Çok değil birkaç gece önce, Kadıköy’ün göbeğinde genç bir kadın evine girerken saldırıya uğradı. Tanımadığı bir adam, kadın binaya girerken üzerine atladı. Aç bir hayvan gibi. Avının canını isteyen bir vahşi hayvan gibi atladı kadının üzerine. Kadının bir canı, bir ruhu, bir önemi yokmuş gibi saldırdı ve gözünün içine bakarak koparmaya çalıştı bir göğsünü kadının. Kadın nasıl bir güçle itebildi adamı üzerinden, nasıl bağırabildi boğazını yırtarcasına, adam can korkusuyla nasıl kaçmaya başladı, mahallenin gençleri ayakkabılarını bile giymeye fırsat bulamadan nasıl düştüler adamın peşine, genç kadın nasıl devrildi kapı önünde, bütün komşular nasıl toplandı, nasıl oturttular kadını sandalyeye, kahve hangi evden geldi, suyu kim uzattı, kim sordu ilk “Ne oldu çocuğum?” diye, kimse anlamadı.
Hikayeyi bile dakikalarca anlatamadı kadın, camda sigara içerken tesadüfen olaya tanıklık eden bir başka kadının dudaklarından döküldü olup bitenler. “Birden atladı kızın üzerine. Binanın içine soktu, göğsünü kavradı. Daha nasıl anlatılır ben bilmiyorum, nefret edermiş gibi koparmaya çalıştı…” Bir komşu kadın akıl etti, bir kontrol etmek lazımdı. Genç kadını eve soktular, soyup göğsüne baktılar. Yaşlı başlı kadınlar hayatlarında ilk defa böyle bir şeye tanık olmuşcasına çığlık attılar. Abiler geldi sonra. “Polise gidelim mi kızım?” dediler. “Bak şahit de var.” Ama genç kadın gözünün yaşını silip başını iki yana salladı. “İstemiyorum. O muameleye katlanacak gücüm yok artık…” Eskiden olsa “Yanına kâr mı kalsın? Bugün sana, yarın başkalarına mı yapsın?” denir, tepki gösterildi. Bu defa kimse itiraz etmedi. Herkes biliyordu sistemi, piyes sergilemenin vakti değildi…
***
2014 Türkiyesinde genç bir kadın tek başına evine yürümekten korkuyor şimdi. Tüm entelektüel birikimi, tüm aktivist tavrı, savunduğu tüm gerçekler bir gecede çalınmış gibi sayıklıyor günlerdir evinde. “Kıyafetim de çok düzgündü. Saat de geç değildi ki. Kimseye bakmamıştım. Kimseye gülümsememiştim. Ben bir şey yapmadım ki. Ben bunu haketmedim ki…” Sanki dünya üzerindeki herhangi bir birey, herhangi bir sebeple böyle bir şey yaşamayı hakedebilirmiş gibi. 2014 Türkiyesinde genç bir kadın evinde bile yalnız kalamıyor şimdi.
Sanki o adam binadan hiç çıkmamış gibi, sanki her an yeniden üzerine atlayıp yarım bıraktığı işi bitirebilirmiş gibi. 2014 Türkiyesinde genç bir kadın aynada göğsüne bakamıyor şimdi. Gözü kapalı sürüyor ilaçlarını, bir parça çürük bile görmekten korkuyor çünkü. 2014 Türkiyesinde bir kadın savaşmak bile istemiyor şimdi. Tek çare buradan gitmekmiş gibi, burası onun ülkesi değilmiş gibi… Sahi, kadınların arkalarına bakmadan adım bile atamadıkları, her geçen gün korkudan bir düğme daha kapadıkları, evlerinin kapılarını üç defa kilitledikleri bu ülke, kimin ülkesi?
***
Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi.” -Tezer Özlü