Kadınlara ve lgbt bireylere yönelik cinsel şiddet ve tacizin, bir egemenlik ilişkisi altında gerçekleştiğini, bunun erkeklerin uyguladığı bir tahakküm olduğunu ve her bir olayın bu tahakkümü toplumsal olarak devam ettirdiğini hep vurguladık. Bu yüzden bedenlerimize ve kimliğimize yönelmiş şiddetin, taciz ve tecavüzün erkek şiddeti olarak görünür kılınmasında ve bu suçların suçun faili, bu tahakküm biçiminin sürdürücüsü olan erkek öznelerden ayrı düşünülemeyeceğinde ısrarımızı sürdürüyoruz.