Posts Tagged ‘6284’

Kadına Yönelik Suçlarda Tarafız/İstanbul Feminist Kolektif

Kadına Karşı Erkek Şiddeti Davalarına Kadın Örgütleri Taraftır,
Aile Bakanlığı Değil!

Kadın örgütleri olarak bugün bir kez daha kadına karşı erkek şiddet davalarında “TARAFIZ“ demek için Fatma Şen`in duruşmasını takip edeceğiz. Fatma, evliliği içinde kocası tarafından sistematik olarak şiddet gördü. Maruz kaldığı şiddeti polise bildirdiğinde, polis, hiçbir şey yapamayacağını söyledi, Fatma`nın mahkemeden aldığı tedbir kararından feragat etmesi için Fatma`yı zorladı. Fatma şiddet gördüğü evde yaşamaya mecbur bırakılırken, son olarak, sanık olan kocası, “ben seni öldürüp hapse girmem sen kendini öldür“ dedi. Aslında bütün kadın cinayeti davalarında olduğu bunda da sanık cinayetin her aşamasını tasarlamıştı. Son olarak Fatma`yı balkondan aşağı atarak onu öldürmeye teşebbüs etti.

Devamını Oku…

Devletin Görevi Kadınların Tamamını Şiddetten Korumaktır

Basın Açıklaması – 28 Aralık 2011

Devletin Görevi Bazı Nikahlı Kadınları Değil
“Her Kadını” Şiddetten Korumaktır!

Kadına karsı şiddet yasa taslağındaki “yakın ilişki içinde yaşayanlar” kavramı Başbakanlık tarafından taslaktan çıkarılmıştır. Oysa imam nikahlı ilişkilerden resmi nikah imkanı olmayan zorla erken evlendirilmiş kız çocuklara; aynı çatı altında nikahsız yasayanlardan, birlikte oturmadıkları halde bir ilişki içinde olanlara kadar, Türkiye’de yaşayan milyonlarca kadın şiddet yaşamaktadır.

Devamını Oku…

Fatma’ya Bu Sonu Hazırlayan Sadece Kocası mı?

img_7448255b1255d

 

 

 

 

 

Kocası tarafından ölüm tehdidiyle 4. kattan düşürülen Fatma Şen’in davasının ilk duruşmasında, “intihara yönlendirme” değil “insan öldürmeye teşebbüs” suçlamasıyla görevsizlik talep edildi. İstanbul Feminist Kolektif üyeleri de davayı avukatlarıyla birlikte izlediler. İstanbul Feminist Kolektif “Fatma’yı korumadınız. Çetin Şen’i engellemediniz” pankartıyla adliye önünde bir basın açıklaması yaptı. Duruşma sonrasında da bir grup feminist duruşmaya katılamayan Fatma’yı ziyaret ederek duruşmanın bilgisini verdiler. Duruşmada Fatma Şen’in ifadesinin hastahanede alınması kararlaştırıldı. Duruşma görevsizlik konusunda karar vermek üzere 13 Ağustos’a ertelendi.

Fatma Şen 29 yaşında, 12 yıldır evli. 12 yıl boyunca eşi Çetin Şen’den gördüğü şiddet, en son Fatma’nın canına kast etme noktasına geldi. Çetin Şen, Fatma’yı öldürmeye ve bu cinayetten cezasız kurtulmaya o kadar kararlıydı ki, cinayetin intihar gibi görünmesi için gereken bütün önlemleri almıştı.

Önce Fatma’yı, birbirine eklediği iki fularla kendisini doğalgaz borusuna asmaya zorladı, fularlar kopunca birinci plan gerçekleşmedi. Sonra yine hazırda bulundurduğu bıçakla tehdit ederek Fatma’yı balkondan atlamaya zorladı. Fatma balkondan atladı ve şimdi bir aydır hastanede. Bacakları ve omurga kemikleri kırıldı; bir dizi ameliyat geçirdi. Felç kalma ihtimali var.

Fatma’ya bu sonu hazırlayan sadece kocası mı?

Maalesef işin içinde yine görevini yapmayan devlet kurumları var.
Fatma Şen, evliliği süresince gördüğü şiddete artık dur demek için karakola başvurmuş, mahkemeden koruma kararı almıştı. Ancak mahkemenin verdiği koruma kararının, Esentepe Karakolu’nda hükmü geçmedi. Karakolda görevli polislerden biri Fatma’yı bu koruma kararından zorla feragat ettirdi.

