Sosyalist Feministler TÜSİAD ile Neden Görüşmüyor?

Erkeklerden, devletten, sermayeden bağımsız bir feminizmi ilerletme çabalarına katkıda bulunmak üzere kurulan SFK, kadın emeği ve istihdamı konularında TÜSİAD’la taban tabana zıt politikaları savunuyor. Talepleri TÜSİAD’ın halihazırdaki talepleriyle tümüyle çelişiyor ve “lobicilik yoluyla siyasete karşı”.

TÜSİAD’la taban tabana zıt politikalar

TÜSİAD eyleminin ertesi günü, SFK olarak ana akım yazılı basındaydık. Çünkü bir gün önceki eylemde TÜSİAD başkanı Ümit Boyner yanımıza gelerek bizi içerideki toplantıya davet etmiş ve aramızdan birinin TÜSİAD’ın kadın-erkek eşitliği komisyonuyla görüşebileceğini söylemişti. Daha sonra toplantıyı açış konuşmasına ise, kapıda Sosyalist Feminist Kolektif’ten kadınlar olduğunu, bizi davet ettiğini ama içeride göremediğini belirterek başlamıştı. Bunlar bizim medyada yer almamız için yetmişti.

O toplantıya katılmak yerine eleştirilerimizi ve farklı sözümüzü dışarıda kalarak dövizlerimizle ifade etmeyi tercih etmiştik. Aynı nedenlerle, TÜSİAD’ın kadın-erkek eşitliği komisyonuyla görüşmeye gitmek ve politikalarımızı o kanaldan anlatmak da bize anlamlı gelmiyor. Erkeklerden, devletten, sermayeden bağımsız bir feminizmi ilerletme çabalarına katkıda bulunmak üzere kurulmuş bir SFK olarak, kadın emeği ve istihdamı konularında TÜSİAD’la taban tabana zıt politikaları savunuyoruz.

Her şeyden önce, TÜSİAD kadın istihdamını artırma hedefini, kadınların ev içinde harcadıkları karşılıksız ev ve bakım emeğini varsayarak gerçekleştirmeyi öngörüyor. 150’den fazla kadın işçi çalıştıran işyerlerinde kreş zorunluluğunun, kadın istihdamını düşürücü bir rol oynadığı gerekçesiyle kaldırılması ve dışarıdan hizmet alma seçeneğinin getirilmesi bunun açık itirafı. Öte yandan, yine TÜSİAD’ın savunduğu politikaların bu karşılıksız emeği görünmez kıldığı ve bu emeğin herhangi bir biçimde tazminini önüne koymadığı, kadınlar için erken emekliliğin kaldırılmasıyla ayan beyan ortaya çıktı. Buna karşılık, SFK’nın kadın emeğine ilişkin politik çerçevesinin omurgasını, kadınların yaşamlarını ücretli emek/ücretsiz emek kıskacı içinde geçirdikleri gerçeği oluşturuyor. Ücretsiz ev emeğinin kadınların ücretli emek harcama biçimlerini belirlediği ve kadınları erkeklerden alacaklı konuma getirdiği tespitiyle, ücretli çalışan kadınlara erken emeklilik hakkının yanı sıra, ev kadınlarına 50 yaşına geldiklerinde emeklilik maaşı bağlanmasını savunuyoruz.

TÜSİAD’ın kadın istihdamının artmasını isteme nedenleri başka

Bununla bağlantılı olarak, TÜSİAD’ın kadın istihdamının artmasını istemesinin ardındaki nedenlerle bizim nedenlerimiz çok farklı. TÜSİAD kadın istihdamının yükselmesini; sermayenin ihtiyacı olan esnek, güvencesiz, düşük ücretli kadın işgücü arzının artmasını istediği, AB’ye uyum süreci politikaları ve Türkiye’nin imajı öyle gerektirdiği için savunuyor. Buna karşılık, bizim için kadınların istihdam edilmesinin anlamı, oranlarda, rakamlarda, ülkelerarası karşılaştırmalarda yatmıyor. Biz, kadınlar ailelerinden, kocalarından bağımsızlaşabilecek durumda olsunlar, ev içinde karşılıksız emek harcamak zorunda kalmasınlar, şiddete, tacize, tecavüze mahkum olmasınlar diye ücretli emeğe katılım imkanları artsın istiyoruz.

