AKP hükümetinin kürtaj hakkımızı yasal olarak almaya gücü yetmedi. Yasaya dokunamadı ancak bu süreçte fiili yasaklara ve engellemelere devam etti! 2012 yılından önce kadınların kürtaj yaptırabildiği hastane sayısı iyice azalmıştı. 2012 sonrasında ise AKP hükümeti adım adım kadınların kürtaj yaptırmaları için alanı daraltmaya çalıştı. Önce ikna odaları kurmayı planladı. Sonra buna bile gerek duymadan kürtajın yasaklandığını duyurdu. Gebelik fişlemesiyle kadınların gözünü korkutmaya çalıştı. 01.05.2013 tarihinde çıkardığı sağlık uygulama tebliğinde ise kürtaj –tıbbi tahliye hanesi tamamen çıkarılmıştı. Kürtaj ödemesi yapılacak bir sağlık hizmeti olmaktan çıkarılmıştı. Bu durum kürtaj yaptıran sınırlı sayıda hastanenin de devreden çıkmasını hızlandırdı. Hastane idareleri de bu durumu ‘kürtaj yasak’ diye duyurmaya başladılar.
Kürtajın gizlice yasaklandığı bilgisi kamuoyunda yaygınlaşınca kadınların tepkisinden çekinen AKP hükümeti kürtajı tekrar ücretsiz sağlık kapsamına aldı. Sağlık Bakanlığı iki gün önce “tıbbi bir hizmet bile değil” dediği kürtajı hemen ertesinde, Sağlık Uygulama Tebliği’ne (SUT) eklemek zorunda kaldı.
Soruyoruz, yapılmayan kürtajın parasını ödemek ne demek?
Kürtaj hizmeti veren devlet hastanesi kalmadığına göre ücretsiz kürtaj hakkı bir yalandan ibaret değil de nedir?
Bizi kandıramazsınız! Hemen hemen hiçbir hastanede kürtaj yapılmazken, kadınlar hastane kapısından geri döndürülürken kürtaj hakkımızı nasıl kullanacağız?
Üniversite hastaneleri ve özel hastanelerde kürtaj yaptırmak isteyen kadınların ödemesi gereken 382 TL bir asgari ücretin yarısı demek. Özel hastanelerin hastalara faturaladığı ek kalemleri de sayarsak, bu paran varsa kürtaj olabilirsin demek değil de nedir?
Parası olmayan için yine merdiven altı kürtajın yolu açılmış olmayacak mı?
Sorunumuz çözülmedi; kürtaj hizmeti veren kamu hastanesi sayısı giderek azaldı. 17 milyonluk sözde mega kent İstanbul’da kürtaj yapan sayılı hastane kaldı. 10 haftalık yasal süreye rağmen uygulamada 8 haftayla sınırlı olarak kürtajın yapılması, bu süre zarfında kürtaja erişimi adeta imkânsız hale getirdi!
Dolayısıyla acilen doğum yapan her hastanede kürtaj da yapılmalı. Kürtaj ulaşılabilir, sağlıklı ve ücretsiz bir hak olarak kurulmalı!
Yasal haktan üç çocuğa ve ardından…
Bu ülkede kürtaj 1983’den beri yasal. Aynı zamanda hem kürtaj hem de doğum kontrolü ücretsizdi. AKP hükümeti sağlığı paralı hale getirirken önce kadınların ihtiyaçlarından kısıntıya gitti, kadınların doğum kontrolüne ve kürtaj hizmetlerine doğrudan ulaştıkları AÇSAP’ları kapattı! Başlarda tümden kaldırmayıp doğum kontrol ilaç ve yöntemlerini gerçek ihtiyacı karşılamayacak şekilde azalttı.
Bugün birçok kadın “prezervatif kalmadı”, “doğum kontrol hapları haftaya gelecek” gibi nedenlerle aile sağlığı merkezlerinden eli boş gönderiliyor. Artık kadınların kaç çocuk ve hangi yöntemlerle doğuracağının kararı da Başbakana sorulacak!
Doğum kontrolü bırakılarak, baskı ve yasaklarla, “üreme sağlığı” politikalarıyla kadınlar doğurmaya zorlanıyor.
Tecavüz durumlarında, kadınların kürtaj olmasının önüne mahkeme kararıyla engeller konuluyor. Yasa 20 haftaya kadar kadının kürtaj olmasına olanak tanırken, tecavüz travması yaşayan kadınlar, savcı izni gerekçesiyle süre aşımına uğratılıyor ve kürtaj yaptıramıyor.
Tecavüz durumlarında kadınların kürtaj isteği yeterli sayılsın!
Isparta’da Nevin Yıldırım tecavüz sonucu hamile kalarak istemediği çocuğu doğurmak zorunda kaldı. Dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın şu sözleri kadınların uğradığı mağduriyete hükümetin nasıl baktığının çarpıcı bir göstergesiydi: “Tecavüz gebeliklerinde doğursunlar devlet bakar!”
Son günlerde yaşanan bir diğer örnek ise 16 yaşındaki genç bir kadının tecavüze uğrayarak hamile kalmasıydı. F.T. kürtaj olmak istemiyle Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduğunda mahkeme, “Anne yönünden sorun yaratmadığı ve başka bir zorunluluk hali olmadığı” gerekçesiyle F.T.’nin talebini reddetti.