Savcı, Fatma’nın hastanede bilinci tam yerinde değilken verdiği ifadesine dayanarak, davayı intihara teşvikten açtı. Oysa dosyada Çetin Şen’in kurduğu darağacını, birbirine bağlanmış ve kopmuş fuları, bıçağı, itişme izlerini yani Çetin Şen’in Fatma’yı öldürmeye teşebbüs ettiğini gösteren olay yeri krokisi de vardı. Savcının davayı intihara teşvikten açması, cinayete intihar süsü vermeye çalışan Çetin Şen’i eminiz çok rahatlatmıştır.

Bütün sorunları çözecekmiş gibi lanse edilen ancak yürürlüğe girdiğinin 4. ayında ardarda ihlal edildiği ortaya çıkan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, Mahmure Karakule, Ferdane Çöl, Sevda Karatekin’i ve basına yansımadığı için adını bilmediğimiz kadınları korumaya yetmiyor. Polis kadını korumuyor, erkeği engellemiyor; savcı soruşturmuyor; hakim salıveriyor.

Bu yasayı uygulamakla ve uygulatmakla yükümlü hükümete, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına soruyoruz: Kadınları böyle mi koruyacaksınız? Yasanın verdiği görevleri yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında ne yapmayı düşünüyorsunuz? Kadın katili erkekleri korumak, cezasız bırakmak, az ceza almalarını sağlamak için birbiriyle yarışan kamu görevlileri hakkında ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Bakanınız, polisiniz, savcınız erkek adaletsizliğine çanak tutsa da, biz kadınlar, bu erkek dayanışmasını teşhir etmeye devam edeceğiz. Kadın katliamları son bulana kadar, katil erkekleri durdurana kadar, gerçek adaleti sağlamak için mücadelemizi sürdüreceğiz!

İstanbul Feminist Kolektif/1 Ağustos 2012

Şiddete Son Platformu’ndan TBMM Üyelerine Mektup/7 Mart 2012

Şiddete Son Kadın Platformu’nu oluşturan 237 kadın örgütü ve Platform’un taleplerini destekleyen tüm diğer kadın platformları ve kadınlar olarak bir kez daha belirtmeliyiz ki, aylardır tartışılan şiddet yasa taslağının, Bakanlıkta, Başbakanlıkta ya da TBMM’de bir odadan diğerine giderken bile uğradığı aleyhte değişikliklerden son derece rahatsızız.

Devamını Oku…

Şiddete Son Platformu Basın Açıklaması/3 Mart 2012

Şiddete Son Platformu, 03 Mart 2012 tarihinde 14 ilde eş zamanlı düzenlediği basın açıklamasıyla, “Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı”na ilişkin ilişkin tepki ve taleplerini dile getirdi:

Bilindiği gibi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bir süredir her platformda şiddet yasa tasarısının tanıtımını yapmaktadır. Hükümetin aceleyle kanunlaştırmaya çalıştığı bu yasa tasarısı şiddet mağduru kadınların ihtiyaçlarını karşılamaktan, kadına yönelik şiddeti önlemekten ve ortadan kaldırmaktan çok uzaktır. Yıllardır kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadele eden kadın örgütlerinin bu haliyle bu tasarıyı sahiplenmelerinin, desteklemelerinin ve kabul etmelerinin mümkün olmadığı ortadadır.

Hükümet, Avrupa Konseyi’nin kadına yönelik şiddet konulu İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacıları arasındaolmasıyla sürekli övünmekle birlikte, gerek Bakanlık gerek diğer Hükümet yetkilileri tarafından kamuoyuna açıklanan pek çok konu tasarı metninde yer almamaktadır. Hükümet kadınlara yönelik şiddetle mücadeleye dair verdiği sözleri tutmamaktadır.

