Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi konumuz. Aslında bu konunun varlığı bile insanı insan olmaktan utandırmaya yetmeli. Ama malesef öyle olmuyor.
Ne oluyor? Görüyoruz işte, “zorlama yok” deniyor, “adamlar pedofoli (hasta)” deniyor, “geleneklerimiz, göreneklerimiz” deniyor… Psikoloji ve geleneksel kodlarla durumu hoş karşılamasak da, anlamamız bekleniyor. Oysa yok bunun anlaşılacak bir tarafı.
Mesele sadece psikoloji alanına devredilemeyecek kadar kapsamlı. Düğünü yapanlar, anneler, babalar. Çil çil altın takanlar hala, dayı, teyzeler. Şıkır şıkır göbecikler atanlarsa karşı komşular olunca, öyle “adam pedafoliymiş” demekle yırtamıyoruz malesef…
Mahallenin, köyün, yörenin, her neresiyse imamı da hazır. 3 kulvuallah, 1 elham, dinimiz, amin. Olay anında görünmeseler de, ne dolaplar döndüğünü çok iyi bilen koca koca savcılar, ailenin birlik ve bütünlüğü için özel tahsis edilmiş akla zarar bakanlar… Hepsi ortağı bu törenle tecavüzün.
Kimse “yok bu iş olmaz, izin vermem” demiyorsa, meselenin hastalık olarak lanse edilmesi saçma. Herşey hazır; etimolojik, antropolojik, otantik ortamlar. Öyle bir hava var ki, kız çocuklar “koca, koca” diye yanıp tutuşuyor… Ee ne yapsın erkek de dahil zavallı köy halkı kızı memnun etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ayol koskoca bilmem ne abi savuruyor orta yerde göbecikleri, biz hala vır vır…
Biz feministler kızın bu hakkını gasp ediyoruz…
Pardon ama, küçük kız çocuklarının rızasını ne zamandan beri başınızın üstünde tutuyordunuz? Kız çocukları hastalansa, okumak istese, yapmadığınızı bırakmazsınız; ama evlenecekse telli duvaklısınız. Ne de olsa iyi niyet taşlarıyla döşenmiş insanlığınız bu hususta, insanın anası-babası ona kötülük yapmaz değil mi?
İşte bizim tüm bu iyi niyetten ve hatta destekten hiç haberimiz yok, haksızlık ediyoruz değil mi? Sonuçta evlilik bir halı, ver altına tüm pislikleri gizlesin… Hakikaten de evlenecek o küçük kıza sorsan, “rızam yok” demez. Zorlasan dahi demez… Neden demez? Çünkü bunu demesinin bedeli var. Dayak var, ceza var, öldürülmek var, dışlanmak – kovulmak var. Bu mu rıza? Erkek egemen sistem mi rıza? Kim bu Rıza… Ah ulan Rıza…
Lay lay lom, nenem dedemle, annem babamla örnekleri bitmez. Kime sorsan var böyle yakınları… Tabi hikaye yıllarca sonra dinlenirken, kimse kendi hayatının acılarını söylemek istemiyor. Hani o ailenin birlik bütünlük, birbirine bağlı, birbirine zarar vermek istemez görüntüsüne zeval vermek istemiyor. Ton ton ninenizin, minnoş dedenizden çektiğini, babanızın, annenize neler yapmış olabileceğini aklınıza getirmek istemezsiniz. Kim ister ki? Bildiğimiz şu ki; bir kadın mutlu bir aile tablosu verdirmek için yetiştiriliyor.
Kimin tarihi, kimin geleneği, yazılan tarihin erkek olduğu, kültürlerin belirleyicisinin erkekler olduğu yalan mı? Bunu bilmeyelim mi?
Küçük bir kız çocuğu istediği için veya istemek zorunda bırakıldığı için, onunla birlikte olmanın adı da tecavüzdür beyler. Bunu isteyen kıza “lapin” atlarsanız siz de tecavüzcü olursunuz. Aklıselim düşünen, olgun, deneyimli ve büyük olansanız; küçük kız çocuklarının bu konudaki isteklerini suistimal etmeye, pişmalığa çevirmeye hakkınız olamaz.