Ortadoğulu göçmen bir ailenin tek kızı olarak Türkiye’de büyüdüm. Çocukluğum ve ilk gençliğim ailemle birlikte geride bırakılanlara bakarak geçti. Yedi-sekiz yaşlarımdayken yalnız başıma odamın penceresinden, evin yakınlarındaki havaalanından kalkan uçaklara iyice ufalıp gözden kayboluncaya dek bakar, ülkeme döndüklerini ve beni de götüreceklerini hayal ederdim.
Posts Tagged ‘göçmen’
Babaannem
Zeynep Kaçar
Babaannem göçmendi. Göçmek zorunda bırakılan bir ailenin yetim ve öksüz kızıydı. Savaş vardı. Savaş hep vardı. Savaş onun isteği dışında, hayalleri dışında, savaş onun kararları dışında vardı… Yunan askerleri babasını kaçırmış, annesi de hastalıktan ölmüştü çağının gereği. Kendinden on beş yaş büyük ağabeyiyle kalakaldığında üç yaşındaydı.
Babaannem 91 yaşındaydı. Ayağını sokan arılardan bıkıp dedemle evlendiğinde 16 yaşındaydı. Ağabeyi ona üzüm ezdirirdi. Üzümün içinde arılar vardı. Arılar ayaklarını sokardı. Gıkını çıkaramazdı. Ağabeyi kızardı çünkü. Naz edeceği bir anacığı yoktu babaannemin. Üzüm ezmekten yorulmadı. Ama arılar ayaklarını acıttı. Çok acıttı. O da 16 yaşında dedemle evlendi. Arılardan kurtuldu. Babaannem tam dokuz çocuk doğurdu. Ancak üçü yaşadı. Üçü de erkekti. Kızlarım hep öldü diye üzüldü ömrü boyunca. Altı tane kız torunu oldu. Sevindi. Babaannem 91 yaşındaydı. Hiç çalışmadı. Evlendiğinde 16 yaşındaydı. Son çocuğunu doğurduğunda 30.