Kadınların da bu yasaya sözü var!
“Sosyal güvenlik reformu” adı altında hazırlanan yasa tasarısı uzun tartışmalardan sonra TBMM gündemine geldi. Yasa tasarısı tartışılırken yasa hazırlayıcıları kimi “sosyal tarafların” görüşlerini dikkate aldı. Birçok örgüt temsilcisi ile bizzat görüştü. Bu süreçte bir taraf olarak yok sayılan kesim ise kadınlar oldu. Ne yasa hazırlanırken, ne de yasada kimi tadilatlara gidilirken kadınların sözüne kulak verilmedi. Kadınlar bir taraf olarak muhatap alınmadı.
Yasayla kurulan sosyal güvenlik sisteminde kadınların birey olarak hakları, eşitsiz konumları yok sayılmakta, baba ve kocalarına bağımlı, onların himayesi altında varlıklar olarak değerlendirilmektedir.
Yasanın en temel problemi kadınların emek verdikleri ve karşılığını alamadıkları bakım hizmetlerinin yok saymasıdır. Kadınların kimliğinin ayrılmaz parçası olarak görülen bu hizmetlerin büyük çoğunluğu kamunun, işverenin ve erkeklerin yapması gereken ama yapmadığı işlerdir. Yasa kadınların yaptığı karşılıksız işleri görmediğinden; kadınları ilanihaye ev işlerini ve bakım hizmetlerini yapmaya mecbur kılıyor.
Bu tasarı kadınlarla erkekler arasındaki eşitsizlikleri doğalmış gibi sunarak kadınların erkeklere bağımlığını daha da arttıracaktır. Bu bakış açısı, kadınların belli bir yaşa geldiklerinde evlenmelerini ve evlilik içinde kalmalarını öngörmektedir. Tasarının yasalaşması, kadınların aile içindeki ezilmelerini ve güvencesizliğini pekiştireceği için son yıllarda kadınların eşitlik yolundaki Medeni Kanun, TCK’da gibi kimi kazanımlarının kullanılmaz hale gelmesine de yol açacaktır. Kadınların, bu yasa aracılığı ile erkeğe bağımlılıklarının pekiştirilmesi, kadına yönelik aile içi erkek şiddetinin sistematik olarak artmasını da getirecektir.
Bu yasanın tamamında kadınlara söylenen ana söz “Haydi Kadınlar Evlere” sözüdür.
Yasanın kadınlara gösterdiği bu yola dolayısıyla bu yasaya esastan itirazımız var.
Tadilat yetmez. Bu yasanın esastan değişmesi dolayısıyla geri çekilmesi gerekmektedir.
Bu yasa emzirme parasının, cenaze parasının arttırılması ile düzelmez. Yasanın hem tüm çalışanları ilgilendiren temel parametrelerinin hem de erkek egemenliği üzerine kurulu yapısının esastan değişmesi gerekiyor.
Yasanın tüm çalışanları ilgilendiren temel itiraz noktaları emeklilik yaşının 65’e çıkarılması, emekli maaş bağlama oranlarının düşürülmesi ve sağlığın prime dayalı paralanmasıdır. Bu temel sorunlar dışında yasada onlarca hak kaybı söz konusu.
Biz kadınlar bu temel itiraz noktalarına katılıyoruz. Bu itiraz noktalarından sağlık hizmetlerinin ücretlendirilmesine itirazımızı bir kadın kurtuluş talebi olarak tekrarlıyoruz. Çünkü sağlıkta katkı payı ve sağlık hizmetlerinin ücretlendirilmesi, bu hizmetlere herkesin erişebilmesini engeller. Birçok sağlık ve bakım hizmeti ev içinde çözülmeye çalışılır. Yani kadınların ev içi köleliğinin koşulları ağırlaşır.
Bunun yanı sıra biz ev içindeki karşılıksız emeğimiz ortadan kaldırılıncaya dek kadınların evdeki çalışmalarının dikkate alınmasını istiyoruz.
Yani eşit uygulamalar değil, eşitlik sağlanana kadar geçici özel önlem istiyoruz. Pozitif ayrımcılık yapılmasını istiyoruz.
Bu yasa kayıt dışı çalışan 13 milyondan fazla kişiyi sosyal güvenlik sistemine sokmak için hiçbir ciddi önlem önermemekte; bütün sistemini çalışan ve prim ödeyen ve erkek bireyler üzerinden kurmaktadır.
SSGSS Yasa Tasarısı ile çoğunluğu kadın olan ev-eksenli çalışanlar, gündelikçiler, tarım işçileri, ücretsiz aile işçileri, geliri asgari ücretin altında olanlar sosyal güvenlik sisteminin dışında tutuluyor.
Ev-eksenli çalışan, gündelikçi, tarım işçisi, ücretsiz aile işçisi, geliri asgari ücretin altında olan kadınlar için çalışma süreleri ve yerlerine bakılmaksızın sosyal güvenlik hakkı olmalıdır.
Biz kadınlar Sosyal güvenlik sisteminin,
kadın-erkek herkese işsizlik, kaza, hastalık, malûllük, yaşlılık ve ölüm hallerinde ve tüm kadınlara analık ve doğurganlık hallerinde sosyal güvence sağlanması
kadınlara sosyal haklarını babalarından ve kocalarından bağımsız olarak tanıması,
kadınlara ev içinde harcadıkları emeğin karşılığı olarak erken emeklilik, cinsiyete dayalı yıpranma payı/fiili hizmet zammı haklarını tanıması gerekir.
Bunların hiçbirini sağlamadığı için bu yasanın geri çekilmesini istiyoruz.
Bu yasa önümüzdeki günlerde tartışılmaya açılacak istihdam paketiyle birlikte değerlendirilmelidir. İstihdam paketinin kamuoyuna yansıdığı kadarıyla, kadınlar için özel önlem getirilmemesi ve kreş, emzirme odası gibi işveren yükümlülüklerinin ortadan kaldırılması kadınların iş yaşamına katılımının önüne yeni engeller getireceği ortadadır. İstihdam paketinin de kadınların taleplerini görmezden gelinerek hazırlanıyor olması, kadınlar için sosyal güvencesizliği ve sağlık hizmetlerinden yararlanamamayı mutlaklaştıracaktır. Yasa bakım hizmetleri ile ilgili bir adım atmaya gerek görmeden hatta mevcut hali dahi geriye götürerek kadınları aileye mahkûm etmektedir.
Yasal düzenlemelerle, kadınlar aileye bağımlı kılınırken; Başbakan tarafından dillendirilen kadınların daha çok çocuk doğurması talebi de hükümetin “kadının asıl yeri evidir” zihniyetini de açıkça ortaya koymaktadır.
Bu yasa “kadınların asıl yeri evdir” anlayışı ve cinsiyetçi bakışla kurulan zincirin bir parçasıdır.
İtirazımız Var!
Yaşasın Kadın Dayanışması!
Sosyal Haklar İçin Kadın Platformu /15 Nisan 2008-Ankara TBMM önü