Kreş atölyesi sonuçları
Genel olarak, kampanyanın sadece kreş talebine odaklanmaması gerektiği ileri sürüldü. Ağırlıklı eğilim kampanyanın üç ayaklı olarak devam etmesi doğrultusundaydı; emeklilik, kreş ve esnekliğin bir arada işlenmesi gerektiği savunuldu. Bir görüş ise, tek bir talebe odaklanılacaksa bunun esneklik ya da emeklilik olması gerektiğiydi.
Yine üzerinde ortaklaşılan bir görüş, kreş talebinin istihdamdan bağımsızlaştırılmasıydı: Ev dışında ücret karşılığı çalışmayan tam zamanlı ev kadınlarının da (evli ya da yalnız anne) kreş hakkı olduğu, dışarıda çalışmayan kadınların annelik rollerinin sabitlenmemesi için bunun elzem olduğu genel kabul gördü.
Bakım işlerinin erkekler ve kadınlar arasında eşit paylaşımını ve anne-babaların çocuklarla vakit geçirebilmelerini sağlamanın bir yolu olarak, ücret kaybı olmaksızın iş gününün kısaltılması üzerinde de duruldu. Bir kişi, çocukların bütün zamanlarını kreş ve yuvalarda geçirmesinin arzulanacak bir şey olmadığını özellikle vurguladı.
Dışarıda çalışmayan kadınların kreş hakkının karşılanabilmesi için mahalle kreşlerinin önemi vurgulandı. Ancak bu bağlamda ayrıca, çalışanların cinsiyetinden bağımsız olarak,50 kişi çalıştıran iş yerlerinin kreş açması gerektiği ve çocukların, babalarının iş yerlerindeki kreşlere verilebileceği konuşuldu. Hem iş yeri kreşleri (Türkiye’de 30 kişi ve altında çalıştıran iş yerlerinin çoğunlukta olduğu, dolayısıyla 50 çalışan değil 30 çalışanlı iş yerleri için kreş talep etmemiz gerektiği de ileri sürüldü), hem mahalle kreşleri talep etmemiz gerektiği savunulurken, “50 (ya da 30) kişiden az işçi çalıştıran iş yerlerinin patronları çalıştırdıkları işçi sayısına göre mahalle kreşlerinin finansmanına katılmalı” da denildi.
Mahalle kreşlerinin finansmanının merkezi devlet tarafından sağlanması, kreşin idaresinin ise belediyelere bırakılması gerektiği konuşuldu. Finansmanın adem-i merkeziyetçi bir anlayışla yerelleşmesinin (belediyelere bırakılmasının) eşitsizliğe yol açacağı söylendi.
Kreş talebimizin feminist bir talep olması için cinsiyetçi iş bölümünü aşındırmaya yönelik önlemlerin önemi bütün atölyelerde vurgulandı: Kreşlerde sadece kadınların ya da sadece erkeklerin istihdam edilmesini talep etmenin sakıncaları üzerinde duruldu, kotalarla dengeli bir dağılımın sağlanması gerektiği söylendi. “Kadınların bu iş alanından tümüyle dışlanması sakıncalıyken, erkeklerin bu işlere yönlendirilmeleri de (eğitim almış olarak ve yüksek ücretle) bir o kadar önemli” denildi. Kadın-erkek kreş çalışanları arasındaki cinsiyetçi iş bölümünü tersine çeviren (kadın çalışanlar yönetimde, idari işlerde, eğitimde istihdam edilsin; erkekler, çocukları besleme/uyutma gibi bakım işlerine yönlendirilsin) önlemler üzerinde duruldu. Evdeki cinsiyetçi iş bölümünü aşındırmaya yönelik olarak, ayrıca, babaların velilik yapmaya yönlendirilmeleri, bedava kreş hizmetinin koşulu olarak babaların velilik yapmaları konuşuldu. Öte yandan, yuva ve kreşlerin, kadınların sosyal ilişkiler içine girebildikleri, güçlendikleri bir alan olduğu (KEDEV yuvaları örneği) hatırlatıldı ve buradan da dışlanmalarının istenir bir şey olmadığı ileri sürüldü. Yine bu kreş ve yuvalarda, eğitimin cinsiyetçilikten arındırılmasına yönelik önlemler üzerinde duruldu.
Üzerinde mutabakat sağlanmasa da belli bir destek gören iki öneri vardı. Bunlardan ilki, feminist kreş anlayışının sendikalarda yaygınlaştırılması ve sendikalar tarafından savunuculuğu yapılması için çalışmak; diğeri ise, kreş talebinin hasta ve yaşlı bakım hizmeti talebiyle birlikte gündeme taşınmasıydı.
Emeklilik hakkı atölyesi
Emeklilik hakkı, benzer alt başlıklar altında altı atölyede tartışıldı. Her atölyenin başlangıcında konuya ilişkin birer ön bilgilendirme yapıldı.
