Kadına yönelik erkek şiddeti azalmadan sürüyor, her gün yeni bir kadın cinayeti haberiyle güne başlıyoruz. Kadın cinayetlerinin sayısını devletin çelişen açıklamaları nedeniyle tam olarak bilemiyoruz. Resmi makamlardan gelen sayılarda, basında çıkan haberler yoluyla tutulan çetelelerdeki rakamlarda kadın cinayetlerinin hız kesmediğini, her gün bir kadının öldürüldüğünü görüyoruz.
6284 sayılı yasa kapsamında kadınlar da artık kolayca koruma kararı çıkartabiliyorlar. İçişleri Bakanlığı Türkiye genelinde toplam, 31.781 kişi hakkında koruma kararı verildiğini açıkladı. Ancak bu kararların şiddet gösteren erkekleri yıldırmadığı ve kadınları şiddetten korumadığı ortada. Öldürülen kadınların büyük bir kısmının koruma kararının olduğunu öğreniyoruz.
Fatma Şen de evliliği süresince gördüğü şiddete artık dur demek için karakola başvurmuş, mahkemeden koruma kararı aldıran kadınlardan biri. Tıpkı kocası tarafından öldürülen 18 Eylül Çarşamba Bakırköy 5 Ağır Ceza Mahkemesinde saat 11.00’de duruşması görülecek olan Pınar İkiz gibi.
Fatma Şen, 12 yıllık evliliği boyunca eşi Çetin Şen’den gördüğü şiddet, en son Fatma’nın canına kast etme noktasına geldi. Çetin Şen, Fatma’yı öldürmeye ve bu cinayetten cezasız kurtulmaya o kadar kararlıydı ki, cinayetin intihar gibi görünmesi için gereken bütün önlemleri almıştı.
Önce Fatma’yı, birbirine eklediği iki fularla kendisini doğalgaz borusuna asmaya zorladı, fularlar kopunca birinci plan gerçekleşmedi. Sonra yine hazırda bulundurduğu bıçakla tehdit ederek Fatma’yı balkondan atlamaya zorladı. Fatma balkondan atladı ve uzun süre hastanede yatmak zorunda kaldı. Bacakları, beli, omurgaları kırıldı; dokuz ameliyat geçirdi.
Çetin Şen 3-5 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Tutuklu kaldığı sürede de Fatma’ya mektup göndererek tehdit etti. Fatma’nın ifade verdiği 22 Ocak 2013 tarihindeki duruşmaya tutuksuz sanık sıfatıyla katılan Çetin Şen çok rahattı. Bakışlarıyla Fatma’yı taciz ediyordu. Ancak verdiği bu rahatsızlığın hukukta tanımı yoktu. Ama mahkeme boyunca ağlayan, Çetin Şen’in rahatsız edici bakışlarıyla kendini daha kötü hisseden Fatma Şen’in hala ‘Şen’ soyadıyla kalmasına isyanının ve ‘ben artık seninle tanımlanan kimliği taşımak istemiyorum’ demesinin hukukta karşılığı vardı. Erkek adalet bunu mahkeme heyetine hakaret olarak tanımlamış ve Mahkeme Başkanı ‘çık dışarı’, ‘çıkarın bunu dışarı’ diye Fatma Şen’in salondan çıkmasını istemişti.
İstanbul Feminist Kolektif’ten feministler bu sırada mahkeme salonundaydılar. Tekerlekli sandalyeyle duruşmaya gelen Fatma’nın çıkışına yardımcı olan Filiz Karakuş da duruşma salonundan çıkarken sistemli şiddet görmüş ve koruma kararına rağmen öldürülen kadınların varlığına dikkat çekerek, Fatma’nın can güvenliğinden endişe de duyarak ‘erkekler ancak kadınları öldürünce tutuklanıyorlar’ demiştir. Bu fiilin de hukuktaki karşılığı mahkeme heyetine hakaret olarak tanımlanmıştı.
Koruma kararına rağmen kadınların öldürülmesinin, polisin korumamasının, savcının soruşturmamasının, sistemli şiddet uygulayan erkeklerin salıverilmesinin hukukta karşılığı yok. Ama şiddet gördüğü erkeğin soyadını taşımak isteyerek kimliğini öfkeyle fırlatmanın, şiddet gösteren erkeklerin kadınları öldürene kadar ellerini kollarını sallayarak gezdiklerini söylemenin hukukta karşılığı var.
Biz bu dava vesilesiyle bir kez daha tekrar ediyoruz.
Erkek adalet değil gerçek adalet.