Kadınlar hep birlikte patriarkaya ve kapitalizme karşı
Anlatılan Novamed grevinin hikayesidir:
“Burada çalışırken doğum yaptım. Son sıralı doğumlardan biriydi. Benden sonra zaten sendika girdi ve sıralı doğumu iptal ettiler. İki ay süre veriliyordu, bana ‘çalışmalara başlayabilirsin’ dediler. Yaptın yaptın! Yapmadığın zaman sıra başkasına geçiyordu.
Bu süre yüzünden çok tartışan arkadaşlarımız oldu. Çünkü bazıları tedavi görüyorlardı. Bu süreye uymaları imkânsızdı.”
“Bu süreçte hem kendime hem de başkalarına güvenmeyi öğrendim. İşyerinde birbirimizle konuşamıyorduk, sendikalaşma sürecinde birbirimizi tanıma imkanımız oldu. Ben insanların birbirine destek olduğu ortamı yine grev yerinde gördüm. Buradan çıksam ve başka bir iş yerine girsem yine sendikalı olurum. Bizim hakkımızı bizden başkasının korumayacağını biliyorum artık”
“Grev kararı almamıza onlar neden oldular. Kimsenin katılmayacağını sanıyorlardı, ama biz çok sağlam çıktık greve… Başladık sonunu getireceğiz. Yılmak yok…”
Bu sözler Antalya’da Serbest Bölge’de bir buçuk yılı aşkındır grevde olan Novamed’li kadın işçilere ait. Bu sözleri 2006 yılının ekiminde söylemişler… Fatma, Muazzez, Aysel, Özlem, Derya ve diğerleri yani 80 kadın, “yılmak yok sonunu getireceğiz”, diyorlardı. İşin sonu neredeyse göründü… Diyaliz filtresi üretiminde Avrupa piyasasının yüzde
40’ını elinde bulunduran çokuluslu bir deve karşı direndiler, “biz varız” dediler ve kendilerini kabul ettirdiler. Onlar dışarıda, yağmurda, çamurda, selde direnirken içerideki arkadaşlarının durumu düzeldi; direnenler sayesinde maskeleri var, ücretleri daha iyi, sıralı doğum kalkmış durumda.
Grev süreci, hem onlara hem de onları destekleyenlere, küresel sendikal harekete, sendikalarda kadın çalışması yapanlara, grevci kadınlarla dayanışarak, direnişin dünyada ve ülkede yaygınlaşmasına neden olan Novamed Grevi Dayanışma Kadın Platformu bileşiminde yer alan kadın örgütlerine ve kadınlara da çok şeyler öğretti… Ama öğrenilenleri başka deneyimlere aktarmak için grev sürecinde yaşanılanların birer birer hatırlanması gerekiyor.
Geçmişe, grevin başladığı günlere dönüp hikayeyi hatırlayalım
Genel Merkezi Almanya’da olan, çok uluslu tıbbi cihaz üreticisi Fresenius Medical Care’e (FMC) bağlı olarak Antalya Serbest Bölgesi’nde faaliyet gösteren Novamed işyerinde, ikisi erkek, 81’i kadın Petrol-İş üyesi işçiler 2006 yılının 26 Eylül günü çalışan olarak, kadın ve işçi olarak yaşadıkları yoğun baskılardan kurtulmak ve insan onuruna yaraşır iş koşullarına sahip olmak için greve çıktılar.
Grevin ilk basın duyurusunda çağdışı baskılar hakkında bir açıklama yoktu. Zaman ilerledikçe çağdışı diye nitelendirilen baskıların büyük bir bölümünün kadının, bedenine ve emeğine yönelik baskılar olduğu anlaşıldı. Patron emek gücüne el koymuyordu çalışan kadınların, çalışma süresi içinde bedenlerine de el koyuyordu.
Novamed’e ham madde veren ve orada üretilenleri dünya pazarına sunan Fresenius Medical Care güçlü bir firma. Küresel piyasalardaki diyaliz filtresi üretiminin yüzde 40’dan fazlası FMC’ye ait. Şirket hemodiyaliz ürünlerinde ise Türkiye piyasasında bir numara.
Sendikanın yetki alma tarihinden önce fabrikada iki üretim hattı vardı ve her hatta 20 kadın üç vardiya olarak çalışıyorlardı. Geleneksel cinsiyet rolleri fabrikada da sürüyordu. Kadınlar üretimin emek yoğun aşamalarında, hızlı ve dikkatle çalışırken, erkekler makinelerin bakım ve kurulumunu gerçekleştiriyorlardı.
