9 gün süren sokağa çıkma yasağı, evlerin aşırı sıcak banyolarında sadece alt bezleriyle yatırılan bebekler, kuyuların diplerindeki çamurlu suları tülbentlerle süzerek içen ve tek odaya sıkışmış onlarca insan, bahçede abdest alırken keskin nişancılarca vurulan yaşlı kadın, annesiyle babaannesinin ölülerinin arasında saatlerce yaralı yatan bebek… Daha niceleri… Hepsini okumuştuk gitmeden önce ama yaşayanlardan dinlemek bir başka ağırlık yarattı yüreklerimizde.
Barış için Kadın Girişimi’nin politik dayanışmanın yanı sıra duygu paylaşımını da olanaklı kılan ve hepimize “ne iyi oldu” dedirten örgütlenmesiyle 150 kadın Cizre’ye gittik. Yukarıda yazdıklarımdan çok daha fazlasını hem Cizre kuşatması süresince özgür medya hem de birlikte Cizre’ye gittiğimiz kadın arkadaşlar yazdı/yazıyor. Biraz gördüklerimden ne anladığımı/hissettiğimi paylaşmak istiyorum…