden ve neden başka bir pozisyonda olmadığından, adeta içeriden biri gibi anlatıyor da anlatıyor. Neden Hatice Aşkın’ın yerinde olmadığına dair de söyleyecek sözü hazır. Figen Yüksedağ’ı daha zeki, hırslı ve yetenekli buluyor. İnsanın ‘eee daha başka?’ diye sorası geliyor.
Tüm bunları yaparken Hatice Aşkın’ı aşağıladığı gerçeği de bize bakıyor. Onu zavallı, gözden çıkarılmış, işe yaramaz görüyor.
Ve devam ediyor; ”İlginç bir profil veriyor Yüksekdağ. Hatırlayacaksınız, tam Suruç katliamı sonrasında hemen hükümeti suçlayarak “Şirretlik yaparak bu işi kapatamazsınız” deyince Star gazetesi de “Susturun şu şirreti” diye başlık atmıştı. Köken örgütü MLKP ona sahip çıktı ve Star gazetesine bomba koydu. Bunu da PKK’nın internet sitesinde “Figen Yüksekdağ için yaptık” diye açıkladı. Yüksekdağ durur mu, hızını alamadı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na doğrudan doğruya “Şirret” dedi.”
Şirret kelime anlamı itibariyle ‘kavga çıkarmaktan hoşlanan kimse, edepsiz’ demek. Tüm kavgayı ve savaşı kim çıkardı da bunca insan öldü diye kendisine soralım örneğin.
Fuat Uğur Suruç katliamından AKP hükümetinin sorumlu tutulmasında da rahatsız olmuş anlaşılan. İktidar değil de kim sorumlu peki? Güvenlik zafiyetini kuşlar mı giderir?
Bombalı eylemlere gönderme yaparak da açıkça Figen Yüksekdağ’ı hedef gösteriyor bu zat. AKP’nin bakanları, başbakan ve cumhurbaşkanı HDP’yi nasıl kriminalize etti ve halihazırda ediyorsa ,Fuat Uğur da Figen Yüksekdağ’ı ve onun nezdinde politika yapan kadınları ve onların örgütlü oldukları alanları hedef gösteriyor, suçlu ilan ediyor. Kadın düşmanlığı,cinsiyetçilik ve erkek egemenlik bu şahsın tüm benliğinden akıyor. Bunu görmek zor değil. Gün gibi ortada zira.
Figen Yüksekdağ’ın kendindeki özellikleri düşman bellediklerine yansıttığı yönünde bir değerlendirme yapıyor ek olarak adeta bir psikolog gibi. Aynaya bakmasını öneriyoruz.
Fuat Uğur tipik egemen sağcı ve kadın düşmanı tavrını ortaya koyuyor her satırda. Ayrıca ‘yukarıdan’ kendisine verilen yazı yazma görevini de layıkıyla yerine getiriyor. Tarihi siyasal kişilere iftiralarla saldırıp, solu, sosyalizmi ve HDP’yi itibarsızlaştırma çabası yetmezmiş gibi Figen Yüksekdağ’ı kafasında yarattığı bir ‘kötüye’ benzetiyor. Onun, gözü dönmüş hırs, öldürme hevesi, düşmanlık ve nefret duygusuna sahip olduğunu söylüyor ve açıklamalarını tehditkar ve şiddeti destekler buluyor. Aman ne bilimsel ve reel tespitler! Amiyane tabirle, ‘kişi kendinden bilir işi’ demek en doğrusu Fuat Uğur’a galiba.
Hatice Aşkın’ın politik geleneğinden, Figen Yüksekdağ’ın geldiği yere kadar söyleyecek sözü var. Bir tanesinden de geri kalmıyor, her şeyin uzmanı. Ama biz kendisine Türkiye sol tarihini yeniden okumasını, en azından biraz daha günümüze gelmesini öneriyoruz.