Novamed’in bulunduğu Antalya Serbest Bölge’deki gibi, küresel sermayenin ucuz işgücü cenneti olan serbest bölgelerde çalışanların
yüzde 85’i kadın işçiler. Zira işgücü kadınlaştıkça ucuzluyor.
Kadınlar güvencesiz koşullarda kolayca çalıştırılabilirken, yoğun çalışma temposuna dayanıklı, itaatkâr, sabırlı, hünerli isgücü olarak görüldükleri için tercih edilmekteler.
Sermaye kendi çıkarlarına uygun olarak erkek egemenliğini koruyor, besliyor. Patriarkal ilişkiler fabrikalarda da sürdürülüyor.
Patriarka kadınların emeklerinin ve bedenlerinin denetimini, evde kocalara, babalara, verirken ev işlerinin yükünü de karşılıksız olarak kadınlara taşıtıyor. Ev dışında ücretli çalıştıklarında denetimleri kapitalist patronlara devredilirken, emekleri aynı evdeki gibi değersizleştiriliyor. Kadınların örgütlenme, kendi adlarına konuşma hakları engellenmeye çalışılırken, sendikal özgürlükleri kısıtlanıyor
Beden ve emek sömürüsü yan yana
Örgütlenme çalışmaları greve çıkıldığı tarih olan 26 Eylül 2006 tarihinden iki yıl önce başlamıştı. İtirazlar düşük ücrete olduğu kadar kötü çalışma koşullarına da karşıydı. Akort çalışmanın hakim olduğu fabrikada kadınlar nefes almaksızın çalışmak zorundaydılar. Güne bir kez 15 dakikalık ara dinlenmesi ve 25 dakikalık yemek molası vardı. Yan yana çalışan iki kadının birbirleriyle konuşmaları yasaktı. Bu yasak işçi servislerine kadar taşınmıştı. Tehlikeli kimyasallarla çalıştıkları halde maske altından konuşmasınlar diye maske de yasaktı. İş saatleri dışında birbirleriyle görüşmemeleri, evlerine misafir almamaları hatta eşleriyle bile oturup konuşmamaları söylenmekte, “ertesi gün işe geleceksiniz, yemeğinizi yiyip yatın” deniyordu. İş dışındaki yaşamları da patronlar tarafından organize ediliyordu. Evlenmek için işyerinden izin alması gerekiyordu. Hamile kalma bir takvime bağlanarak sıraya konmuştu. Aynı üretim hattında çalışan kadınlara hamilelik sırası iki ayda bir geliyordu. Tuvalete gitmek önce yasaktı sonra dakikalara bağlandı. Kadınların regl dönemlerinde bu önemli sorun oluyordu.
Bu koşullar onları sendika arayışına itti. Petrol-İş Sendikası Mersin Şubesiyle temasa geçtiler. 21 Mart 2005 tarihinden itibaren sendikaya
üye kayıtları başlandı.
Sendikalaşma süreci ile birlikte kadınlar üzerindeki baskının şekli değişmeye başladı. İşveren vekilleri, üretim vardiya şefi ve “line” şefleri; üye olduğunu düşündükleri kişilerle tek tek görüşerek sendikadan vazgeçmeleri konusunda baskı yapmaya başladılar.
Haftada bir paketleme işine çıkması gereken kadınlar sendika üyesi oldukları için altı işgünü de paketleme işine çıkarıldılar. Trafik kazası geçiren ve ayağında dikiş olan bir kadın işçi şefler bu durumu bildiği halde sendika üyesi olduğu için paketleme servisinde çalıştırıldı. Serviste hep ayakta durması gerekiyordu.
Tüm bunlara rağmen kadınlar sendikaya üye olmaya devam ettiler.
Petrol-İş Sendikası 8 Haziran 2006 tarihinde Novamed GmbH’de yeterli çoğunluğu sağlayarak yetki aldı.
Sendika yetki almıştı almasına ama patron da boş durmuyordu yetkiye itiraz edildi… Yetkiye itiraz süreci esnasında grev olasılığını düşünen işveren hazırlıklarını yaparak bir üretim hattı daha açtı ve buraya 60 işçi alarak onları eğitmeye başladı. Grevci kadınlardan biri hattın kuruluşunun ilk aşamalarını şöyle anlatıyordu:
“Beyaz hat açıldı. Orada çalışanların hiçbir uzmanlığı yok. Sendikaya üye olmayacaklarına dair imza atarak girmişler. Çok deneyimsiz oldukları için ürettikleri setler geri gelmiş duyduğumuza göre. Bizim yaptığımız iş kolay bir iş değil. En azından altı ay öğrenme süreci gerekiyor”
Bu süreçte sendika üyelerinin bir kısmını da yanına çekmeyi başaran patron için bütün hazırlıklar tamamdı.