Kadın istihdamının artmasını hangi amaçla savunduğunuz, kadınların nasıl, hangi koşullarda istihdam edilmesini öngördüğünüzü de belirler. Nitekim TÜSİAD için kadın istihdamını artırmanın öncelikli iki yolu var: Bunlardan birisi esnek çalışma, diğeriyse mikro-kredilerle ‘kadın girişimciliği’ni geliştirme. Esnek çalışmanın güvencesiz ve düşük ücretli bir çalışma biçimi olmasının yanı sıra kadınlar açısından bir anlamı daha var: Kadınların evdeki ev ve bakım işi yüklerinden esinlenilerek geliştirilmiş bu çalışma biçimleri, birçok kadın için ‘zorunlu bir tercih’. Ne var ki, kadınlar için kısmi zamanlı, çağrı üzerine, evden çalışma gibi modeller tam da onları üreten nedeni, yani cinsiyetçi işbölümünü yeniden-üreten, kadınları bakım işinden özgürleştirmeyen çalışma biçimleri. Güvencesi için, kendi yetersiz ücretinin eksiğini kapatmak için kocasına bağımlı kılınan kadın, ayrıca ev ve bakım işlerini de bir kez daha tek başına omuzluyor. Aynı biçimde mikro-krediler de kadınların yüklerini artırırken ve emeklerini sermaye birikim sürecine dahil ederken, onları bir yandan da zaman baskısı altında sınırlandırıyor, bezdiriyor. Biz, kadınların bağımsızlaşmalarına, özgürleşmelerine olanak tanıyacak istihdam biçimlerinden yanayız. Bu doğrultuda geliştirdiğimiz taleplerimiz ise TÜSİAD’ın halihazırdaki talepleriyle tümüyle çelişiyor. En basitinden, TÜSİAD esnek çalışmanın kayıt altına alınmasını sağlayarak, çalışma saatleri konusunda tüm standartları ortadan kaldırırken, biz esnek çalışma yerine kadın ve erkek çalışanlar için, ücret kaybı olmaksızın çalışma saatlerinin düşürülmesini öneriyoruz.

Esnek çalışmaya karşıyız

Daha önce de söylediğimiz gibi, esnek çalışma, kadınların iş yaşamında eşit koşullarda yer almasını engeller ve ‘güvenceli’ bile olsa kadınları düşük ücrete mahkum eder. Kaldı ki Torba Yasa tasarısında açıkça ortaya konduğu gibi, esnek çalışmanın kayıt altına alınmasıyla birlikte, sözde ‘güvencelilik’ için teknik beceri ve meslek eğitimi kursları bir ön koşul haline geliyor. Bu da zamanı ve parası olmayan kadınların bu kurslardan ve ardından da belli işlerden dışlanması anlamına gelir. Bunun önüne geçmenin yolu, teknik beceri ve meslek eğitimi kurslarında ve ‘erkek’ işlerinde kadınlar için kotadır. TÜSİAD’ın ufkunda bu tür kotalara yer olmaması bir yana, işkolları sınıflandırmasında yapılan düzenlemeyle kadınların yoğun çalıştığı Tekstil işkolunda regl izni kaldırıldı; çeşitli işyerlerinde kadın işçilerin regl, hamilelik gibi özel halleri dikkate alınmadan tuvalete gitmelerine sınır getiriliyor. Kısacası bırakalım pozitif ayırımcılığa yer açmayı, TÜSİAD’ın kadın istihdamı perspektifinde kadınların ne kadar cinsiyetli varlıklar olarak görüldüğü bile kuşkulu!

Sosyalist feministler lobicilik yoluyla politika yapmayacak

TÜSİAD’la birebir görüş alışverişine girmeyi istemeyişimizin ardındaki nedenlerden biri de, seçmiş olduğumuz feminist politika yapış biçimi. Son on yıldır feminist politikayı lobicilik ve müzakereler yoluyla yapma eğilimi giderek baskın hale geldi. SFK’yı kurarken hedeflerimizden birisi de, bu yönteme alternatif bir politika tarzını geliştirebilmekti. Bizim açımızdan feminist politika, kadınları, ‘üzerine’ ya da ‘adına’ politika yapılan nesneler olmaktan çıkardığı, onları kendi taleplerinin savunuculuğunu yapan politik özneler olarak aktifleştirdiği ölçüde anlamlı. Kadınların kurtuluşu ancak kendi eserleri olabilir!

Yorumlara kapalıdır.