Gözaltında taciz ve işkence davasında mahkeme hukuka aykırı arama olduğunu kabul etti ama çıplak aramanın taciz olduğunu kabul etmedi. Sanık polislerden ikisi beraat ederken, diğer ikisinin cezaları ertelendi.
Arkadaşımız sokakta yürürken herhangi bir neden olmaksızın sadece telefon konuşması uzun sürdüğü gerekçesi ile kendisinden şüphelenen polisler tarafından keyfi olarak durdurulmuş; kimlik sorulmuş, karşılaştığı hukuka aykırı muamele sonucu getirildiği karakolda çırılçıplak soyulup “narkotik arama” adı altında taciz ve işkence edilmiş, hürriyetinden yoksun bırakılmıştı.
Bir feminist olan arkadaşımızın 30 Eylül’de Çağlayan Adliyesi’nde görülen davası, dört sanık polisten ikisinin beraatı, ikisinin cezasının ertelenmesiyle sona erdi. Ceza alan polislerden biri “görevi ihmal”den iki ay 15 gün, biri “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, nüfuzu kötüye kullanma ve haksız arama”suçlarından bir yıl sekiz ay mahkum olurken, ikisine de iyi hal indirimi uygulandı. Faillerin cezasının açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi.
Gezi direnişi boyunca ülkenin her tarafında kadınlar gözaltına alındıklarında, cezaevine konduklarında polisin tacizine, işkencesine maruz kaldılar. Direniş boyunca kadınlara yönelen bu şiddetin kadınlar tarafından teşhir edilmesiyle birlikte verilen mücadele, gözaltında polis tacizine karşı tepkiyi de daha da güçlendirdi. Ancak tüm bunlara rağmen gözaltında çıplak aramaya maruz bırakılan kadın arkadaşımızın davasında mahkeme haksız aramayı tespit ettiyse de, yaşananın adını “taciz ve işkence” olarak koyamadı.
Davaya avukat olarak katılan Meriç Eyüboğlu, çıplak aramanın yaygın ve sistematik bir hale geldiğini, bu nedenle de mahkemenin verdiği kararın önemli ancak verilen cezaların caydırıcılıktan uzak olduğunu söyledi. Haksız arama suçunun, hukuka aykırı olarak kişinin üstünün ya da eşyalarının aranması anlamına geldiğini belirten Eyüboğlu, müvekkilinin ise üzerinin aranmadığını, iki saat karakolda tutulduğu halde sırt çantasının fermuarının bile açılmadığını, arananın, müvekkilinin bedeni olduğunu ifade ederek mahkemenin cinsel taciz, cinsel saldırı ve dolayısıyla işkenceden ceza vermesi gerektiğini belirtti.