Petrol-İş Sendikası Yüksek Hakem Kurulunda anlaşmanın çözüleceğini düşünüyordu. Sendika üyesi işçilerin grev oylamasında “hayır” oyu kullanmasını istedi. Fakat işveren, sendika üyesi işçilerin bir kısmını da yanına alarak çalışanlara “evet” oyu kullandırdı.
Bunun üzerine oylamaya “evet” diyenler çalışmaya devam ederken greve “hayır” diyen sendika üyesi 83 işçi greve çıktılar. Bunların 81’i kadındı. İtirazların temel eksenini de kadın bedenine yönelik denetim ve baskı oluşturuyordu.
Grevin örgütlenme süreci de diğer sendikal örgütlenme deneyimlerine benzemiyordu. Fatma Özüm şöyle anlatıyor ilk zamanları:“Bazı arkadaşlarımızın eşleri, “greve katılma” diyordu. İçlerinden bazıları “katılırsan senden boşanırım” bile demişler. Eşleri tarafından bu şekilde zorlanan arkadaşlarla konuştuk. Önce onlara bilgi verdik, özgüven kazandırmaya çalıştık. Özgüvenleri geldiğinde kadınlar eşlerine anlatmaya başladılar ve ikna edebildiler. Biz de eşleri ikna etmek için ev ziyaretleri yaptık. Yalnızca eşler değildi ikna etmek zorunda olduklarımız, babalar, nişanlılar, sevgililer bile engelleyebiliyordu kadınları. Kadınların sendikaya üye olmaları için herkesten izin alması gerekiyor, koca, baba, ağabey.”
İşçi kadınlar hak mücadelesinde yalnız patronlara karşı savaşmıyorlar bir de evin patronları var. Onların ikna edilmesi daha zordu…
Patriyarka ve kapitalizm birbirlerinin değirmenine su taşıyan iki sömürü sistemi aynı anda çalışıyordu.
Ama kadınlar yılmadılar, ev ziyaretleri dışında ortak plaja gitmeler, günler toplantılar. Dünya sendikal hareketinde savunulan “Benzer benzerini örgütler” prensibi Novamed örgütlenmesinde karşılığını buldu. Kadınlar kadınları örgütledi. 26 Eylül 2006’da grev bildirisini astılar kapıya…
Novamed’de yaşananlar: Kapitalizm ve erkek egemenliğinin gerçek yüzü
Grev başladıktan sonra çeşitli sendikaların, siyasi partilerin, sol grupların temsilcileri grev yerini ziyarete başladılar, dayanışma dileklerini dile getirdiler… Destek için yapılan konuşmalarda, genel açıklamalarda soyut bir işçi vardı, doğum yapan evlenmelerine karışılan…
Oysa Novamed’de greve çıkanlar kadındı, kadınlık durumu üzerinden cinsiyet temelli bir baskı ve şiddete uğruyorlardı.
Novamed’li kadın işçiler cinsiyetleri nedeniyle uğradıkları baskıları, 6 Mart 2007 Pazar günü
Çağlayan’da 8 mart kadınların uluslararası dayanışma ve mücadele günü için yapılan mitingde kürsüye çıkıp, duyurdular.
Çağlayan’daki mitingin temel iki sloganından biri “ Bursa’da yandık, Ceylanpınar’da boğulduk, Novamed’de direnişteyiz” idi.
Böylece İstanbul’daki feministler, kadın grupları ve kamuoyu onları tanıdılar. Onlar da orada Antalya’da yaptıkları grevin İstanbul’da bazı kadınlarca dikkate alındığını gördüler, sendikalarının dışında da arkalarında yanlarında olan bir grup daha vardı. Kadınlar: Her görüşten her yaştan…
8 Mart 2007’de Petrol-İş Sendikası’nın Antalya’da yaptığı 8 Mart etkinliğinin afişlerinde ve duyurularında da “ Novamed’de çiğnenen, kadının insan haklarıdır” deniliyordu.
