Posts Tagged ‘gebelik fişlemesi’

‘Bekaret, Gebelik, Kürtaj fişlenemez’

img_5553Kürtaj Haktır Karar Kadınların Platformu’nun çağrısıyla biraraya gelen kadınlar, 28 Haziran Perşembe akşamı saat 20.00’da Galatasaray’da buluşarak ‘bekaret, gebelik, kürtaj fişlenemez’ pankartıyla Taksim’e yürüdüler.

Yürüyüş sonunda yapılan basın açıklaması şöyledir:

Devletin, AKP hükümetinin, kadınların doğurganlık hakları üzerinde uyguladığı kadın düşmanı politikaların sonu gelmiyor. Özel hayat dâhil, kadınların hayatlarının bütününe sirayet eden uygulamalar ile kadınlar resmen devletin kontrolü altına sokuluyor. Biz kadınlar, hak mücadelemize devam ediyoruz ve devletin temel haklarımıza karşı başlattığı bu politikalara direniyoruz, kadın düşmanı politikaları teşhir ediyoruz.

Temel hak ve özgürlükler hiçe sayılarak başlanan bir uygulama daha, eril devletin, kadınların hayatları üzerindeki kontrol ve egemenlik kurma niyetini açığa çıkarmıştır.
Sağlık sistemi ile sosyal güvenlik kurumu nezdinde gerçekleştirilen uygulamalar ile, aile hekimleri, `kadınların gebelik testi yaptırıp yaptırmadığını`, `kürtaj olup olmadığını`, `neden kürtaj olduğunu`, gebeliğine ilişkin tüm süreçleri `GEBLİZ` denilen bir sistem üzerinden izlemeye alıyor.

Devletin ihlalleri burada da bitmiyor!

Hükümet, günde 3 kadının kocalar, babalar, erkek kardeşler, kısacası aile/ev içinden ve dışından erkekler tarafından öldürüldüğü bu topraklarda, kadının gebelik durumunu, doğurganlık hakları ile ilgili tüm bilgileri, babalara, kocalara, erkeklere sms ile gönderiyor, muhbirlik yapıyor. Böyle durumlarda, “kadınların hayatı” söz konusu olduğu halde!
Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, Devlet`lerin yükümlülükleri açıkça kadınların yaşam hakkını, temel hak ve özgürlüğü olan vücut bütünlüğü hakkını ve özel hayatın gizliliği hakkını korumaktır. Oysa AKP hükümeti ve politikaları açıkça kadın cinayetlerinin kat be kat artmasının kapılarını sonuna kadar açacak olan uygulamalarına devam ediyor. Çünkü Başbakan 5 çocuk istiyor, çünkü bu hükümetin bakanları, milletvekilleri, `tecavüze de uğrasa doğursun` diyor, çünkü bu devlet kadınları eşit görmüyor, kendilerini kadınların hayatları, varlıkları üzerinde söz sahibi görüyorlar, onlara kamusal hayattan el çektirip, evlere hapsetmeye ve toplumsal hayatı erkeklerin egemenliğine bırakmaya, kadın bedenini nüfus, ucuz işgücü ve savaş politikalarına alet etmeye devam ediyorlar.

Kürtaj yasaklanmasa bile fiili olarak engelleniyor!

Kadınlar sağlık kuruluşlarına gittiklerinde, doğurganlık hakları ile ilgili olmasa bile, sağlık kuruluşları herhangi bir bilgi vermeksizin, kendilerinden habersiz bir şekilde gebelik testi yapıyorlar. Hekimler, `Kürtaj olup olmadığını`, `Neden kürtaj olduğunu` sorguluyorlar, bu bilgilerin tamamı sağlık bakanlığında fişleniyor. Sağlık bakanı, toplumsal ahlakı korumak adına, kadınların hayatları pahasına, kürtajı yasaklamak istiyor. Bu eril, muhafazakâr zihniyet, her ne kadar kürtaj süresi konusunda geri adım atmış gibi görünse de, biz kadınlar bu devlete, bu hükümete güvenmiyoruz. Hazırladıkları yasa taslağının kürtajı yasaklamıyor gibi görünse de fiili olarak kadınların kürtaja erişimini engelleyeceğini biliyoruz. Fiili engellere karşı susmayacağız ve alanlarımızı terk etmeyeceğiz.