Kadın Emeği grubu olarak, emeklilik hakkını evde çalışan, piyasada çalışmayan kadınlar için düşünmüştük. Evli olup da, eşlerinden ayrılmış, orta yaşın üzerinde ve hiçbir güvenceye sahip olmayan kadınlar için bu talebi tartışmak anlamlı geldi. Diğer yandan, ücretli çalışan kadınların da aynı zamanda ev kadını olması nedeniyle, hem evde hem işte çalışan kadınlara (yıpranma payı olarak) erken emeklilik hakkını ileri sürmeyi düşündük.
Her altı atölyede de tartışmalarda ortaya çıkan görüşleri kabaca üç başlık altında toplayabiliriz:
1. Ev emeğinin ücretlendirilmesi-emeklilik hakkı arasındaki ilişki ve getirdiği sorunlar,
2. Emeklilik hakkı gibi taleplere, patriyarkal kapitalizmi aşındıran, kadınları güçlendiren bir çerçeveden bakmak ve diğer yandan ev içi emeği görünür kılmak için mücadele,
3. Emeklilik hakkı için mücadelenin, erkeklerin konumunu teşvik edeceği, bu tür talepler yerine kadınların istihdama daha fazla katılmalarının önünü açacak bir çizgi izlemek.
Tartışmalarda şu konular öne çıktı:
Bakım emeğinin altını çizerek, bunun ücretlendirilemeyeceğini vurgulamalı; erken emekliliği savunmalıyız. Bir tür vatandaşlık hakkını savunmak gibi, feminist taleplerimizle destekleyebiliriz.
Hem ev içi emeği ücretlendirilmeli, hem sonrası için emeklilik hakkı olmalı.
Ev kadınlarına emeklilik hakkının bir yandan ev içi emeği ücretlendirdiğini söylüyoruz ama birçok kadın için ev kadınlığı statülü bir durum.
Ev emeğinin ücretlendirilmesini feminist bir söylem olarak savunmuyoruz. Ev emeğinin ücretlendirilmesi ile emeklilik aynı yere işaret ediyor.
Emeklilik kadınların dışarı çıkmasını teşvik edebilir. Ev emeğinin ücretlendirilmesi tartışmasının aksine kadını ev içinde kalıcılaştıran bir durum değil.
Ev içi emeğin görünür olmasını emeklilik üzerinden tartışamayız. Ev içi emeği görünür hale getirmek için ücretlendirmek gerekli midir? Ev kadınlarının eşleri sosyal güvenceli ise kadınların çalışması açısından zorlayıcı bir şey olmuyor. Ev içi emeğin görünür olması için başka bir şey olmalı. Örneğin çalışma saatleri az olmalı, erken emeklilik olmalı. Ancak pratikte babadan maaş almak için boşanma oluyorsa, emeklilik hakkı için evliliği sürdürmek bile olabilir. Ya da kadınlara emeklilik hakkı talep ettiğimizde, babalık hakkının kötüye kullanılması gibi ters bir etki yaratır mı?
Hem evde hem ücretli çalışan kadınlar için emeklilik yaşını erkene çekmek gerek. Kadınların alacağı paranın daha fazla olması gerekir.
Bir önemli konu da “işsizlik sigortası”. Kadın çalışmak isteyip iş bulamadığında işsizlik sigortası almalı.
Emeklilik hakkı gibi taleplere, “geçiş dönemi talepleri” olarak bakmak gerekiyor. Patriyarkal kapitalizmi aşındıran talepler de gerekiyor. İş yerinde kota, mesleki eğitim vb talep ettiğimizde bunun için önlemler almış oluyoruz. Yani tek başına bir şeyi savunmuyoruz. Kotaları, yıpranma payını; babadan, kocadan ayrı bağımsız sağlık ve güvenlik hakkını savunuyoruz. Tüm talepleri birden savunarak riskleri giderebiliriz.
Tüm kadınların emeklilik hakkı önemli. Birinin bakımını üstlenmediği için emeklilik hakkı olmaması düşünülemez. Tüm kadınlar mutlak biçimde emeklilik hakkına sahip olmalı. Bakım emeği harcıyorsa bu arttırılabilir.
Kadınlara emeklilik hakkı anlamlı olsa da, “Erkeklerden Alacaklıyız!” kampanyası çerçevesine oturtulması zor. Çünkü bu işleri eşit paylaşmayı istiyoruz. Ev içindeki hiyerarşiye karşıyız. Emeklilik hakkı ile var olanı kabul edip bir talepte bulunuyoruz. Ancak tek başına bu talep yeterli değil. Ev kadınlarının emeklilik hakkı, ev işlerini daha fazla görünür kılacak. Bizim farkımız bundan sonrasını söylemek. Bu nedenle bu işler için bir süre koymak gerek. Ör: kreşler açılana kadar, bakım emeği sosyalleşene kadar vb…
Patriyarkayı aşındıran taleplerle, kadınları bireysel olarak güçlendiren talepler sık sık birbirine karışıyor. Ör: İngiltere’de yalnız annelere çocuk parası veriliyor. Ama bu kadınlar partnerleri ile yaşayabiliyor. Bir de adamlar çalışmayıp, bundan nemalanabiliyor. Bizim taleplerimiz kadınların boşanmasını, erkeklerin ev işi yapmasını desteklemeli. Diğer yandan, amacımız bu işleri cinsiyetsiz kılmak. Erkeklerin zaten görevi. Bunu teşvik etmek gereksiz. Diğer yandan, “erkeklerden alacaklıyız” derken, erkeklerin teşviki anlamsız kalıyor.
