1- “Feminizm erkek düşmanlığıdır”
Biz feministler, kadınların haklarını savunuyor, kadın- erkek eşitsizliğine karşı mücadele ediyoruz. Erkeklerin kendilerine birey olarak karşı değiliz; hatta kimimizin oğlu, torunu, erkek sevgilisi ya da kocası var. Kimimiz ise hem erkekler, hem de kadınlara ya da yalnızca kadınlara aşık oluyoruz. Ancak, kadınların ezilmişliğini pekiştiren erkek egemen sisteme karşı mücadele ediyoruz ve diyoruz ki; erkekler, ev işlerini kadınlara yaptırarak, çocuk bakımını kadınlara yükleyerek, kadınların daha az kazanmalarından ve monoton, güvencesiz işlerde çalışıyor olmalarından fayda sağlar. Dayak, taciz, tecavüz gibi kadına yönelik erkek şiddetinin farklı biçimleri, erkeklerin kadınlar üzerindeki denetimini pekiştiren araçlardır. Özetle, feminizm erkek düşmanlığı değildir.
2- “Feministler çirkin ve şirret kadınlardır”
Biz feministler kadınlara yapılanlara karşı elbette ki öfkeliyiz. Her gün 3 kadının sevgilisi, kocası, nişanlısı tarafından öldürüldüğü, evde ve sokakta tacize, tecavüze uğradığı, aynı işi yaptığı halde daha az kazandığı, hem evde hem işte çifte mesai yaptığı, parti, sendika ya da meclis gibi siyasi alanlardan dışlandığı bu koşullarda elbette ki öfkeliyiz. Elbette ki isyandayız.
Çirkin kimdir? Erkek egemen güzellik anlayışı biz kadınlara yıllara göre değişen belirli bir kalıbı dayatıyor. Örneğin, Marilyn Monroe ikibinli yıllarda ‘şişman’ diye etiketlenir, muhtemelen sürekli diyet yapardı. Asla meşhur olamazdı. Biz bu erkek egemen kalıpları reddediyoruz ve her kadının güzel olduğunu düşünüyoruz. Öfkemizde haklıyız, çirkin ise hiç değiliz.
3- “Feminizm ahlâksızlıktır”
Biz feministler kimseye yalan söylemedik, polis saldırmayacak diye söz verdikten sonra insanlara kimyasal gazlar, TOMA’lar, plastik mermiler ile savaş açmadık. Yoksuldan çalıp, zengine vermedik. Yeşili, doğayı rant uğruna yok etmedik. Bizim tek istediğimiz erkeklerin bedenimiz üzerinde türlü çeşit yollarla kurdukları baskıyı sona erdirmek. Bu yüzden, eteğimizin boyuna, kiminle sevişeceğimize, nikâhlı ya da nikâhsız yaşayacağımıza, çocuk sahibi olup olmayacağımıza, erkekler ya da devlet değil, biz kadınlar karar vereceğiz diyoruz. Ahlâksız olan biz değiliz.
4- “Feministler marjinal bir grup kadındır”
Kendisine ister feminist desin, isterse demesin, bugün kadın haklarını savunan pek çok kadın var. Bu kadınlar adalet saraylarında, mahkemelerde, mecliste, partilerde, sendikalarda, okullarda, fabrikalarda, iş yerlerinde, kadınlara yapılan her türlü haksızlığa, erkek şiddetine, tacize, tecavüze karşı direniyor. 8 Mart dünya kadınlar gününü her yıl on binlerce kadın hep birlikte kutluyoruz. Dolayısıyla marjinal bir grup değiliz.
5- “Feminizm tuzu kuru, kentli, orta sınıf kadınlar içindir”
Farklı gelir düzeyi ve farklı etnik/ ırksal kökenden gelen tüm kadınlar, ortak bir ezilmişliği paylaşıyor. Bugün gecekonduda yaşayan kadın da, şehrin merkezindeki kadın da kocasının ya da güvendiği farklı bir erkeğin şiddetine mazur kalıyor. Çalışan kadınların yüzde 44’ü, çalışmayan kadınların ise yüzde 41’i kocasından hayatı boyunca en az bir kez fiziksel şiddet görmüş (Kaynak TÜİK). Yine taciz ve tecavüz kadınları gelir durumundan bağımsız olarak hedef alıyor. Hemen her kesimden kadın ev işini, yaşlı, hasta ve çocuk bakım işini üstleniyor; ve bu yüzden hem evde hem işte çalışıyor, çifte mesai yapıyor. Çalışan evli kadınlar günde 4 saat, çalışmayan evli kadınlar ise günde 5 saat 43 dakika ev işi yapıyor. Bu yüzden, ister beyaz yakalı, ister mavi yakalı olsun, ya da isterse dışarıda ücretli bir işte hiç çalışmasın, biz, tüm kadınlar emekçidir diyoruz ve ortak ezilmişliğimize karşı, ortak mücadele ediyoruz. Feminizm tüm kadınlar içindir.