VÜCUT BÜTÜNLÜĞÜMÜZE İLİŞKİN HİÇBİR BİLGİYİ, GEBELİĞİ, BEKÂRETİ, DOĞUM KONTROL YÖNTEMLERİNİ FİŞLEYEMEZSİNİZ, BİLGİLERİMİZİ MERKEZİLEŞTİREMEZSİNİZ, HASTAYLA DOKTOR ARASINDAKİ MAHREM İLİŞKİYE ÜÇÜNCÜ KİŞİ OLAMAZSINIZ, MÜDAHALE EDEMEZSİNİZ, BİLGİLERİMİZİ İFŞA EDEMEZSİNİZ!

Haklarımız için mücadeleye devam ediyoruz. Devlet, kadınların doğurganlık hakları ile ilgili her türlü bilginin gizli kalmasını sadece kadın ile hekim arasında kalacak şekilde bilginin hiçbir kişi ve kurumlara ulaşmamasını teminat altına almak zorundadır. Devlet kadınlar için güvenli, ücretsiz, kolay erişilebilir asgari 12 haftaya kadar kürtaj hakkını sağlamak zorundadır. Bütün doğum kontrol araçlarına erişimi, sosyal güvence kapsamı içerisinde ücretsiz, güvenli olacak şekilde, gizlilik teminatı ve etik ilkeler doğrultusunda sağlamak zorundadır. Kürtajda erkeklerin onayını alma uygulaması derhal kaldırılmalıdır. Doğurma kararı yalnızca kadınlara aittir.
İstediğimiz zaman istediğimiz kadar çocuk yaparız. Zorla gebelik, dayatılan annelik istemiyoruz!’

Kürtaj Haktır Karar Kadınların Platformu

Fişlenerek ve İkna Turuna Direnerek Kürtaj…

ank-18-haz-kurt-9Filiz Karakuş

Orta yoldan kadınların kürtaj seçme hakkı değil devletin ve ailenin çıkarları çıkıyor.

Kürtajın cinayet olduğu ve yasaklanması gerektiği açıklamalarıyla başlayan tartışmalar, kadınların mücadeleleri ve her kesimden gelen tepkilerin belirlediği bir sürece yol açtı.

Kürtajı yasaklamayı hedefleyen Hükümet bu emelini gerçekleştiremeyeceğini anlayınca, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın deyimiyle  bir ‘orta yol’ arayışına girmek zorunda kaldı.

Bulunan orta yolun kadınların bedenleri üzerinde söz ve karar hakkının dışında bir yol olacağını tahmin ediyor, “Kürtajda orta yol olmaz,” diyorduk. Maalesef yanılmadık. Kürtajı yasaklamayı göze alamayan devlet, kürtaj hakkının kullanımını zorlaştıran bir yasa hazırlığı içinde.

Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nın beraber hazırlayarak Bakanlar Kurulu’na sunacağı kürtaj tasarısının basına yansıyan arka plan tartışmalarına ve büyük ihtimalle önümüze gelecek haline baktığımızda, kadınların cinsellikleri, bedenleri, hayatları üzerinde erkeklerin ve devletin sınırsız denetimi olması perspektifinden hazırlandığını görüyoruz. Yani, artan muhafazakarlaşmanın da izin verdiği biçimde, kadınları erkeklerin ve devletin kontrolüne koşulsuzca teslim eden, kendi arzularını hiçe sayarak belirli rollere, bilhassa anneliğe sıkıştıran bir zihniyetin ürünü olduğunu.

Önümüze gelecek tasarıda, kürtajın sadece hastanelerde yapılabilmesi şart koşulurken; kürtaj hakkı psikolojik, tıbbi, ideolojik baskı ile kullanılamaz hale getiriliyor.

Gebliz uygulaması gebelik testini ve kürtajı kapsamamalı ve kadınların talebine bağlı olarak sisteme kaydedilmeli

Uzun süredir gündemde olan ve son Aile Hekimliği sistemiyle yürürlüğe giren Gebe, bebek, lohusa izleme sistemiyle (Gebliz) bir kadın ebelik testi yaptırdıkları andan itibaren izlemeye alınıyor. Kadınların gebelik tespiti için yaptıkları tahlillerin sonuçları gerekli yerlere (!) iletilmek üzere kayıt altına alınıyor. Test yaptıran kadın başvuruda mahremiyet butonunu işaretlemediyse kadının oturduğu eve telefon edilerek ya da bizzat evin kapısı çalınarak gebelik testi sonucundan eş, baba ve kardeş…evde oturan herkesin bilgi sahibi olması sağlanıyor. Test sonuçları ilk andan itibaren merkezileştiriliyor.  Aile Hekimlerine bilginin ulaştırılması için yapılan bu uygulama, kadınların cinselliklerinin denetimi anlamına geldiği gibi, özel hayatlarının gizliliğini ihlal anlamına geliyor. Bu uygulamayla kadınların gebeliğini devam ettireceği varsayılıyor ve üzerlerinde baskı kuruluyor. Bu baskılanmaya rağmen bir kadın kürtaj yaptırmak için hastaneye başvurduğunda ise öncelikle bir heyetle görüşmesi zorunlu kılınıyor.