8 Mart’ta ayrıca Petrol-İş’in sektör bazında dünya örgütü olan Uluslar arası Kimya Maden Enerji ve Genel İşçi Sendikaları Federasyonu (ICEM)’na bağlı sendikaların kadın kollarından ve yönetimlerinden dayanışma mesajları yağdı Antalya’ya: “Üyesi olduğumuz ICEM’den öğrendiğimize göre Fresenius Medical Care şirketinin yan şirketi olan, Türkiye’de Antalya Serbest Ticaret Bölgesi’nde kurulu Novamed GMBH işçileri Eylül 2006’dan bu yana grevdeler.
Bugün 8 Mart’ta, Dünya Kadınlar Günü’nde, sendikamız kadın işçiler ile güçlü bir duruş sergileyen Petrol-İş Sendikası’nı takdir ediyor. Fresenius Medical Care’e karşı verilen bu mücadelede onlara birlik ve dayanışma mesajımızı iletmenizi ve onların yanında olduğumuzu belirtmenizi rica ediyoruz.”
Kanada’dan, Brezilya’ya kadar ICEM’in bünyesinde bulunan tüm sendikalı kadınlar hemcinslerine destek sözü verdiler. 8 Mart mesajları grevin bir kadın grevi olduğunun küresel sendikal hareket içinde de kabul edildiğini gösterdi.
Tüm bunlar kızların morali üzerinde olumlu etkiler uyandırıyordu.
8 Mart ertesinde kadın kurultayı isimli kadın sitesine atılan bir mesaj, feminist gazeteci Emel Armutçu’nun dikkatini çekti. Grev, kadınların yaşadığı sıralı doğum, tuvalet kısıtlaması, evlenirken izin alma gibi kadın olmaya dair özel baskı biçimleri öne çıkarılarak, Hürriyet Gazetesi’nin Pazar ekinde Şirin Sever’in yapmış olduğu tam sayfalık söyleşiyle ana akım medyanın gündemine girerek görünürlük kazanmasına yol açtı.
Haber patronların tepkisini çekti. Anlatılanların doğru olmadığını kadınların yalan söylediğini iddia etmeye başladılar. Onlar kadın
haklarına, işçi haklarına ve çevreye saygılı bir şirket idiler. Bu konudaki uluslararası tüm sözleşmelere imzalarını atmışlardı.
Oysa laf başka icraat başkaydı. Antalya serbest bölgesinde bulunan işyerindeki çalışma koşulları, Güney Amerika ve Güney ve Doğu Asya ülkelerindeki serbest bölgelerde çalışan kadınların koşullardan farklı değildi.
Emek aleyhtarı niteliği ile dikkat çeken bu bölgelerde uluslararası yeni işbölümü koşullarına uygun olarak dünya pazarları için üretim yapılıyordu. En düşük ücretli sanayi işgücü neredeyse, serbest bölgeler orada kuruluyordu.
Dünya ölçüsünde serbest bölgelerde çalışanların yüzde 80’ini kadınlar oluşturuyordu. Çünkü onlar erkeklerin burun kıvırdığı en düşük ücretlere hayır demiyorlar, hem de daha uyumlu ve edilgen oluyorlardı.
Nikaragua’daki Serbest bölgelerdeki Maquila’larda “Maria Elena Cuadra” MEC isimli bir kadın örgütünün yapmış olduğu bir araştırmada ortaya çıkan gerçekler Antalya’dan çok da farklı değildi: “ Kadınlar dikiş makinelerinde günde 8-12 saat arkasında yaslanacak yer olmayan oturaklarda oturarak çalışıyorlar. Şeflerin sistemli kontrolü ve aşağılanmalarına maruz kalarak akort üretimi yapıyorlar. Günde iki kez tuvalete gidiyorlar. Devamlı baskı ve denetim nedeniyle migren, kas ağrıları ve adet gecikmesi var. Dikiş tozları nedeniyle kadınların çoğunda nefes alma güçlüğü bulunuyor. Düşük sayısı fazla ve sistemli cinsel tacize maruz kalıyorlar. Hamile kalınca işten çıkarılıyorlar”
Yer Türkiye, bölge Antalya Serbest Bölgesi, işyeri Novamed; grevci kadınlarından biri şöyle anlatıyordu “ Line’nin (üretim hattı) hızı 5 saniye, bundan dolayı sağlığımız bozuldu. Herkesin boynunda, kollarında hastalıklar oluştu. Burası uzun yıllar çalışılıp emekli olunacak bir yer değil. Çünkü hastalanıyorsunuz, işe yaramadığınız için de bir süre sonra işten çıkarılıyorsunuz”. Gerçekten de kadınların büyük bir bölümünün “sigortalı iş ve düzenli para” diye girdiği serbest bölgelerdeki fabrikalar, sağlık ve Nikaragua’da olduğu gibi kadın bedenine yönelik saldırılar nedeniyle çalışanların uzun süreli çalışamadıkları yerler.