Bakanlık, tasarının hazırlığı ile ilgili yaklaşık bir yıldır çalışmaktadır. Kadın örgütleri, bu süreç boyunca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile çok sayıda toplantı gerçekleştirmiş, görüşülebilecek tüm kurumlarla yasa tasarısı müzakere edilmiş, kadınların talepleri defalarca yazılı ve sözlü şekilde ilgili kurum ve kişilere iletilmiş, kadın örgütlerince bir yasa taslağı metni kaleme alınmakla yetinilmemiş Bakanlığın metnine ilişkin de çok sayıda eleştiri ve öneri sunulmuştur. Kadın örgütleri tüm iletişim yollarını zorlayarak sürece müdahil olmayı talep etmelerine rağmen Bakanlık bu konuda çok geç harekete geçmiş ayrıca kadın örgütleri tarafından tasarıya eklenen düzenlemelerin Bakanlar Kurulu’nda imza aşamasında değiştirilmesini veya tasarıdan çıkartılmasını engelleyememiştir. Süreç,

Hükümet tarafından açık ve samimi şekilde yürütülmemiştir. Bugün gelinen noktada Hükümet tarafından yasalaşması için TBMM’ye gönderilen metin kadın örgütlerinin taleplerini karşılamamaktadır.

Tasarı ile 4320 sayılı kanun’un kazanımları geri alınıyor

Hükümetin yasalaşması için Meclis’e gönderdiği tasarı metni ile Bakanlığın Bakanlar Kurulu’na imza için gönderildiğini açıkladığı metin arasında çok ciddi farklar bulunmaktadır. Tasarının adı “Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı” iken “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi” olarak değiştirilmiş, bir kez daha kadınların hayatının korunması yerine ailenin korunması tercih edilmiştir. Hükümetin bakış açısını yansıtan bu tutum dışında da mevcut tasarıda ciddi pek çok sorun bulunmaktadır.

Tasarının temel ilkelere ilişkin maddesinden Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere yapılan atıf ve şiddet mağdurlarına ilişkin verilecek destek ve hizmetlerin sunumunda temel insan haklarına dayalı, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli bir usul izleneceği ilkesi çıkarılmıştır. Ayrıca ev içi şiddet, kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet tanımları da tasarının dışında bırakılmıştır. Bu ilkelerden ödün verilerek, kadın erkek eşitliği ve fiili eşitlik kavramlarından korkularak kadına yönelik şiddetle mücadele edilmesi mümkün değildir.

Tasarının önceki halinde yer alan ve önemli bir kazanım gibi görünen Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri ise son düzenlemeyle ayrı bir hayal kırıklığına dönüşmüştür. Yasanın gereği gibi uygulanmasını sağlayacak en önemli mekanizma olan bu merkezlerin kadrosu 5557’den 362’ye indirilmiş, bu merkezlerde çalışacakların tercihen kadın olmasına ilişkin düzenleme tümden çıkarılmıştır. Kadına yönelik şiddetin bu denli yüksek oranlara ulaştığı ve günden güne arttığı bir ülkede 362 kadro ile kurulacak merkezlerin işlevsiz ve göstermelik kurumlar olacağı çok açıktır.

Meclis’e sunulan tasarıda, şu an yürürlükte olan 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un kazanımları geri alınmakta ve 4320 sayılı Kanun’un çok daha gerisinde düzenlemelere yer verilmektedir. 4320 sayılı Kanun’da ve tasarının önceki halinde yer alan şiddet gören dışında çevresindeki kişilerin de şikâyetçi olabilmesini içeren “ihbar hakkı” son anda metinden çıkarılmıştır. Hâkimlerin dosya üzerinden ve şiddetin yazılı olarak belgelenmesini aramaksızın, dosyanın kaydedildiği gün tedbir kararı vereceği yönündeki düzenleme de tasarıdan çıkarılan düzenlemeler arasındadır. Bu düzenlemeler ile kadınlar yalnızlaştırılmakta, maruz kaldıkları şiddeti ispatlamaları istenmekte, hâkimlerin tedbir kararı verirken delil aramaları esas, aramamaları ise istisna haline getirilmektedir. Tüm bunlar, yasayı etkisizleştirecek müdahalelerin somut örnekleridir.

Prestij malzemesi olarak kullanılan bir yasa değil, gerçek bir yasa istiyoruz

Tasarı, 1 Mart sabahı alelacele Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’na (KEFEK) ve gene aynı gün içerisinde Adalet Komisyonu’na gönderildi. Komisyon toplantılarına katılan Bakan Fatma Şahin kadınlara Adalet Komisyonu’nun eski tasarıyı dikkate alacağı sözünü verdi. Ancak eski tasarı da daha önce defalarca belirttiğimiz gibi kadınların taleplerini yeterince dikkate almamaktaydı.