Kürtaj öncesi bilgilendirme heyeti istemiyoruz.
Kürtajda söz ve karar kadınların
Koca izni kaldırılsın. Evli-bekar kadınlara aileye bağlı kılınmadan kürtaj hakkı.

Hazırlanan tasarıda, hastanelerde oluşturacak  uzmanlar heyeti tarafından kürtaj başvurusu yapan ailenin  ‘bilgilendirilmesi’ hedefleniyor. Kürtaj başvurusu için anne ve baba adayının birlikte başvurusu şart koşulacakmış. Kadının tek başına başvurusunun kabulünü istisna olarak görüyor yasa tasarısı. Kadınların kürtajda asıl söz ve karar sahibi olmalarını baştan reddediyor. Daha önceki uygulamada koca izninde imzalı bir rıza beyanı yeterli olurken, şimdi kocalar baba adayı sıfatıyla ikna odalarına anne adayı (kadın değil anne adayı) birlikte davet ediliyor. Bekar kadınlar için, hamileliğin faili erkeği açıklama baskısı demek olan bu uygulamanın, aile üzerinden yürüyen kürtaj tartışmasında bekar kadınların hastanelere başvurmalarının da önünü kapatacağını söyleyebiliriz. Bekar kadınların kürtaj başvurusu yaptıklarında, genel ahlak ve evlilik tavsiyeleriyle karşılaşmaları ise kuvvetle muhtemel.

Kurulması hedeflenen uzmanlar heyetinin bileşimi ise dikkat çekici. Kadın doğum uzmanı, sosyal hizmet uzmanı ve psikologdan oluşuyor bu heyet.

Kadın doğum uzmanının kürtajın tıbbi sürecini aktarması bakımından anlaşılır yanı var. Peki psikolog ve sosyal hizmet uzmanının bu heyette işi ne? Psikologlar oldukça basit olan bu operasyona kadını hazırlamak, kürtaj yaptıran kadınların travma yaşamalarına gerek olmadığını anlatmak , kadınları güçlendirmek için heyette yer bulmuyorlar. Sosyal hizmet uzmanları ise olağanüstü durumlar dışında toplam1-2 saatlik hastane yatış süresi olan kürtaj operasyonu ve yapılacak hastane düzenlemesi konusunda, başvuru yapan kadınlara bilgi vermesi için bu heyete dahil edilmiyorlar. Bu heyetin amacı, ne için kurulmak istendiği ortada ; Kadınların kürtaj yaptırmasını engellemek

Kadınların cinsellikleri, bedenleri ve hayatları hakkında karar hakkı

İkna odalarında ‘bilgilendirme’ adı altında kadınlara, kocalarının da gözcülüğü ve denetiminde kürtaj yaptırmasını engellemek için merkeze konulan konunun ise ‘bebeğin yaşam hakkı’ olduğu belirtiliyor. Basına yansıyan haliyle cenin, embriyo gibi ifadelerin özellikle kullanılmadığını ve döllenme anından itibaren yaşama hakkı olan bir bebekten söz edildiğini görüyoruz. Bilgilendirmenin birinci maddesi ‘bebeğin yaşam hakkı’ ile başlıyor. Son maddesi ise devletin çocuk bakım hizmetleri konusunda sunacağı olanaklar  (bunun gerçek hayatta bir karşılığı olmadığını bu ülkede yaşayan herkes biliyor)

Sosyal hizmet uzmanlarının bu heyette bulunmasının anlamı çocuk bakımı konusunda yapacakları yönlendirme, psikologların yapacakları ‘bir cana kıyılır mı?’ baskısı olacak gibi gözüküyor. Ancak ikna turlarından ‘sağlam’ çıkabilen kadınlar kürtaj yaptırabilecekler. İkinci kez kürtaj yaptırmak isteyen kadınların aynı prosedüre, baskıya maruz kalmamak için doğurmak zorunda kalacaklarını ya da yaşam haklarını tehdit eden (şiş, kibrit çöpü, askı vb.) kürtaj yöntemlerine başvurabileceklerini söylemek abartı olmaz. Bekar kadınların çoğunluğu ise heyetle muhatap olmamak  ve fişlenmemek için kürtaj karaborsasına ya da yaşamlarını tehlikeye atan yollarla düşük yapmaya yönelebilecek. İkna turlarında, ceninin yaşam hakkından yola çıkılarak kürtajın cinayet olduğu, bir devlet politikası olarak empoze edilecek ve kadınlar için annelik neredeyse zorunlu seçenek olacak. Ceninin yaşam hakkını merkeze alan bir yaklaşım baştan kadının hayat ve yaşam hakkını riske atıyor.

