DİRENİŞİMİZDEN, MÜCADELEMENİZDEN GERİ DÖNÜŞ YOK!
Kadınlara yönelik saldırılar süredursun, bizler 13. defa Feminist Gece Yürüyüşü’ndeyiz, yine sokaklardayız, hep sokaklardayız!
Yine zor bir yıl geçirdik. Kadın cinayetleri katliam düzeyine vardı. Eşit değilsiniz, fıtrata aykırı, kahkaha atmayın, aman sakın kürtaj olmayın diye diye öldürttüler, öldürdüler kadınları. Özgecan’ın ardından kınama mesajları gönderenler, kadın cinayetlerindeki sorumluluklarını hiç sahiplenmedi. Cani dedikleri adamın kendilerinden biri olduğunu, kadınların ne yapıp ne edeceğine karışanların erkek şiddetini körüklediğini görmek istemediler. Beslediğiniz erkek egemenliği Özgecan’ı aramızdan aldı, her gün tüm kadınların hayatlarını tehdit ediyor.
Kadın düşmanlığı, hükümetin “aile paketi”nde, toplu taşımada, değerler eğitiminde, mecliste, evde, sokakta…hayatımızın her alanında bizlere saldırıyor.
Fakat biz bugün burada tüm bu saldırılar karşısındaki direnişten, erkeklere, AKP’ye rağmen hayata tutunma mücadelemizden söz etmek istiyoruz.
AKP hükümeti istihdam politikalarıyla, “kadınlar erkeklere emanettir,” söylemleriyle kadınları evliliğe, aileye mahkum etmek istiyor. Evlenene, çocuk doğurana altınlar, teşvikler; evlenmiyorsanız hayatı size zorlaştırmak için kısıtlanmış sosyal haklar… Bizim bu yalanlara kandığımız yok, kendi istediğimiz hayatları kurmanın mücadelesini veriyoruz, dayanışmasını kuruyoruz. Evlenmeyen kadınların sayısı her geçen gün artıyor.
Evlen diye tutturan boşanmaya da engel oluyor. Boşanma ombudsmanlığı kuran devletten, “yuvanı yıkma, bir şans daha ver,” diye akıl veren komşuya, boşanmak güçleştiriliyor. Kadın cinayetlerinde en sık okuduğumuz öldürme sebebi, kadının boşanması ya da boşanmak istemesi. Bunca engele rağmen AKP’nin korkulu rüyası gerçek oluyor, kadınlar boşanmaktan vazgeçmiyor.
Esnek çalışmalı, doğum yardım ve izinli yeni paket gözümüzü hiç boyamadı. Kadın istihdamına esnek ve güvencesiz hale getirdiğinizi, bunun sonucunun, ücretli ve ücretsiz emeğimizin daha fazla sömürülmesi demek olacağını görüyoruz. Yalanlarınıza kanmıyoruz.
Kadınlara üç çocuk, beş çocuk doğurma baskısı, devletin en üst katlarından yapılırken, anneliğin bir kadının hayatındaki en önemli kariyer olduğu telkin edilirken, biz kadınlar, “bedenimiz bizimdir, hayatımızla ilgili karar hakkı bizim” diyoruz. Kürtaj yasağının meclisten geçmesine yol vermedik. Bunun üzerine fiili kürtaj yasağı başlatıldı, koca İstanbul’da sadece üç hastane isteğe bağlı kürtaj yapıyor. Biz bunu ifşa edince, Sağlık Bakanlığı hastanelerin işlediği bu suçu engelleyeceğine, feministlere yalancı dedi. Bizse haklarımızın takipçisi olmaktan da, bu yasağa karşı birbirimizle dayanışmaktan da vazgeçmiyoruz.
Erkek şiddetine karşı kadınlar susmadı! Susmayacak! Kadınlar şiddete maruz kaldıklarında haklarını daha çok kullandılar. 2013’te erkeği karakola şikâyet eden kadın sayısı 82 bin 205 iken 2014’te 118 bin 14 oldu.
Medyanın bile yer yer ‘erkek terörü’ diye duyurmak zorunda kaldığı kadın katliamlarına karşı örgütlü sesimiz daha da yükseldi. Kadın cinayetleri davalarında haksız tahrik, yani erkeklik indirimi uygulayan erkek yargı, kadınların örgütlü mücadelesinden korkmaya başladı. “Karı koca arasına girilmez,” tavrının, kadınların öldürülmesine giden süreci hazırladığı gerçeği daha görünür oldu. Şiddeti izlemeyip müdahale edenler arttı.
Hayatta kalabilmek için kendilerine şiddet uygulayan erkekleri öldüren kadınların hikâyelerini duyar olduk. Erkek şiddetine karşı meşru müdafaa haktır!
Kızlı erkekli yaşayamazsınız dediler, sana ne dedik. Kızlı erkekli de yaşıyoruz, hemcinslerimize de aşık oluyoruz. Homofobik baskılara, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin anayasaya konmaya çalışmasına gösterilen dirence rağmen buradayız dedik ve on binler onur yürüyüşünde yürüdü, yeni LGBTİ inisiyatifleri kuruldu. Trans cinayetlerine karşı örgütlü mücadeleye devam edildi.
Yanı başımızda büyüyen Kobanê direnişine damgasını vuran kadınlar, mücadele azmimizi artırdı. Sadece IŞİD’e değil, Ortadoğu’da kadınları ezen erkek egemenliğine karşı, Ortadoğu’nun tüm kadınları için savaşan YPJ, sınırın öte yanındaki bizleri güçlendirdi, kendi gücümüzü hatırlattı.
Bütün bu güçlenme, mücadele ve direniş, kadın düşmanı ve aile merkezli AKP’ye rağmen, AKP’nin bizleri nefes alamaz hale getirmeye çalışan politikalarına rağmen gerçekleşti.
Bugün Türkiye’de kadın düşmanlığının yanı sıra, bizzat cumhurbaşkanı tarafından feminizm düşmanlığı da yayılmaya çalışılıyor. Çünkü AKP iktidarı biliyor ki dinsel muhafazakârlıktan güç alan, aile dışında hayat kuran kadınları yok sayan politikaları gerçekleştirebilmenin doğrudan karşısında duran örgütlenme, feministlerdir. Kadınların güçlenmesinden AKP’nin ödü kopuyor. Feminist sözü tehdit görüyorlar. Onlar erkek egemenliğine karşı sürdürülen direnişi kırmak için feminizme saldırıp dursunlar, biz feminist mücadelemizle güçleniyoruz.
Feminizm, öncelikle kadınların kendi hayatlarına sahip çıkmalarını öngörüyor. Kendisine feminist desin demesin, feminizm, bütün kadınların hayatına değiyor.
Her gün daha çok kadın örgütlenerek, kendi yaşamını dönüştürerek feminist hareketi güçlendiriyor, kadın dayanışmasını örüyor. Feministler için, kadınlar için geri dönüş yok!
İstanbul Feminist Kolektif
08.03.2015