Ana Akım Küfürler Karşısında Cinsiyetçi Olmayan Alternatifler İstiyoruz!

Gezi direnişi boyunca cinsiyetçi sloganlar kulaklarımızda çınladı. Özellikle ilk günlerde taraftar gruplarından devşirilen sloganların eylem alanını ele geçirmesi, sonrasında haftalarca maruz kaldığımız duvar yazıları, kimilerine sempatik gelse bile biz kadınları rahatsız etti. Biz de feministler olarak, 8 Haziran’da Gezi Parkı’ndaki Feminist çadırımızda bir küfür atölyesi düzenledik. Tüm kadınlara açık olan bu atölyede amacımız, ana akım küfürler karşısında cinsiyetçi olmayan alternatifler geliştirmekti. Atölyede konuşulanlardan derlediğimiz notları burada paylaşıyoruz.

Cinsiyetçi olmayan küfre geçit var

Erkek egemen bakış açısı kadınların dilini küfretmemek, “hanım hanımcık” olmak üzerinden kurguluyor. Oysa küfür sokak dilinin bir parçası ve sokak kültürünün güçlü bir ifadesi. Kadınların küfretmediği, küfretmemesi gerektiği düşüncesi de, aslında kadınları sokak kültürünün bir parçası olarak görmeyen bir yaklaşımın uzantısı. Gezi direnişi boyunca elbette bizler de küfrederek öfkemizi dile getirdik. Yani küfretmeye itirazımız yok ama kadınları aşağılamayan küfürler olsun istiyoruz.

Bir de düşünmemiz gereken öfke-şiddet ilişkisi var. Küfür aslında her biçimiyle şiddeti ve dışlamayı barındırıyor. Fakat siyaseten doğru kelimelerle tepkimizi vermeyi denediğimizde bunun içimizi rahatlatmadığını görüyoruz. İktidara karşı verdiğimiz mücadelede biriken öfkemizin şiddetli bir biçimde açığa çıktığı gerçeğini reddetmiyoruz. Ama bu şiddetin aynı zamanda kadınlara yönelmesini engellemek için çaba sarf ediyoruz.

Erkeklerin zihniyetiyle düşünmeyi bırakmalıyız

Egemen erkekliğin olmazsa olmazı ve en güçlü tarafı cinsel iktidar. Bu yüzden küfürleri de hep cinsel güce dayanıyor. Birini, bir grubu alt etmenin yolu onu cinsel iktidarla ele geçirmekten, bu yolla onursuzlaştırmaktan geçiyor. Bu sadece “karşı tarafın” kadınlarını aşağılayarak değil, bizzat erkeklerini iktidarsızlaştırarak da oluyor.

Kadınlar olarak erkeklerin iktidarsızlıklarıyla ilgili küfürler üretebiliriz. Ama bu, erkek cinsel iktidarının yüceltilmesini bizim de kabullendiğimiz, iktidarsızlığın bir zayıflık olduğu konusunda erkeklerle hemfikir olduğumuz algısını yaratır. Bu yüzden, erkeklerin cinsiyetçi küfürleriyle mücadele ederken, onların önkabulleriyle düşünmeyi bırakmalıyız.

Kadınların gücünü vurgulayan küfürler de var, ancak…

Erkek cinselliğini ve erkek iktidarını yücelten “ana akım” küfürler karşısında kadın dilinden bir alternatif kurgulamak mümkün mü? Cinsiyetçi olmayan küfürler naif bulunuyor, yeteri kadar güçlü olmadığı düşünülüyor, adeta söyleyeni rahatlatmıyor. O halde, cinsiyetçi küfür ve sloganları ters-yüz etmeyi deneyebilir, benzer bir şekilde kadının bedeninden yola çıkarak ve kadın iktidarını vurgulayarak küfür ve slogan üretebiliriz.

Bu anlamda kadın fıkraları da kadın argosunu ve kadın küfürlerini besleyebilecek önemli bir kaynak. Farklı yörelerde anlatılan kadın fıkralarını toplamak ve yaygınlaştırmak, kadın mizahıyla, kadın küfürleriyle direnmek için bir fırsat olabilir. Ancak, cinselliği bir cezalandırma biçimi olarak gören bir dil kadınlar tarafından üretildiğinde erkeklerin fantezilerine hizmet etme riskini taşıyor. Üstelik ezilenin küfrü iktidar üreten bir yerden olmadığı için ezeni o kadar da rahatsız etmiyor.

Kadın ve erkeğin birlikte mücadele edebilmesi için

Cinsiyetçiliği yeniden üretmemenin, cinsiyetli küfür etme uğraşını bir kenara bırakmanın daha verimli olduğunu düşünüyoruz. Karşısında olduğumuz iktidarın düşüncesiz, işe yaramaz, beceriksiz, zalim, faşist, zorba olduğunu vurgulamak, toplumsal mücadelede kadınla erkeği eşit konumlandırır. Kadınlar olarak direnişte enerjimizin bir kısmını da cinsiyetçi küfürler ve sloganlara karşı mücadele etmeye harcadık. Oysaki “devirmek,” “yıkmak,” “bozmak,” ya da karşı tarafın zekâsını aşağılamak, öfkemizi karşılayacak kadar şiddetli ama aynı zamanda cinsiyetsiz küfürlerin kaynağı olabilir. “Ağzına tüküreyim!” de gayet güçlü bir küfürdür. Küfür yerine beddua etmek, “Geber!” demek de bir o kadar etkili olabilir.

Gezi direnişi boyunca cinsiyetçi küfürlere karşı ağzımızdan düşürmediğimiz bir sloganla bitirelim: Küfürle değil, inatla diren!

Düşünmeye, tartışmaya, direnmeye devam…

Yorumlara kapalıdır.