Tecavüz saldırısına uğrayan kadına ömür boyu ağırlık

Yasa tasarısının arka plan tartışmalarında,  tecavüz sonrası hamileliklerde  tecavüze uğrayan kadın ve cenini eş değerde önemseyerek yol bulmaya çalışıyoruz deniyor. Oysa “anne ve bebeğin masumiyeti” diye formüle edilen bu anlayış aslen yine bebek olarak tanımladığı ceninin kürtajını engellemek üzerine kuruluyor. Kadınların tecavüz sonrası yaşadıkları travmanın üstüne ‘bebeğin masumiyeti’ söylemiyle kurulan baskı kadının seçim hakkının önünü kapatıyor. Tecavüzcü erkekle saldırıya uğrayan kadın arasındaki ilişkiyi doğacak çocuk üzerinden süreklileştiriyor. Tecavüze uğrayan kadının hayatı boyunca bu saldırının sonuçlarını yaşamasının yolunu açıyor.

Diyanet hazırlık içinde

Kadınların kürtaj seçim hakkına ‘ceninin yaşam hakkı’, ‘ailenin güçlendirilmesi’ zemininde bir saldırı da Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan gelmek üzere. Diyanet kürtaj meselesine ‘yaşam hakkının kutsallığı’ zemininde yaklaşmaya karar vermiş.

Görünen o ki; Diyanet de, hükümet de, kadınlara kürtajı seçme hakkını ‘sen bir bebek öldürüyorsun, bunu bilerek davran’ baskısı ve paketiyle vermeye hazırlanıyor.

Sezaryen kadının seçimine bırakılmalı

Sağlıkta dönüşüm ve performans sisteminin bir parçası olarak sezaryenle doğum kadınlara dayatılan bir doğum yöntemi haline geldi. Sezaryenin dayatılmış bir yöntem olması engellenirken, kadınların sezaryeni tercih etme hakkının ortadan kaldırılması doğru değil. Sezaryen konusunda TBMM’de geçti-geçecek yasanın sezaryen uygulaması için sadece tıbbi zorunluluk koşulu getirmesi bir eksiklik. Sezaryen tıbbi sonuçları anlatılarak kadının onayıyla uygulanabilmeli.

Cinsellik, Doğurmamak, Annelik kadınların seçim hakkı.

Kürtaj kadınlar için çoğunlukla erkeklerin korunmaması, kimi zaman kadınların doğum kontrolüne erişememiş olması nedeniyle ve  bazen kazayla oluşan istenmeyen gebeliklerin sona erdirilmesi için bir seçim hakkı. Kadınların kendi bedenleri hakkında söz ve karar sahibi olmalarının bir parçası.

Bugün kürtaj hakkı, kadın ve üreme haklarının bir parçası olarak dile getiriliyor. Bu çerçeve bizim için yeterli mi? Değil. Çünkü kürtajın üreme haklarının bir parçası olmasının yanı sıra kadınlar açısından hem cinsellik ve doğurganlık arasındaki hem de hamilelik ile annelik arasındaki bağı kopartan bir işlevi var. Bu anlamda kürtaj kadınlara rahatlama sağlayan ve özgürleştirici bir sosyal hak. Yani aslında ister zorunluluktan olsun, ister kazayla olsun, kürtaj kadınların doğurmamayı seçme hakkı.

Kürtajın özgürleştirici dinamiğini güçlendirmek, kadınların cinsel ilişkiyi reddetme hakkı ve kadınların hayatları hakkında karar sahibi olma, anne olmayı reddetme, ya da istese bile zamanını kendi belirleme hakkıyla birlikte savunarak mümkün. Bütün bu savununun temelinde ise kadını aileden bağımsız görmek, kadınların cinsellikleri, bedenleri, hayatları üzerindeki erkek ve devlet denetimine karşı çıkmak yatıyor.

Kürtajda orta yol olmaz. Bedenimiz ve geleceğimiz bizimdir.