Şemse Allak
2002 Temmuz’unda evli ve beş çocuk sahibi Halil Açıl, komşusu Şemse Alak’a tecavüz etmişti. Olay genç kadının hamileliği ile ortaya çıkmıştı. Halil Açıl genç kadınla evlenmeyi Şemse de kuma olmayı “kabul etmişti.”
Ancak Şemse’nin ağabeyleri Rıdvan, Zülfikar ve Emrullah Şemse’nin töre gereği öldürülmesine karar verdiler. 21 Kasım 2002 tarihinde Üç genç, Şemse ve Halil’i Mardin Yalım’da yakalayarak taş ve sopa yağmuruna tuttu. Halil Açıl olay yerinde öldü. Şemse ise altı ay komada kaldıktan sonra 7 Haziran2003 Cumartesi günü yaşamını yitirdi. Şemse’nin recmle katledilmesi kadın örgütlerinin de çabasıyla kamuoyunda duyuldu. Ka-Mer Şemse Allak’ın başına gelenler karşısında 6 ay Şemse’nin yanından hiç ayrılmadı.
Ailesinin 15 günlük yasal süre içinde Diyarbakır Devlet Hastanesi Morgu’ndan almaması nedeniyle Belediye görevlilerince defnedilen Allak’ın cenaze namazını da kadınlar kıldı. Kadın cinayetinde kaybedip, cenazesini kaldırdığımız ilk kadın Şemse Allak.
Şemse’nin katilleri Mehmet Emin Allak 20 yıl 8 ay, Emrullah Allak 12 yıl 6 ay, Rıdvan Allak 17 yıl 6 ay ceza aldılar. (3 Mart 2006)
Kadriye Demirel
Kadriye Demirel 16 yaşındaydı.Yeğeninin tecavüzüne uğradı. Hamile kalan Kadriye, karnı büyüyünce durumu ailesine anlatmak zorunda kaldı. Aile meclisinin kararıyla ağabeyi Ahmet Kadriye’yi bir akşam iftar sonrası yanına alıp evden çıktı. Karanlık bir sokağa geldiklerinde de infazı gerçekleştirdi. Bir taş ile kardeşinin kafasını ezdi, satırla her yerini kesti. Kadriye karnındaki 6.5 aylık bebeği ile birlikte dört gün sonra 17 Kasım 2003 tarihinde son nefesini verdi.
Kadriye’nin cenazesini de Ka-Mer ve Diyarbakır Kadın Platformu üyesi kadınlar kaldırdılar.
Diyarbakırlı bir grup kadın, Kadriye Demirel’in öldürülmesini protesto etmek için oturma eylemi yaptı. Büyükşehir Belediyesi AB Mahalleevi önünde toplanan yaklaşık 150 kadın, ‘Kadın katliamına son’, ‘Töreler adına öldürülmek istemiyoruz’ yazılı pankartlar taşıdı.
Güldünya Tören
1982 Güroymak (Norşin) ilçesine bağlı Budaklı köyü doğumlu olan Güldünya, akrabası tarafından tecavüze uğrayıp hamile kaldığı için aile kararıyla öldürüldü. Güldünya kadın cinayetlerinin sembollerinden olmuştur. Ailesinin ölüm kararından sonra İstanbul’a kaçan Güldünya, ağabeyleri tarafından bulunarak 1 Mart 2004 günü sokak ortasında vuruldu. Hastaneye kaldırılan Tören, oniki saat sonra hastaneye gelen kardeşi tarafından öldürüldü.
Güldünya’ya tecavüz eden akrabası Servet Taş da 14 Ekim 2011’de sokak ortasında kurşuna dizilerek öldürüldü.
Güldünya Tören’in katillerinin ve azmedenlerin yargılandığı Bakırköy Adliyesi 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama merkezi’nde çalışan 4 kadın avukat İstanbul Barosu adına müdahillik talebinde bulundular. İstanbul Barosu’na kayıtlı avukatlar Habibe Kaya, Süreyya Arcan, Semra Arcan ve Canan Arın; Güldünya Tören’i savunmak için müdahil dilekçesi sundu. Avukat Canan Arın, mahkemeye bu konuda daha önce Bozova Asliye Ceza Mahkemesi tarafından alınmış bir karar örneği ile Birleşmiş Milletler komitesinde alınmış kararları mahkemeye delil olarak sundu. Canan Arın, müdahil olma taleplerinin kabul edilmesinin uluslararası normlara uygun bir istek olduğunu belirtti. Ancak Baro’nun müdahillik talebi ‘suçdan zarar görmedikleri’ gerekçesiyle reddedildi. (3.11.2004) 13 kadın avukat bu kez bireysel olarak davaya müdahil olmak istedi. Ancak mahkeme müdahil olmak isteyen avukatlarını talebini, ‘suçdan zarar görmedikleri’ gerekçesiyle reddetti.
Güldünya Tören’in ”töre” nedeniyle öldürülmesine ilişkin davada, kardeşleri İrfan Tören’e müebbet hapis, Ferit Tören’e 23 yıl 4 ay hapis cezası verildi.
Nuran Halitoğulları
Nuran Halitoğulları on dört yaşında önce kandırılıp, kaçırılarak tecavüze uğramış, tecavüzcüden kaçıp devlete sığınmış, ama ailesine teslim edilince de babası tarafından 28.03.2004 tarihinde öldürülmüştü.
Tecavüze uğrayan 16 yaşındaki kızı Nuran’ı boğduktan sonra cesedini ormana gömen Mehmet Hanifi Halitoğulları ile oğlu Mehmet Ali ve akrabası Şakir Karalal ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildiler.