Hasbiye Günaçtı
Dün kadını linç eden yazılı ve görsel sosyal medya, bu gün o sorumsuz erkek için gayet makul başlıklar atıyor: “Erkeğin bebekten haberi yokmuş”… Biz de inandık. Ne olmuştu kısaca hatırlayalım.
Kocaeli Gölcük ilçesinde bir okulda sözleşmeli öğretmen olarak çalışan Seçil M.D. Adana’da çevik kuvvet polisiyle birlikte (cinsel ilişkide) olmuş, hamile kalmış, bebeği kendi başına doğurmuş, 2 ay bakmış. Bu bayram tatili “çoktandır gelmiyorsun bari şimdi gel” diyen ailesine gitmek için bebeğe çokça mama yedirip, 3 gün dayanır diyerek evden çıkmış. 3 gün içinde dönemediği için bebek evde açlıktan ölmüş. Seçil bebeği almış hastaneye götürmüş, hastanede öldüğünü söylemişler. Dolayısıyla polise haber vermiş ve dolayısıyla da basın öğrenmiş…
O andan itibaren olay, yazılı /görsel medya kanalıyla esas zeminden çıkarılıp kadını linç etmeye dönüştü. Meğer ne kadar çok kadın düşmanı erkek varmış, meğer sosyal medyada haksızlığa, adaletsizliğe karşı çıkan inançlı/inançsız erkeklerin çoğu gizli kadın düşmanı imiş… Erkekliğin tescili kadın düşmanlığından geçermiş. Ama kadın da, ama o da, ama şu da !!! Güya temiz erkek ellerinizi ovuşturarak.Vurun kahpeye…
Eğer evlenmeden hamile kaldıysanız ve onaylanmamış bir ilişkiden olan bir bebeği doğurmak istiyorsanız önce devlet karşı çıkar, sonra devletin manipüle ettiği erkek sistem karşınıza dikilir.
Doğursanız da suçtur, kürtaj olmak isteseniz de; devlet izin vermedikçe olmaz. Şimdi soralım: bebeğin ölümünden birinci derece sorumlu olan erkek nerede, niye ortaya çıkarılmıyor, niye onun için “sorumsuz herif ilişkine sahip çık, yaşadıklarına saygı duy” diye manşet atılmıyor? Niye? Aynı sosyal ve sosyal olmayan o medya, basın tarihinde hiç bir şey için bu kadar ortaklaşmadıkları halde, Seçil’e karşı ortaklaşarak, ” saçını, pantolon rengini, öğretmenliğini, tatile gitmesini, kadınlığını, evlenmeden çocuk yapmasını ” suç unsuru yaptılar ve akla hayale gelmez cinsiyetçiliklerini kusa kusa manşet attılar. Twitter/ facebook erkekleri oturdukları taburelerinden, hiç bulaşık yıkamamış parmaklarıyla klavyelere abanarak kadının üstüne doğru höykürdüler… Türkiyelilerin; binlerce insan öldürülen savaşlara, yüzlerce insanın katledildiği trafik kazalarına, her gün erkek keyfinden işlenen onlarca kadın cinayetine, tecavüzcü erkek öğretmenlere, Mardin, Zonguldak, Siirt, Fethiye, Üsküdar tecavüzlerine karşı bu denli bir araya geldikleri hiç görülmemişken; bebeğini ailesine götürürse öldürüleceğini bildiğinden çaresiz kalan bu kadını birlikte linç ettiler. Hâlâ da yargısız infazlarını sürdürüyorlar. Ancak biz biliyoruz ki linç edilen sadece Seçil öğretmen değil, devletin/erkek egemen sistemin kadına biçtiği rolün dışına çıkan, çıkacak olan bütün kadınlar.