O nedenle Novamed’deki kadın işçiler, hamilelik sırası, doğum izni, dediklerinde tüm dünyada adaletten, eşitlikten, itirazdan yana olan herkes onlara inandı.
9 Mayıs 2007’tarihinde Brüksel’de Petrol-İş Sendikasının dünya örgütü olan Dünya Kimya, Enerji, Maden Genel İşçi Sendikaları Federasyonun (ICEM)’in Kadın Komisyonu toplantısında önce kadın komitesinden sonra ICEM’den dayanışma mesajları çıktı…
Yaz boyunca ICEM başta olmak üzere ulusal ve uluslararası düzeyde sendikalar, siyasi partiler dayanışma ziyaretinde bulundular…
Kadınlar dayanışma için işbaşında
Sosyalist feminist kadınların önerileriyle 3 Eylül 2007 tarihinde İstanbul’da bir grup feminist, bağımsız kadın örgütü temsilcileri, siyasi partiler ve sendikalar içindeki kadın yapıları Novamed Kadın Grevi ile dayanışmak için bir araya geldiler. Bu ilk toplantıya 27 kadın örgütü ve tek tek kadınlar katıldı. Novamed Greviyle Dayanışma Kadın Platformu kuruldu. İstanbul Platformunda yer alan kadın örgütleri listesi şöyleydi: Akıllara Zarar, Amargi Kadın Kooperatifi, Bağımsız Feministler, Demokratik Özgür Kadın Hareketi, Emekçi Kadınlar Birliği, Feminist Kadın Çevresi, Filmmor, Fitne Fücur, Gökkuşağı Kadın Derneği, İmece Kadın Kooperatifi, Mor Çatılı
Kadınlar, Kadın Mühendisler, Pazartesi’nden Kadınlar, Sosyalist Feminist Kolektif, KEİG Platformu, KESK’li Kadınlar, Hava İş’li Kadınlar, TMMOB IKK Kadın Komisyonu, TTB Kadın Hekimler ve Kadın Sağlık Kolu, Devrimci Sağlık İş’ten Kadınlar, Genel İş-Konut İş Şubesi’nden Kadınlar, DİSK’li Kadınlar, Sosyal Haklar Derneği’nden Kadınlar, Tarem’den kadınlar, Halkevleri’nden Kadınlar, Tüm İGD’li Kadınlar, Çağrı Gazetesi’nden Kadınlar, DTP’li Kadınlar, EHP’li Kadınlar, EMEP’li Kadınlar, ÖDP’li Kadınlar, SDP’li Kadınlar.
Yapılacaklar konuşuldu, görev paylaşımı yapıldı.
Platform 15 Eylül- 25 Eylül arasında geniş bir kampanya örgütledi. Amaç grevin 1. yılında kadın işçilerin mücadelesini daha da görünür kılmaktı.
İstanbul’da bu amaçla oluşan platformun ardından, İzmir’de İzmir Kadın Dayanışma Derneği, Çiğli Evka2 Kadın Kültür Evi- ÇEKEV, Bağımsız Kadın İnisiyatifi-BKİ, Uluslararası Af Örgütü’nden Kadınlar, İnsan Hakları Derneği’nden Kadınlar ve SDP’li Kadınlar tarafından bir dayanışma platformu oluşturuldu.
İzmir’i Adana ve Ankara Kadın Platformları izledi. Adana’daki platformun bileşenleri: Sosyalist Feminist Kolektif, ESP, EKD, SDP’li Kadınlar, ÖDP’li Kadınlar, DTP’li Kadınlar’dı.
Ankara’daki Novamed Greviyle Dayanışma Kadın Platformu ise Ankara Kadın Platformu, EMEP’li kadınlar, Kırkörük, SDP’li kadınlar, ÖDP’li kadınlar, Körler Federasyonu’ndan kadınlar, Pembe Hayat, EKD, KAOS GL, Anti Kapitalist, Halkevleri’nden kadınlar, KESK Ankara şubelerinin yan yana gelmesi ile oluştu… Onlar da bulundukları yerlerde grevci kadınlarla dayanışmak için, ortak programa dahil oldular.
Eskişehir, Bursa, Malatya, İzmit’te de Novamed greviyle dayanışmak için kadınlar bir araya geldi.