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, son dönemde “Kürtaj yasaklandı” veya “Eş rızası gerekli” gibi nedenlerle kürtaj işlemi yaptıramayanlarla ilgili başvurular aldığını açıkladı. Bunun üzerine basında yer alan bir araştırmaya göre, bazı hastanelerde “Kürtaj yasaklandı”, bazılarında ise “Bekâr anne adayları dâhil tüm kadınlar için eş rızası istiyoruz,” şeklinde haberler yayılmaya başladı.
Yasada engel olmamasına rağmen bekar kadınlar eş izni gerekçesiyle mağdur ediliyor.
Türk Jinekoloji Derneği, kürtaj uygulamasının gizlice yasaklandığını belirterek,
“…kamu hastanelerinde kayıt sisteminde kürtaj işlemi için kullanılan ‘tıbbi tahliye kodu’ kaldırıldı. Sistemde kadın doğum doktorları kürtaj işlemi yapamamaktadır. Yasal olarak belirlenmiş 10 haftalık sürede kürtaj talep edenlere hizmet verilmemektedir,” açıklamasında bulundu.
Bu ülkede kadınların, birinci basamak sağlık hizmetlerinde doğum kontrol yöntemlerine ücretsiz olarak erişmeye hakkı var!
Kürtajı yasaklama girişimlerinden vazgeçmediler. Kürtaj engelleniyor!
Kadının sağlığını tehdit eden durumlarda bile yapılması zorunlu kürtajlar için üç hekim raporu ve bakanlık iznine kadar vardırıldı. Kamu hastanelerinde kürtaj yaptıramayan kadınlar sağlıksız, niteliksiz koşullarda ve yaşamlarını hiçe sayarak kürtaja razı gelmek zorunda kaldılar.
Sağlık Bakanlığı, dünyada etkili ve kadınlar için daha az yıpratıcı bir yol olan “tıbbi düşük yöntemi” için 2000 yılından beri yürütülen çalışmaları yok saydı. Yetmedi, bu ilaçları piyasadan toplattı. Oysa aynı ilaçlar, kadınların doğumları sırasında da hayati öneme sahip.
AKP’nin aile politikaları üzerinden şekillenen kadın bedeni ve cinselliğini denetleme siyaseti, kadınların doğurup doğurmama, anne olup olmama gibi kendi yaşamlarını belirleyen bir konuda karar almalarının önünde bir engel oluşturdu. Kadınların mahrem bilgileri kayıt altına alındı. Gebeliklerin sürdürülmesi konusunda psikolojik baskı uygulandı.
Sezaryen kararını da kadına ve hekime bırakmayıp bakanlıktan idare ettiler
Ücretsiz, sağlıklı, güvenli doğum kontrol ve kürtaj hizmeti sağlanmadığı, kürtaj yasaklandığı ve doğum kontrolü sadece kadınların üzerine yıkıldığı müddetçe kadınlar ölüme terk edilmiş olacak.
Doğum kontrol yöntemlerini kolay erişebilir, ücretsiz ve yaygın olarak sunmak devletin görevidir; hükümet bu hizmeti vermek zorundadır. Hükümeti imzaladığı uluslararası sözleşmelere uymaya çağırıyoruz!
Son on yılda AKP yasaya aykırı olarak kamu hastanelerinde kürtaj yaptırmamaktadır. Biz kadınlar, ücretsiz kürtaj hakkımızla birlikte kamu hastanelerinde kürtaj hizmetinin kadınlar için erişilebilir olmasını istiyoruz!
Kamu hastanelerinde kürtaj servislerinin yeniden açılmasını talep ediyoruz!
Kamu ve özel hastanelerde kürtajda 10 haftalık yasal süreye uyulması ve yasal süresinin 12 haftaya çıkartılmasını;
Evli kadınların gebeliklerini sonlandırmak istediği durumlarda eşlerinden izin isteyen uygulamanın kaldırılmasını istiyoruz!
Bütün sağlık kuruluşlarında doğum kontrol hizmeti ve kürtaj hizmeti veren birimler oluşturulmalı. Tıbbi düşük seçeneği de dahil olmak üzere her kadın duygusal ve fiziksel zorluk yaşamadan nitelikli, sağlıklı koşullarda ücretsiz kürtaj hakkına erişebilmelidir.
Kadınları doğurmaya zorlamak için yapılan baskılara, gebelik testi ile kadınları izlemeye, mahremiyet ihlallerine son verilmelidir.
Sezaryen gerekli durumlarda tercih edilecek bir doğum yöntemidir. Bu karar kadının ve hekimin kararı olmalıdır, başbakanın değil!
Tecavüz durumunda oluşan gebeliklerde kadının beyanı esas alınarak, isteği halinde gebelik sonlandırılmalıdır.
Kadınların yasal hakkı olan kürtajı engelleyen kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunuyor, yasa dışı eylemleri nedeniyle cezalandırılmalarını talep ediyoruz.
AKP politikaları nedeniyle ölecek kadınların yasını tutmadan bugün haykırıyoruz.
Kürtaj yasakçılarına oy vermiyoruz! Tüm kadınlara sesleniyoruz: Kürtaj yasakçılarına oy yok demek için 28 Mart Cuma günü mor giyip sokağa çıkıyoruz! Kürtaj hakkımızdan vazgeçmeyeceğimizi seçimlere günler kala AKP hükümetine yeniden hatırlatıyoruz.
Bedenimiz bizim, kararımız bizim, hayatımız bizim!
Kürtaj Haktır Karar Kadınların Platformu