Yazısının ilerleyen kısımlarında iyice çığırından çıkıp solcu kadınların ağır psikolojik travmalı olduğunu söylüyor ve ekliyor ;’bezdirici derecede fazla konuşan, hatta hiç susmayan ve otomatiğe bağlamış kadınlar’. Erkeklerin bıkmadan ve usanmadan kadınlar için sarf ettiği kopyala yapıştır kelimeler…
Ve sonra yine aynı saldırgan ve cinsiyetçi erkek diliyle bu kadınların çirkin, kötü giyinişli ve erkeksi olduklarını da söylüyor. Homofobi kokuyor.
Ülke sorunlarının hallolmasının tek çaresinin kadınların psikolojik sorunlarının çözümüne bağlandığını da görüyoruz sonra bu yazıda. Yazar kendini aşıyor.
Fuat Uğur’un solcu kadınlarla herkesten sakladığı ne gibi bir hikayesi var bilinmez ama derinlerde bir yerlerde birikmiş bir öfkesinin ve nefretinin olduğu kesin. Her satırından kadın düşmanlığı akıyor.
Yazısının sonunda Figen Yüksedağ’ı PKK yöneticilerinden daha vicdansız bir yere konumlandırıp onun kadınları ölüme gönderdiğini söylüyor. Hatice Aşkın’ınsa ölümcül bir hastalığa sahip olması hasebiyle kendini ölüme attığını iddia ediyor.
Fuat Uğur adaşı olan Twitter fenomeni Fuat Avni’ye de pek özeniyor anlaşılan. Fantazi ve yaratım dünyasında sınırsızca hareket ediyor, çok iyi senaryo yazıyor. Politikaya damgasını vuran kadınları kıskanma halini de taşıyor üzerinde net bir biçimde. Yazdığı hakaret ve hedef gösterici yazının başka bir izahatı var mı? HDP’nin başarısı, kadın kitleleri üzerindeki etkisi, AKP’nin kan kaybetmesi ve başkanlığın hayal olması onu da çok etkilemiş, çok üzülmüş anlaşılan ki örgütlü kadınlara nasıl saldıracağını bilemiyor.
Fuat Uğur tüm bunları kusarken hemcinsleri de boş durmuyor. Kamuda toplu sözleşme görüşmelerinin 12 Ağustos tarihli oturumunda,KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy’un kadın memurların taleplerini dile getirmek istediği konuşması iktidara yakın Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve geçici Çalışma Bakanı Faruk Çelik tarafından engelleniyor. Sebebi açık. İktidarlarının sarsılması onları en ürküten şey. Bundan sebep biz kadınlara ‘siz oturun, sizin için de biz konuşuruz’ deyip,bizim taleplerimizi dile getirme hakkını kendilerinde görüyor ve TİS masasına kadınları oturtmuyorlar.
Geçtiğimiz günlerde, ’bir kadın olarak sus’ diyerek kadınlara çenelerini kapamalarını söyleyen, çünkü konuşmayı ve politika yapmayı sadece erkeklere hak olarak gören kadın düşmanlığında uzman Bülent Arınç gibi Fuat Uğur da kadınların konuşmasından, politika yapmasından rahatsız ki kadınların konuşmasını bezdirici buluyor. Neden? Çünkü kadınlar konuştukça bir erkek olarak alanları daralıyor, istedikleri gibi at koşturamıyorlar, gerçekler gizli kalmıyor ve muhalefet yapma biçimi değişiyor ve kadınlar örgütleniyor. Ve kadınlar örgütlendikçe hayatlarına sahip çıkıyorlar,yaşamlarına yönelen erkek tehdidi karşısında kendi öz savunmalarını gerçekleştiriyorlar. Erkekler bezmesin de kim bezsin?
İşte bu nedenle, Fuat Uğur ve benzeri erkeklerin cinsimize yönelik saldırılarının bitmeyeceğinin de farkındalığıyla, kadınların daha çok konuşacaklarını, hatta artık hiç susmayacaklarını, savaş çığırtkanı ve savaşın yaratıcısı erkeklere inat barışta ısrarcı olduklarını haykıracaklarını, geceleri de sokakları da meydanları da ve politikayı da terketmeyeceklerini bu yazı vesilesiyle yeniden anımsatalım.
Diren Cevahir Şen