Kampanya 15 Eylül Cumartesi günü Novamed’in kardeş Şirketi Fresenius Medikal Hizmetler’in Maslak’taki binası önünde başladı. “Novamed greviyle kadın dayanışması” pankartıyla yaklaşık 100 kadının katıldığı eylemde okunan basın bildirisinde: “Novamed’deki kadınlar kapitalizme ve erkek egemenliğine direniyor. Novamed’li kadınlar, ucuz iş gücü olmaya, güvencesiz çalışmaya ve sendikasızlaştırılmaya, önlemler alınmadığı için kimyasal maddelerle zehirlenmeye, tuvalet dakikalarının sayılmasına, kadın oldukları için aşağılanmaya, hayır dedikleri için grevdeler” deniliyordu.
İstanbul’un çeşitli yerlerinde standlar açıldı, imzalar toplandı, bildiriler dağıtıldı, platformun basın komisyonu medyada çalışan duyarlı gazetecilere durumu bildirdi onlar haberler yapmaya başladılar. Dış ilişkiler komisyonu dünyanın dört bir yanına haber saldı, dayanışma mesajları yağmaya başladı. Bunlar çeşitli internet sitelerinde yer aldılar.
Dayanışma sokaktaydı…
İstanbul’daki Novamed Greviyle Dayanışma Kadın Platformu 22 Eylül Cumartesi günü Makina Mühendisleri Odası’nda bir forum düzenledi. Birçok kadın örgütü, sendika ve kitle örgütünün katılımıyla oluşturulan platformun düzenlediği foruma ilgi yoğundu. Forumun ana başlığı “Kapitalizmin patriarkal yüzü” idi. Forumda “kapitalist ve patriarkal sistemde kadın” ve “neo-liberal uygulamaların kadına yansıması ve kadın mücadelesi” başlıkları altında konuşmalar yapıldı. Antalya’dan forum için İstanbul’a gelen grevci kadınlardan Fatma Özüm ve Özlem Yalçın, Taksim’de kendileriyle dayanışma amacıyla grev önlüklükleri giyip, bildiri dağıtan kadınlarla karşılaştıklarında çok sevindiklerini ve güvenlerinin artığını söylüyorlardı. Dayanışma sokaktaydı, kadınların ortak ezilmişliklerini aynı kelimelerle dile getirmelerindeydi.
İstanbul’daki eylemliliklerin ikinci aşamasına Antalya’ya gidiş damgasını vurdu.
25 Eylül’de İstanbul’daki Novamed’le Dayanışma Kadın Platformu’nun çağrısıyla saat 19.00’dan itibaren Taksim Tramvay durağında toplanan kadın örgütlerinden, partiler, sendikalar ve demokratik kitle örgütlerinden 500 kadın, İstiklal Caddesi’nde yaklaşık 1 saat süren yürüyüşte Novamed’li grevci kadın işçilere her dilden dayanışma mesajları gönderdiler.
“Novamed grevi 1. yılında: erkek egemenliğine, kapitalizme kadınlar direniyor” pankartıyla İstiklal Caddesi boyunca yapılan yürüyüş çevreden büyük destek görürken, “Novamed’in patronu kadın işçi düşmanı”, “Novamed’li kadınlar yalnız değildir”, “Gelsin koca, gelsin baba, gelsin devlet, gelsin cop, inadına isyan, inadına özgürlük”, “Sendika hakkımız grev silahımız”, “Görünmeyen emek sesini yükselt”, “Eşdeğer işe eşit ücret”, “Jin, jiyan azadi”, “Bıji yekitiye jinan” sloganları eşliğinde yürüyen kadınlar, yürüyüşün ardından Antalya’ya gidecek kadınları uğurlamak için TÜYAP önünde toplandılar.
TÜYAP önünde kurulan kürsüde Novamed greviyle dayanışma bildirisinin iki dilden okunmasından sonra söz alan İstanbul milletvekili Sabahat Tuncel sendikasız, sigortasız çalıştırmanın Türkiye’nin ayıbı olduğunu vurgulayarak işçilerin Tuzla’da, Novamed’de, küçük tekstil atölyelerinde maruz kaldıkları çalışma koşullarına karşı, dilleri ayrı olsa da binlerce kadının hep birlikte ayağa kalkması çağrısında bulundu. Uğurlama şenliği, Feminist Kadın Çevresi Dans ve Müzik Grubu ve Dalepe Nena Kadın Sesleri Grubu’nun şarkılarıyla son buldu.