Diğer bir açıdan, emeklilik dediğimizde kadınlar ev işlerinden aslında emekli olmuyorlar. Bu, kötünün iyisi gibi bir çözüm oluyor.
Kadınlar çocuk nedeniyle çalışamadıkları zamanı devlete iki yıl borçlanıyor. Oysa, bu iki yıl doğrudan emekliliklerine sayılabilir.
3200 iş günü prim ödeyince erken emekli oluyorsun. Bu dokuz yıllık evlilik demek. Devlet bunu ön koşul isterse, “3200 gün hasta bakacaksın!” derse, ne diyeceğiz? Örneğin, kadın boşanma isterse de, bunu gözeterek evliliğini sürdürebilir. Boşanmış veya tek başına kendine bakan kadın için ne olacak?
Esas amacımız ev içi emeği görünür kılmak ise, evde çalışan kadınlara emeklilik hakkı istemek doğru değil. Bu nedenle, ücretli emeğe erken emeklilik daha doğru. Evde çalışan ve çocuk bakan erkeklere de emeklilik verilebilir.
Kadınları istihdama yönelten önerileri desteklemeliyiz. İşkur eğitim versin, kadınlar 09.00-18.00 işlerde güvenceli istihdam edilsin. Ev kadınlarının istihdamını teşvik etmeliyiz. “Ev kadınlarına tam zamanlı istihdam” sloganımız olmalı.
Önümüzdeki dönemde AKP’nin istihdam politikaları ağırlık kazanacaksa, ev kadınlarına emeklilik AKP tarafından benimsenebilir. Bu durumda emeklilik hakkı, aileyi de destekleyen bir talebe dönüşebilir. Mutlaka istihdam politikalarıyla birlikte düşünülmeli.
Tüm kadınlara sosyal güvence isteyebiliriz: Yük arttıkça yıpranma payı isteyebiliriz. Kadın istihdamının zorluklarına karşı kadın kotası, işveren için prim indirimi gibi önlemler istenebilir.
Kapitalizm koşullarında kadın istihdamı o kadar geçişken ki, bugün çalışıyor yarın işsiz. Sürekli ev işi yapıyor, ev eksenli çalışıyor. İstihdam piyasasının hangi güçlerle belirlendiğini biliyoruz. Kadın istihdamı nasıl belirlenecek? Biz çubuğu kadınları bireysel olarak güçlendirecek taleplere bükmemeliyiz.
Sonuç
“Erkeklerden Alacaklıyız” kampanyasının, “esneklik”, “emeklilik” ve “kreş” başlıklı taleplerimizi birbirinden ayırmadan, bütünlüklü bir biçimde yürütmek konusunda genel eğilim oluştu. Esneklik konusunda ciddi fikir ayrılıkları yaşanmazken, özellikle kreş ve emeklilik konularında farklı görüşler tartışıldı. Ev kadınlarını ev içi emek yükünden kurtarmak için emeklilik talebinin tek başına ele alınmaması ya da hiçbir şekilde “emeklilik hakkı” adı altında ele alınmaması konuşuldu. Emeklilik hakkının ev emeğine ücret talebi ile benzerliği vurgulandı. Kreş yerine feminist bakış açısıyla çocuk bakımı üzerinden taleplerimizi şekillendirmemiz gerektiği tartışıldı.
Birkaç somut öneri getirildi:
• Kadınlara maaş ve sosyal güvencede pozitif ayrımcılık,
• 18 yaşını bitirmiş olan ve işe girmek isteyen tüm kadınlar için işsizlik sigortası sağlanması ve en az bir yıl aylık ödenmesi,
• Boşanmak isteyen kadınlara, boşanma müracaatından itibaren 2 yıl koşulsuz aylık ödenmesi ve işe girmek istediği andan itibaren en az 1 yıl süreyle her ay işsizlik sigortası ödenmesi,
• Ücretli ve ücretsiz çalışan tüm kadınlara 50 yaşında emeklilik hakkı
Getirilen somut öneriler farklı açılardan tartışıldı, yeniden formüle edilmeye çalışıldı. İstihdamı tek başına öne çıkartmanın sakıncalarına değinilirken, pozitif ayrımcılığın önemini konuşuldu.
Tüm tartışmaların ardından Kadın Emeği Grubunun;
1) Kampta yapılan tartışmaları toparlamasına,
2) Ekim ayında illerin de katılımının sağlanacağı genel bir toplantı organize etmesine
3) Böylelikle, kampanyanın önümüzdeki yıl nasıl şekilleneceğinin detaylandırılmasına karar verildi.