Evet, bebeğin 3 gün aç durabileceğini sanıp (baba evine götüremediği için, bırakacak kimsesi olmadığı için, ahlakçı sisteme karşı duramadığı için) giden bu kadının 9 ay o bebeği karnında nasıl taşıdığını; okuldan, ailesinden, komşularından nasıl saklamak zorunda bırakıldığını ve nihayet tek başına nasıl doğurduğunu; ona bakacak yeterlilikte olup olmadığı tartışırken 2 ay nasıl baktığını, depresyonda mıydı, hasta mıydı, kimse düşünmüyor. Kimse istemeden hamile kalan kadınların kürtajının erkek iznine bağlanıp fiilen yasaklandığını yazmıyor. Hiç kimse, bu sorumluluğu tek başına kadına yükleyen erkekleri eleştirmiyor. Kimse o erkeği/erkekleri suçlamıyor. Erkeklere, yaşadıkları ilişkiye karşı sorumsuz davrandıkları için bebeğin ölümüne göz yumdukları için, kadını yalnız bıraktıkları için kimse höykürmüyor. Erkek kişi bu gün ortaya çıkmış “haberim yoktu hamile olduğundan demiş. Vah vah…
Zavallı erkek haberi olsa kesin sorumluluk alır, kadına yardımcı olur, bebek doğunca beraber büyütürlerdi… Ah bir haberi olsaydı neler yapmazdı. Sadece feministler, birkaç yazar, bir TV kanalı kadını anlayarak konuşabildi. Aman da o öğretmene çocuklarını nasıl teslim edeceklermiş. Kadının öğretme kabiliyeti yeterli miydi diye soran yok. Kaldı ki öğretme kabiliyeti düşük, sorumsuz onlarca erkek öğretmen tanıyoruz. Onların öğretmenliği sorgulanmıyor, ama Seçil/Seçil’ler devletçe onaylanmayan bir ilişkiden bebek yaptı diye, o bebeğin yaşaması için gerekli koşullara yerine getiremedi diye toplumun gözü önünde topluca linç ediliyor.
Biz kaç tecavüzcü erkek öğretmenin elini kolunu sallayarak gezdiğini biliyoruz. Fethiye’de, Üsküdar’da, Siirt’te, Sakarya’da, Mardin’de aklandığını biliyoruz. Bu herifler bebeklere bakmadıklarında kıyafetleri, saçlarının rengi veya öğretmenlikleri üzerinden eleştirildi mi? Erkeklerin hiçbir savunma silahı olmayan kadınları takır takır öldürdüğü (ki bu an hapiste olmasa Seçil’de öldürülürdü) Türkiye, kadın katili erkeklerin cenneti yapıldı da, bu medya birleşip buna karşı manşet attı mı? Ama Seçil’e karşı kadın düşmanlığında birleşildi. Bu herifler, bu erkek polis, devletçe onaylanmayan bir bebek yapıp ailelerine “bebeğim oldu” diye gitselerdi, ailedeki diğer erkekler “seni ahlaksız namussuz, utanmaz kepaze herif” diye öldürür müydü? Tabii ki hayır. Erkek velev ki böyle bir ilişki kurdu, bebeği bakıp büyütse onu kimse suçlar mıydı? Buna da tabii ki hayır! Korkutuyor beni kadın düşmanlığının boyutları; daha suçu netleşmeyen kadının boy boy fotoğrafını yayınlamaları; kadın düşmanı erkekler dayanışması ve yargısız infaz halleri çok korkunç…
Sizce de korkunç değil mi? Kadın katili erkeklerin fotoğrafını hiç basmamaları, “kadını öldürmek zorunda değildin, öldürmekten başka çok çaren vardı” dahi dememeleri de korkutucu…
Elbette ki hiç birimiz bebeğin trajik ölümünü onaylamıyoruz. Ama kadının, anneliğinden başlayarak öğretmenliğine, kıyafetine, ilişkisine kadar linç edilmesini de onaylamıyoruz. Siz de biliyorsunuz, bu bebeği kadın öldürmedi. Komşuları, devlet, ilişkisine dair sorumluluk duymayan erkek, ahlakı sadece kadında arayan, erkek görüşünü üreten herkes öldürdü…
Ne diyeyim ulu ninem belanızı versin. Adaletiniz bir gün size de adalet olsun…