Aynı anda Ankara ve İzmir’den de Dayanışma Platformu üyeleri kadınlar otobüslerle harekete geçtiler. Adana, Eskişehir ve İzmit’ten kadınlar da..
26 Eylül 2007 tarihinde grevin birinci yıldönümünde, Petrol-İş Sendikası’nın faaliyet gösterdiği sektörlerdeki dünya örgütü International Federation of Chemical, Energy, Mine and General Workers’ Unions (ICEM) kadın komitesi ve Türkiye’deki feministlerin ve kadın örgütlerinin oluşturduğu Novamed Greviyle Kadın Dayanışma Platformu üyeleri dayanışma amacıyla serbest bölge kapısındaydı.
Kadınların dayanışması, ulusal ve uluslararası kamuoyuna taşındı. İngiltere, Almanya, Kanada, Yunanistan, Fransa, Letonya, İspanya, Moritanya’ya kadar pek çok ülke sendikalarının kadın yapılarından Novamed grevine destek mesajları geldi.
Novamed Greviyle Kadın Dayanışma Platformu birinci yıl etkinliklerinden sonra da eylemliliklerine devam etti. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de standlar açılmaya devam edildi, binlerce imza toplandı.
30 Ekimde Sendika ile işveren Maslak’da 13 aylık bir süreden sonra resmi olarak ilk kez bir araya gelirken, kadınlar yine sokaklardaydı.
İstanbul Novamed Greviyle Kadın Dayanışma Platformu üyeleri Galatasaray’da 12.30’da buluştular, basın açıklaması yaptılar. Toplanan imzaları Novamed patronlarına ve Meclis’e faksladılar.
Aynı anda Ankara’da İzmir’de ve diğer illerde de pek çok kadın fakslarını ilgili yerlere yolluyorlardı. Eylemin etkililiği patronların fakslarını öğleden sonra dışarıya kapatmalarından anlaşıldı…
Görüşmeler devam ederken dayanışma platformunun eylemleri de devam ediyordu.
Novamed Greviyle Kadın Dayanışma Platformu üyesi kadınlar 17 Kasım’da Taksim Tramvay Durağı’ndan Galatasaray’a doğru yürüyüşe geçtiler; bu kez hep birlikte, “28 Kasım’da Novamed ve Petrol-İş Masadalar… Novamed’li Kadınlar Masadan Haklarıyla Kalkacaklar”’ deniliyordu. Bu şenlikli yürüyüş Galatasaray’da basın açıklaması ile son buldu.
Kürtçe Türkçe iki dilden yapılan basın açıklamasına o tarihte grevde olan Telekom’un kadın işçileri de destek verdi. Bu eylem aynı zamanda militarizmin ve ırkçılığın tepeye vurduğu günlerde yapılan ilk ortak sokak eylemiydi.
Basın açıklamasında yine kapitalizme ve patriarkaya karşı vurgu vardı, “Bugün Novamed’li kadınlarla dayanışmak, kapitalizme ve erkek egemenliğine karşı kadın dayanışmasının ve görünmeyen emeğin sesini yükseltmek için buradayız; Novamed’li kadın işçilerin kazanımları kapitalizmle erkek egemenliğinin işbirliğine karşı tüm kadınların kazanımları anlamına geliyor.” deniliyordu.
Çevredeki insanların da destek verdiği yürüyüşte kadınlar, Türkçe-Kürtçe sloganlarla, zılgıtlarla ve türkülerle kadın dayanışmasının gücünü gösterdiler. “Jin Jiyan Azadi”, “Evde koca, fabrikada patron sömürüsüne son” sloganı birbiriyle karışıyor, “Biji Biratiya Gelan”, “Geceleri de, sokakları da istiyoruz”, diye haykırıyordu kadınlar hep bir ağızdan.
Dönüşte ise İstiklal Caddesi boyunca, bildiri dağıtılıp, Novamed Grevi ile ilgili açıklamalar yapıldı.
Mücadele devam ediyor
Novamed Grevinde feministlerin, kadın örgütlerinin, sendikalar ve siyasi partilerden kadınların greve sahip çıkması orada bir yıldır
direnen kadınların mücadelesinin görünür kılınmasına yardım etti. Ve tıkanmış ve sönümlenecek bir sürece ivme kazandırdı. Bu süreçte dayanışmacı kadınlar işçi sınıfından kadınların beden ve emek sömürüsünü somut olarak hissettiler, Novamed’li kadınlar da feministlerin ve kadın gruplarının ne yapmak istedikleri hakkında fikir sahibi oldular. Sürecin dayanışmacı kadın grupları ve kadınlar açısından önemli yanı da, grup çıkarlarını değil de ortaklaşılan bir kadın ezilme deneyimi üzerinden Novamed’li kadınlarla dayanışmayı ön plana çıkarması oldu.
