Devlet Kadın Katillerini Koruyor

Bundan iki ay önce, 4 Mart’ta, Etiler’de bir çöp konteynerında, 17 yaşında bir kız çocuğu bedeni bulundu. Başka bir konteynırda da başı. Olayın hemen ardından o bedenin sahibi Münevver’in sevgilisi Cem Garipoğlu’nun evinde ve ailesinin kıyafetlerinde Münevver’in kanı bulundu. Buna rağmen aileden kimse göz altına alınmadı, yeterli takibat da yapılmadı ki, cinayetin baş şüphelisi Cem Garipoğlu hala bulunamadı.

Belki çoğu kez olduğu gibi bu kez de zengin ailenin gücü cinayetin üstünü örtmeye yetecekti, önce Ayşe Arman, sonra tüm kamuoyu bu işin peşini bıraksaydı. Ayşe Arman olayla ilgili röportajlar yaptı ve bu röportajı yapanlardan birinin bizi hiç şaşırtmayan açıklaması kamuoyunu daha da öfkelendirdi. Diyordu ki asli görevi vatandaşı korumak olan kurumun başındaki adam Celalettin Cerrah; “Kızlarını neden takip etmediklerini de söylediler mi size?”Böyle başlayıp, “Aileler kızlarını takip etmeli, eve geliş gidiş saatlerini sınırlamalı”ya varan açıklamasını yapıyordu. Bu açıklamalarıyla öncelikle medyanın son dönemde namus cinayetlerinde sıklıkla tekrarladığı “mağduru suçla” yaklaşımının güzide bir örneğini sergiliyordu. Kadın her daim kışkırtır, tahrik eder, başına gelenleri hak ederdi çünkü, yoz ahlakın yoz bekçilerine göre. Münevvere de ailesi sahip çıkmamış, Münevver emniyet müdürünün kafasındaki “makul” saatte evine gelip gitmemiş dolayısıyla öldürülmeyi de hak etmişti. Üstelik bunu söyleyen ayrım yapmadan bütün vatandaşlarının yaşam hakkını korumak görevini taşıyan bir adamdı. Cerrah, Münevver’i ve ailesini suçlarken misyon adamlığıyla topluma net mesajlar verdi; Aileler (aslında ailenin erkekleri) evlerindeki kadınların sorumluluğunu taşımalı, takibini yapmalı, güvenliğini sağlamalıdır. Çünkü kadınların emeklerine, bedenlerine ve kimliklerine elkoyan erkekler kadınların sahipleridir. Kadınlar ait oldukları yer olan evden dışarı mümkün mertebe çıkmamalı, çıkıyorlarsa da düzgün saatlerde evlerine geri dönmelidir. Çünkü kadınlar için sokağa çıkmak hele hele gündüz çalışma saatleri dışında çıkmak tacizi tecavüzü ve ölümü göze almak “hak etmek” demektir. Dolayısıyla Münevver ölümü haketmiştir, suçlu ise ailesidir. Bizler tüm topluma dayatılan bu ezberleri reddettik, reddediyoruz. Toplumun tüm katmanlarında kadına dayatılan “Evinden çıkma” baskısının, devletin kolluk güçleri tarafından da bu şekilde dillendirilmesini kabul edilemez buluyoruz. Kadın cinayetlerini soruşturanların yeni kadın cinayetleri yaratacak açıklamaları hadsizliktir, suçtur. Bu suçu işleyen Cerrah’ın istifa etmesini istiyoruz. Bizler kadın cinayetlerinin takipçisiyiz, kadınları ezen, kadını nesneleştiren, ortadan kaldırmayı kendinde hak gören, ne zaman ne yapacağını belirleyen erkek egemenliği yok olana kadar da durmayacağız. Geceleri de istiyoruz, sokakları da! Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizimdir! Cerrah istifa!

Derya Divrikli

Yorumlara kapalıdır.