S.Dilek Şentürk
Hoca damdan düştüğünde ziyaretine gelir eş dost. Kimi güler bu haline hoca anlattıkça, kimisi de kuru bir geçmiş olsunla geçiştirir ziyaretini. Halinden anlayıp ona destek olan çıkmaz. Yüreği yanar hocanın bu duruma. “Damdan düşen gelsin” feryadı ile dillendirir yüreğindeki yangını. “Damdan düşen gelsin!” der.
Iraz’ın kuzeni anlattı bugün bu fıkrayı. Acı dolu bu günlerinde damdan düşenin halini en çok damdan düşenin anlayacağını, dayanışacağını vurgulayarak. “Başka Iraz’lar olmasın, Yalçın’lar öldürmesin Iraz’ları “ diyordu ziyaretine gelen kadın gurubuna. Başka Iraz’lar olmasın!
Kimdir bu Iraz, kimdir bu Yalçın?
Yalçın bir erkek!.. Başka bir sebep aranmaksızın sadece erkek olduğu için önceden planlayarak 9 Eylül günü, gündüz gözü yol ortasında silahını eski karısına ateşleyen bir canlı türü. Buna “hakkı” olduğunu düşünenlerin yarattığı sistemde korundukça üretilenlerden , adı “Yalçın” olanı.
Iraz bir kadın.Boşanmış da olsa başka sebep aranmaksızın sırf kadın olduğu için “sadık” kalması beklenen, aksi durumda “benim değilsen kara toprağın” mantığı ile kaderi eski kocaya terk edilmiş birey olamama durumu.Bu hali yaşayan, insan olma, birey olma mücadelesi veren yığınla kadından adı “Iraz” olanı..
Yalçın Eskişehir’de yaşıyor, güvenlik görevlisi. İki yıl önce sonuçlanıyor Iraz’ın boşanma mücadelesi, ayrılıyorlar. “Geçimsizlik “ diye adlandırılsa da boşanma sebebi ortada kadına uygulanan görünen bir şiddet mevcut. Beş yıl süren boşanma süreci sonunda iki kızının da velayetini alıyor Yalçın ve yasal hakkı olduğu halde Iraz’ın çocuklarını görmesini engelliyor. Iraz’la yolları ayrıldı diye ferahlıyor kadının ailesi ama bir türlü yakalarını bırakmıyor ki eski koca. Iraz’ın amcasını, kuzenini ölümle tehdit etmekten tutun diğer amcayı öldürmeye teşebbüse kadar vardırıyor işi. Şahitlik yapan kuzeni darp ediyor. Bu eylemlerinden ötürü ceza almasına alıyor ama tutuksuz yargılanırken altı aylık bir cezası “iyi hal” den dolayı bir yıl sonra düşüyor.Sonrasında tehditten yedi, darptan on beş ay ve adam öldürmeye teşebbüsten aldığı yedi yıllık cezaları şu an temyizde.Yani Yalçın’ın yakalandığı on eylül gününe kadar bir suç makinesi olarak aramızda olduğu gerçeği var.
Iraz’ın gördüğü koca şiddetinin haddi hesabı yok evliliği süresince. Bu yüzden kaç kere amca evine sığınmışlığı, ara bulunup tekrar koca evine gönderilmişliği var. Iraz üç yaşında annesini kaybetmiş, sonrasında evlenen babası akabinde felç olup bakıma muhtaç hale gelmiş.Kardeş acısı yaşamış.Tek dayanağı amcaları, kuzenleri.On ay önce ikinci evliliğini yapıyor Iraz.Kuzeninin anlattığına göre gülmeye başlıyor üç yaşından beri gülmeyen yüzü.Ama Yalçın diye acı bir gerçek var ortada.Iraz’ın gülme ihtimali onun canını acıtıyor, zoruna gidiyor anlaşılan.Yalçın’ın canını acıtan Iraz’ın gülebilme ihtimali mi sadece?Iraz’ın yeni bir hayat kurması ve bu hayata artık kendinin dahil olamayışı, eski karısının “ellere yâr oluşu” , kendine ait olduğunu düşündüğü kadının başkasına “ait” oluşu zoruna gitmiş olmasın.
Yalçın’la Iraz aynı mahallenin çocukları. Boşanmış da olsalar aileleri vasıtasıyla birbirlerinden haberdar olmaları çok da güç değil. Yani dokuz eylül günü Iraz’ın eniştesinin ölüm yıl dönümü ise ablasının evinde mevlüt okunacaktır ve Iraz kesinlikle ablasına gidecektir. Bunu tahmin etmek o kadar da güç değil.Yalçın da tahmin ediyor tabi ki.
Ama tahmin ettim, takip ettim, önceden planlayıp yanıma aldığım ruhsatsız silahımla da vurdum demiyor. “Arabayla oradan geçerken gördüm, yanına gittim, yüzüme tükürdü, kendimi kaybedip vurdum” diyor. Sonra da ne düşünüyorsa artık susma hakkını kullanıp ifade vermiyor.Be adam ne bildin eski karını göreceğini, senin yüzüne tüküreceğini ve bu duruma dayanamayıp silahını çekeceğini.Yani eski karım belki beni görür de yüzüme tükürürse her ihtimale karşı silahım yanımda olsun düşüncesi miydi seni silahla yollara düşüren.Planladım demeyen dilin o anda bulduğu bahane akıl alır cinsten değil!
Mevlit sonrası evine gitmek için dolmuş beklediği durakta eski kocanın arkasından attığı kurşun başının sol alt tarafından girip sağ şakağında kalan Iraz, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılırken eski koca kayıplara karışıyor.Bozan beldesinde akrabalarına ait boş bir evde saklanırken suç aleti ile birlikte yakalanıyor ertesi gün ama.
Iraz doktorların umut vaat edemediği bir durumda şimdi. Iraz hastanede yaşam mücadelesi veriyor, beyin ölümü gerçekleşmiş. Yaşam hakkının dillerden düşmediği bu günlerde Iraz’ın yaşama hakkının ihlalinin hesabını kim verecek. Iraz’ın kuzeni olan biteni bizimle paylaşırken bugün,” böyle yaşasa, sıcaklığını, gülüşünü keşke hissetsek hep” diyordu. “Yalçın’ın şiddetini herkes duysun cezaevinde başı eğik olsun, kahramanlaştırılmasın, destek görmesin, tüm kamuoyu görsün çirkinliklerini, bunları istiyorum diyordu.”Başka Iraz’lar olmasın, Yalçın’lar tükensin” diyordu.
Görüşme sonunda son bir şey diyeceğim diyerek teşekkür olarak algıladığım Nasrettin Hoca’nın “damdan düşen gelsin” fıkrasını anlattı kuzen.
Evet biz kadınlar damdan düşürülen cinsler olarak damdan düşürülenlerin halinden en iyi biz anlarız.Ama keşke damdan düşürülmeyenler de , ya da düşürülenler de düşmeden önce anlasalar halimizi, ses verseler sesimize.Irazlar’ın yaşam hakkını ihlal etmeye, sebep ne olursa olsun hiç kimsenin hakkı olmayacağını hep birlikte söylesek.