Gülşah’ı Korumadınız, Ümit Karakafa’yı Engellemediniz!

gulsah

 

 

 

 

 

 

“Ablam polisken kendini koruyamadı. Devletimiz, ablamı koruyamadı. Amiri 2-3 günlük izin veremedi.

Yukarıdaki sözler 6 Temmuz 2012 tarihinde kocası tarafından vurularak öldürülen Gülşah Karakaya’nın(25) kız kardeşi Melis’e ait. Gülşah, kendisi gibi polis olan Ümit Karakafa ile 4 yıl önce evlendi. Tokat’ta görev yapan Gülşah, evliliği boyunca kocası tarafından tehdit ediliyor, şiddet görüyordu. Sonunda boşanma davası açan Gülşah, Ankara’da işe gitmek için servis beklerken eski kocası tarafından 4 el ateş edilerek öldürüldü.

Ana akım medya haberi verirken Ümit Karakafa’nın maddi sıkıntılar içinde olduğunu, çok fazla borcunun olduğunu ve Gülşah ile geçimsizliğinin nedeninin bu olduğunun altını çiziyor. Ancak biz feministler biliyoruz ki erkekler karşılaştıkları her türlü sorunu, çevrelerindeki en korunmasız insan olan kadınlara, özellikle de kendi karılarına şiddet olarak yansıtıyor, aktarıyorlar. Kadın cinayetlerinin olağanlaştığı günümüzde “hırsını çıkartmanın” en kolay yolu kadınlara çatmak oluyor.

Erkek Şiddeti Her Zaman Devletten Daha Hızlı

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un kadınları korumaya yetmediğini, hiçbir vakada tam olarak işletilmediğini artık hepimiz biliyoruz. Sorumlu devlet kurumları ölüm tehditti altındaki kadınları korumakta gönülsüz davranıyor. Gülşah’ın katledilmesi de bu durumun son örneklerinden. Gülşah da, öldürülen başka birçok kadın gibi, savcılığa başvurarak Ümit Karakafa tarafından ölümle tehdit edildiğini bildirmiş ve koruma talep etmişti, hem de öldürülmesinden iki gün önce. Ancak prosedürler uzadı, Gülşah’a bir türlü koruma verilmedi. Çoğu kez olduğu gibi erkek şiddeti devlet korumasından önce davrandı.

Ancak bu kadar da değil: Gülşah bir polis memuruydu. Boşanma davasını açmasıyla Ümit Karakafa’nın tehditleri de yoğunlaşmıştı. Gülşah henüz boşanma davası açtığı ilk günlerde bu durumu emniyete bildirerek ailesinin yaşadığı Ankara’ya tayin istemişti. Yani aslında devlet kurumları Gülşah’ın tehdit altında olduğundan uzun süredir haberdardı. Üstelik katil koca da polisti. Bu nedenle duruma daha hızlı müdahil olunabilir, Ümit Karakafa daha kolay kontrol edilebilirdi. Belli ki kimse, Gülşah’ın boşanma davası açmış olmasına rağmen, “kutsal aile”nin iç işlerine karışmak istemedi. Mahrem diye diye, “ailedir, işine karışılmaz” diye diye, “kol kırılır yen içinde kalır” diye diye bir kadın daha göz göre ölüme gönderildi.
CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Hülya Güven de Gülşah’ın öldürülmesiyle ilgili olarak hükümeti soru yağmuruna tuttu. Güven, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e verdiği soru önergelerinde altı ay boyunca polis eşi tarafından ölümle tehdit edilen polis memuru Gülşah Karakaya’nın neden korunamadığını sordu.

Güven, verdiği soru önergelerinin ardından yaptığı basın açıklamasında; “Bu olay asla üstü örtülebilecek bir olay değildir. Merhume Gülşah Karakaya, defalarca başvuru yapmasına rağmen neden önlem alınmamıştır? Koruma talebi neden derhal yerine getirilmemiştir? İdari amirlerin durumdan haberlerinin olmasına rağmen eli kolu bağlı oturmaları da düşündürücüdür” dedi.

Demet Bolat

Yorumlara kapalıdır.