Bugün 8 Mart!
Kadınlar Günü’nü kutlayamadığımız bir 8 Mart daha!
Bir yıldan fazla bir süredir 2009 yılı Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre günde beş kadının öldürüldüğü artık katliam boyutlarına varan kadın cinayetlerine karşı isyandayız! Tek bir gün, tek bir kadını dahi kaybetmeye tahammülümüz yok diyerek defalarca ve acilen herkesi üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmeye çağırdık. Nihayet dün aldığımız kadın cinayetlerini önlemek üzere hazırlanan yasa taslağı haberini eğer daha önce onca umutlu ama uygulanmayan yasa, genelge deneyimimiz olmasa kaybettiğimiz her kadın için geç kalan ama umutlu bir adım olarak görebilirdik. Kaybettiğimiz arkadaşımız, komşumuz, akrabamız ya da gazetelerin 3. sayfalarında kalan fotoğraflarından tanıdığımız kadınların anısı ve bir fazlasına, uygulamaya geçmeyen yasalar, uygulanması için hiçbir adım atılmayan, bütçe ayrılmayan genelgelere bağlayacak umudumuz, gösterecek tahammülümüz yok. Zira yasalar önünde kadın-erkek eşitliği yıllardır kabul ve garanti altına alınmış iken Başbakan’ın bile dillendirebildiği ‘kadın ve erkeğin eşit olmadığı’ fikriyatı değişmediği sürece ne yaşadığımızı, neye rağmen yaşadığımızı ve nasıl yaşayamadığımızı ancak biz kadınlar biliriz. Yaşadıklarımız, yitirdiklerimiz senede bir gün, 8 Martlardaki iltifat, söz ve taahhütlerle avutulur gibi değil… Lütuflar, taahhütler, kağıt üstünde kalan yasalar değil acilen uygulama iradesi, bütçesi, fiili adımlar ve sonuçlar görmek istiyoruz.
Adli süreçlerin kadınları erkek şiddetine karşı güçlendiren, kadınları koruyan, katilleri ‘haksız tahrik indirimi’ ile kollamayan bir şekilde işletilmesini istiyoruz. Sonuçsuz kalan suç duyurularımızı arkamızda bırakarak öldürülmek istemiyoruz.
Bu 8 Mart’ta kadınların artık şiddete uğramadıklarını söylemek isterdik. Kadınların şiddete uğradığında gidebilecekleri sığınak sayısının Avrupa Birliği standartlarına uygun olarak her 7500 kadın ve çocuğa bir tane düşecek şekilde açıldığını söylemek isterdik. Sığınak sayısının artık 100 sayısına bile ulaşmadığını tekrar etmeyi geride bırakmak isterdik. Kadınların şiddetten uzaklaşmak istediklerinde ekonomik güvencelerinin sağlandığını. erkek şiddetinin artık meşru olmadığını, kadınların adliye kapılarına ulaşmalarının artık öldülmemeleri için güvence olduğunu duyurmak isterdik sizlere. Oysa şu anda elimizde 8 Mart öncesi acele açıklaması yapılan yasa tasarısından başka bir şey yok. Kağıt üzerinde kalması muhtemel yasalar değil. Acil önlem istiyoruz.
TBMM’ye, hükümete, adli makamlara sesleniyoruz:
Kadınlar her gün yakınları erkekler tarafından öldürülüyor.
Durdurmak için daha ne bekliyorsunuz?
Her gün kadınların öldürülme haberleriyle sarsılıyoruz! Katiller kocaları, eski kocaları, erkek kardeşleri, sevgilileri… Peki, sadece onlar mı? Bizce değil ki bu katliam sürerken seyirci kalan her merci, herkes sorumlu değilmişçesine kadın cinayetlerinin, kadınların meclis içi siyasi kavgaların nesnesi yapılmasına da hiç tahammülüz yok.
Bizler, 8 Mart 2011’de, burada, seneye 8 Martta değil çok yakında kadın cinayetlerinden sadece kaybettiğimiz kadınların hep hatırlayacağımız fotoğrafları, hatıraları dolayısıyla söz etmeyi diliyoruz. Oysa yeryüzünün yarısı biziz ve bizim. Oysa kendimiz ve tüm kadınlar için hayatta kalma dileğinden öte bir yaşamı hak ediyoruz. Hak ettiğimiz, düşlediğimiz bir yaşam için isyan ve dayanışmayla tüm kadınlara umutlu, sevinçli, gönençli 8 Martlar diliyoruz.
Kadın Cinayetlerine İsyandayız!
İstanbul Feminist Kolektif (8 Mart 2011 Kadıköy-Bahariye_Adliye önü)