Kadınların ekonomik, politik, ideolojik, kültürel ve cinsel baskı altında tutulmasının aracı olan dayak, günümüz Türkiye’sinde hala meşru!
Cennetten çıktığı rivayet olunan dayak, toplumumuzda yaygın bir sindirme ve sıraya sokma aracıdır.
Yasalar, kadına atılan dayağı boşanma nedeni olarak kabul etse de uygulamada, dayağa karşı çıkacak kadının gidecek yerinin, geçim kaynağının, kısaca hiçbir toplumsal desteğinin olmaması, onun şikayetçi olmasını engellemektedir. Üstelik kadınlara yönelik şiddet mahrem sayılan, üzerinde konuşulmayan “özel hayat” denilen alanda cereyan etmekte ve kadına dayak atmak erkeğin suçu değil, hakkı olarak görülmektedir. Öyle ki kadınlar dayak da yeseler, kendilerini “gelinlikle girdikleri dünya evinden kefenle” çıkmak zorunda hissediyorlar. Kaldı ki, toplumda yaygın başka şiddet biçimlerine karşı olanlar bile “özel hayat”ın bir parçası olduğu gerekçesiyle koca dayağına karşı çıkmaya gerek duymuyorlar. Oysa dayak atmak suçtur, cezalandırılmalıdır.
Hal böyleyken, kadınlara yönelik şiddet resmi kurumlar tarafından hoş görülmektedir. Bunun vahim örneklerinden birini geçtiğimiz günlerde yaşadık. T.C devleti yargıçlarından Mustafa Durmuş, “kadının sırtından sopası, karnından sıpası eksik olmaz” atasözünü kullanarak, kocasından dayak yediği için boşanmak isteyen bir kadının talebine karşı çıktı. Hakim dayağı meşru gösteren bu atasözünü karar metine de geçirerek kadının boşanma talebini reddetti. Bu kararı öğrenen bir grup kadın ‘taraf’ olma vasfıyla Mustafa Durmuş hakkında dava dilekçelerimizi İstanbul Adliyesi’ne verdik.
Kadınların dayak yemesine karşı mücadeleyi, toplumsal baskıya karşı mücadelenin başlangıcı olarak gördüğümüz için, dayağa karşı başlattığımız kampanyayı somut talepler doğrultusunda sürdürmeyi düşünüyoruz.
Her yıl Mayıs ayının ikinci Pazar günü Anneler Günü olarak kutlanır ve analık bu vesileyle bir kez daha kutsanırkan, ana olsun olmasın
kadınlar dayak yemeye devam ediyorlar. Bu ikiyüzlülüğü sergilemek için “Dayağı Protesto” yürüyüşümüzü Anneler Günü’nde gerçekleştirmek istedik. Ancak kendi dışımızdaki nedenlerle yürüyüşümüzü 17 Mayıs Pazar gününe ertelemek zorunda kaldık. Bu yürüyüş kadınların dayak yemesine karşı başlattığımız kampanyada bir adımdı. İstiyoruz ki, biz kadınların dayağa karşı dayanışması-mücadelesi bu yürüyüşle güçlensin, devam etsin. Tüm kadınları, kadın kuruluşlarını, kadın derneklerini, politik parti, sendika ve meslek kuruluşlarını, basını yanımızda görmek istiyoruz.
TERTİP KOMİTESİ-Mayıs 1987