Berrin Hatacıkoğlu
Aslında çok detaylı inceleme isteyen bir konuya, hem yer hem de altyapı yetersizliği nedeniyle cevap aramaksızın birkaç soru soracağım sadece. Hayatının kısa bir döneminde erkek olmuş, hatta erkek hissetmediği halde toplum tarafından erkek nitelenerek büyümüş trans kadın fahişelerle, biyolojik kadın fahişelerin, fahişe olmaktan kaynaklı benzer bir ezilmişliği paylaşırken, tutumlarının bu kadar farklı olmasının altındaki nedenler neler? Bunun tek bir cevabı yok şüphesiz, gerçekten çok fazla açıdan değerlendirilecek bir konu. Aynı sorunun başka versiyonları da kurulabilir, örneğin lezbiyenlerle geyler arasındaki tutum, örgütlenme, görünürlük farkı.
Bu toplumun erkekleri, pezevenkleri, polisleri, fahişeleri dövüp aşağılamaktan, parasına, bedenine el koymaktan, öldürmekten, neye olduğu bilinmeyen nefretinin öcünü almaktan ve becermekten hiçbir zaman imtina etmedi. Bunun karşılığında trans kadınlar çok yoğun şiddete maruz kalmalarına rağmen örgütleniyor, bir arada duruyor, polisle çatışıyor, sokakta görünüyor, istiklalde salınarak yürüyor ve şimdi bütün örgütlülükleriyle daha iyi koşullarda çalışmak için mücadele ediyorlar. Biyolojik kadınların fahişeliği ise yüzyıllardan eski bu topraklarda, ancak en önce korktukları görünür olmak çünkü onlar namusa tabiler. Tarihte kaç biyolojik kadın fahişe paralarına el konduğu için, şiddete maruz kaldığı için örgütlenebildi, daha iyi şartlarda çalışmak için ayaklanabildi? Kaç tanesi bunu yaptığında en acımasız saldırılara maruz kaldı…
Hayatının kısa bir döneminde erkek olmanın yarattığı farkı, kadınların en derinlerine işlemiş suçluluk, acizlik duygusunu, bunların ne anlama geldiğini, böylesine bir bastırılmışlığın altından nasıl kalkabileceğimizi düşünürken, yani kafam zaten karmakarışık iken, Lambda’dan bir arkadaş bir darbe daha vurdu beynime ve sokaktaki erkeklerle kıyasıya mücadele eden trans kadınların, evde kendilerini döven, paralarını alan erkek sevgililerine ‘kadın’ gibi davrandıklarından bahsetti; katlanıyorlar, korkuyorlar, ses çıkaramıyorlar, susuyorlar, maruz kalıyorlar, paralarını, bedenlerini, emeklerini veriyorlar, verdikçe kadın oluyorlar. Neden?
Bu yazı Feminist Politika’nın 2. sayısında yayınlanmıştır.