30 Ekim öncesinde kendisiyle yapılan bir söyleşide o zaman Novamed Baştemsilcisi olan Fatma Özüm de “ İki yıl boyunca mücadele ettik, onurumuzla, gururumuzla çıktık. Yetkimizi düşürmek istiyorlar. Bizim derdimiz sendika kabul edilsin, masaya otursun. Sendikalı olarak çalışmak istiyoruz” diyordu.
Novamed’li kadınlar çalışmak, sendikalı olarak çalışmak istiyorlar. Bu onların ve her kadının en doğal insan hakkı. Uyuşmazlığın bir an önce çözülmesi Novamed’li grevci kadınların ve biz kadın kurtuluşu için uğraşan kadınların ortak isteği.
Dayanışmak için Antalya’ya gelen Novamed Greviyle Kadın Dayanışma Platformu’ndan kadınlar, Novamed grevcilerini ziyaretlerinde geleneksel işbölümünün grev sürecinde grev çadırlarında, toplantılarında, destek yürüyüşlerinde de devam ettiğini gördüler. Görmenin ötesinde bunu fotoğraflarla çekimlerle belgelediler. Çadırda çayı yine kadınlar pişiriyordu, çocuklar grev çadırında anneleriyle birlikte nöbet tutuyordu. Eve gittiklerinde yine yemek pişirmek ve temizlik yapmak durumundaydılar. Grevde oldukları için patriarkal baskıdan muaf değillerdi.
Dayanışmacı kadınlar, grev çadırlarında yatan kadınların eve gittiklerinde ev işleri yapmamasını da, çocukların erkekler tarafından bakılmasını, geleneksel iş bölümünün, ev içi emek sömürüsünün ve patriarkanın ortadan kalkmasını da istiyorlar. Dayanışma kapitalizme ve patriarkaya direnen grevci kadınlarla.
Kadınlar sendikalı olarak içeri girdiklerinde, bir yıllık sendikal mücadele deneyiminin yanı sıra kadın dayanışması deneyimini de taşıyacaklar oraya. Bir şey kesin: Grevin başlangıcındaki, Fatma, Derya, Muazzez, Özlem, Aysel, Ayşegül değiller. Dayanışmacı kadınlar da galiba öyle; başka taraflara da bakıp ortak ezilme deneyimi üzerinden bir araya gelmenin her zaman mümkün olabileceğini ve ihtimalin gerçeğe döndüğünde hiç de kötü olmadığını gördüler…
Novamed patronları Novamedli işçilere masaya oturmak zornda kaldılar
Grev bazı kazanımlarla sona erdi. Bu süreçte kadın kurtuluş hareketi mücadelecileriyle, grevci kadınların işbirliği örnek olarak tarihe geçti. Çünkü artık kadınlar tarihi bozuyor ve kendi tarihlerini kendi deneyimleri üzerinden yeniden yazıyorlar.
Ama kapitalizm ve patriarka varlığını sürdürüyor; yani mücadele devam ediyor…
Novamed Greviyle Kadın Dayanışma Kampanyası, grev bitimi onrası Novamed’de çalışan kadınlarla ilişkisini maalesef sürdüremedi.
Dayanışmanın grevin başarısıyla bitmesi, Novamed’li kadınları yanlızlaştırdı. Bugün muhtemelen Novamed fabrikasında Petrol-İş sendikasının sözleşme yetkisi yok.
Dolayısıyla politik olarak çok güçlü bir söylemle ve kadın dayanışmasıyla sürdürülen Novamed Greviyle Kadın Dayanışma Kampanyası Novamedli kadınların direnişinin başarıya ulaşması için destek verdi. Ancak birinci eşik tammalandıktan sonra herhangi bir şey yapamadı.
Bu metnin tamamına yakını Novamed Greviyle kadın dayanışması kampanyası broşüründen aynen alındı.
Bağlantılı yazılar:
‘Novamed Greviyle Kadın Dayanışması Kampanyası
Novamed’li Kadınlar 1 Yıldır Grevdeler Biliyor Muydunuz!
Neo-liberal saldırıya karşı kadın dayanışması
Novamed’de yeni bir sözleşme yapılamaması ihtimali yüksek