Kadın örgütlerinin yasaya ilişkin başlıca talepleri şunlardır:

– Kadına yönelik şiddetin insan haklarına aykırılık teşkil ettiğinin açıkça ifade edilmesi,
– Ayrımcılık yasağı, fiili eşitsizlikler gibi şiddetin arkasındaki dinamiklere dair düzenlemelere yer verilmesi,
– Temel ilkeler bölümünde uluslararası sözleşmelere ve özellikle İstanbul Sözleşmesi’ne atıf yapılaması,
– Cinsel yönelim ve cinsel kimliği ifadelerinin yasaya eklenmesi,
– Mağdur yakınlarının ve şiddete tanıklık edenlerin de koruma kapsamına alınması,
– Kadın örgütlerinin şiddet ile ilgili her türlü davada müdahilliklerinin kabul edilmesi,
– Sığınaklar ve cinsel şiddet kriz merkezlerine ilişkin düzenlemelere yer verilmesi,
– Tedbir kararlarının gerektiğinde süresiz verilebilmesi,
– Çocukların velayet hakkının koruma süresince, kadının talebi ile şiddet mağduru tarafından kullanılacağı, çocukların şiddet uygulayan ile kişisel ilişkisinin bu süre boyunca kaldırılacağı veya denetime tabi tutulacağı düzenlemesine yer verilmesi,
– Şiddet uygulayanların yanı sıra, şiddeti azmettirenlere ve yardım edenlere karşı da tedbir alınması ve bu kişilerin de tedbir kararına aykırılıktan ötürü cezalandırılması,
– Hâkim ve savcılar dâhil olmak üzere bu vakalarda görev alacak herkese yönelik kadının insan hakları, toplumsal cinsiyet, kadın erkek eşitliği konularını içeren eğitimler verilmesi,
– Şiddet ile ilgili yasal başvuru süreçlerinde taraflar arasında arabuluculuk ve uzlaşma girişiminde bulunulamayacağının düzenlenmesi,
– Şiddet mağdurlarının zararlarının tazmin edilmesi,
– Hakkında koruyucu tedbir kararı verilen şiddet mağduru kişilerin sosyal güvencesinin şiddet uygulayan kişiye dayandığı hallerde, gizliliği ihlal etmemek için tedbir süresi boyunca mağdur lehine ücretsiz sağlık tedbirine karar verilmesi,
– Yasanın uygulamasını etkili şekilde izleyecek ve denetleyecek Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin kurulması.

Bizler, Hükümet tarafından prestij malzemesi olarak kullanılan bir yasa değil ihtiyacı karşılayan, etkili ve gerçek bir yasa istiyoruz. Adalet Komisyonundan kadın örgütlerinin tüm taleplerini karşılayan bir metnin çıkması için kadın örgütleri olarak mücadele etmeye devam edeceğimizi bir kez daha duyuruyor, Hükümeti kadınları gözardı eden tutumunu ısrarla sürdürmekten vazgeçmeye ve kadın örgütlerinin yasaya ilişkin taleplerini dikkate almaya davet ediyoruz.

Kadınlar İçin mi; Aile için mi?

25kasim2010taksimeylem_thumb Feministler, kadın örgütleri ‘4320 sayılı ailenin korunması hakkında kanun’un erkek şiddetini geriletecek, erkek şiddetine karşı kadınları güçlendirecek şekilde değiştirilmesi için yıllardır mücadele ediyorlar. Yasanın mantığının aileyi korumak için değil şiddet gören kadın için kurulması gerektiğinden hareketle yasanın adının da değiştirilmesini istiyorlar. 230 civarında kadın örgütünün imzaladığı taslak metin Bakanlığın eline ulaştı. Aylardır çeşitli toplantı ve temaslarla yasanın daha iyi çıkması için çabalar sürüyor. Madde madde kadınlar için daha iyi bir yasa formüle edilmeye çalışılıyor. Ancak görüşmelerde olumlu davranan Bakanlık yetkilileri yasa taslağını sürekli kadınlar aleyhine kırparak geriye götürüyorlar Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı’ndan Çiğdem Hacısoftaoğlu’nun 19 Eylül 2011 tarihinden 31 Aralık 2011 tarihleri arasında yasa taslağındaki değişikliklere ilişkin notlarını sizlerle paylaşıyoruz.Devamını Oku…