Bedenimiz, hayatımız, kararımız bizim! Aileniz sizin olsun!
Biz kadınlar, feminist gece yürüyüşümüzün 12’inci yılında yine Taksim’deyiz! Her sene burada daha da çok kadın Patriarkaya, heteroseksizme, erkek şiddetine karşı isyanımızı haykırıyoruz.
Biz kadınlar her 8 Mart’ta olduğu gibi bugün de tekrarlıyoruz! Evde, işte, sokakta ve hayatın her alanında cinsiyetçi işbölümü ve uygulamalarını reddediyoruz! İster tam zamanlı evde, ister ev dışında çalışalım, karşılığı ödenmemiş emeğimiz için; bütün ev işlerini ve bakım yükünü üstümüze yıkan erkeklerden alacaklı olduğumuzu her fırsatta dile getirmekten vazgeçmeyeceğiz.
Geçen 8 Mart’tan bu yana erkekler tarafından şiddete uğrayan, öldürülen kadınların hikayelerine dair haberlerin ardı arkası kesilmedi. Biz, bu hikayelerin ardında yüzyıllardır süregelen erkek egemen sistemin yattığını biliyoruz!
Ancak 11 yıldır iktidarda olan AKP hükümeti de, muhafazakar politikalarıyla erkek şiddetini besleyen adımlar atıyor. Başbakanın, “Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum,” sözleri AKP’nin kadına bakış açısının ta kendisi. AKP kadının “fıtratı” gereği zayıf ve muhtaç olduğunu düşündüğünü söylemleriyle gösteriyor. Bu bakış açısının ürettiği çözümler ise şiddeti önlemekten uzak!
AKP, kadınların istihdamını arttırıyorum yaldızıyla, bizi hem esnek çalışmaya hem de çok çocuk doğurmaya zorluyor. AKP’nin bize vaat ettiği bir tek gelecek var: Evlilik.
Evlilik baskısı kadınların çocuk yaşta zorla evlendirilmelerine zemin hazırlıyor!
Ailenin korunması ve devamlılığını temel alan ve cinselliği üremeye indirgeyen Patriyarka ve heteroseksizm biz kadınları iki kere vuruyor, cinsel yönelimimiz ya yok sayılıyor ya da yine erkeklerin arzu ve fantezi nesneleri haline dönüştürülüyoruz.
Nüfus cüzdanlarımızın rengini mutlak cinsiyet kimliği olarak dayatan, sadece lezbiyen, biseksüel, trans kadın olduğumuz için cinsel şiddete, tacize, tecavüze, mobbinge, ayrımcılığa daha açık hale getiren erkek egemen heteroseksist düzene isyan ediyoruz. AKP’nin Nefret Suçlarıyla ilgili yasal düzenleme yaparken LGBT bireyleri koruma kapsamı dışında bırakmasını ise, AKP’nin LGBT cinayetlerini seyretmeye devam edeceğini ilan etmesi olarak görüyoruz.
“Her kürtaj Uludere’dir” sözleriyle düğmeye basan Başbakan’ın ve AKP Hükümetinin kürtajı yasaklayan yasa çıkarmasına karşı mücadele ederek kürtaj hakkımızın yasaklanmasına engel olduk. Fakat AKP yasal olarak yapamadığını uygulamada yapıyor. Devlet hastaneleri 10 haftalık yasal süre içinde olsa dahi isteğe bağlı kürtajda hastane kapılarından kadınları geri döndürüyor. En son İzmir’de kürtaj butonunun kaldırılması ile kürtaja ulaşımın engellendiğini gördük.
“Kadınları şiddetten korumak” için 6284 sayılı yasa çıkalı iki yıl olmasına rağmen yasada belirtilen haklardan kadınlar yararlanamıyor. Yasada olmasına rağmen geçici maddi yardım alamıyorlar. Çocukların okula gizli kayıt yaptırma hakkı gerektiği gibi işlemiyor. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’nde (ŞÖNİM) ihtiyaçlarımıza yönelik destek verilmiyor.
Sığınaktan çıkarılıp, öldürülüyoruz. “Kendi isteğiyle çıktı” deniliyor. Bunu kabul etmiyoruz!
Yargılama süreçleri erkek egemenliği üzerinden işletiliyor! Mücadelemiz cinayette tahrik, tecavüzde rıza arayan erkek adalete karşı gerçek adalet için!
Artık kocamızdan, babamızdan, erkek kardeşimizden, sevgilimizden gördüğümüz şiddetin kader olmadığını biliyoruz! Artık ev işlerinin, bakım hizmetlerinin kadınlık görevi olmasına itiraz ediyoruz! Ölümü bile göze alarak bu şiddete karşı çıkıyor, erkeklere itaat etmeyi reddediyoruz!
Bu sene sokaktaki mücadelemizi Gezi mücadelesine kattık. Polis şiddetine karşı direndik. AKP’nin politikalarının yarattığı öfke bizi sokaklara döktü. Patriyarkanın savaş aracı olarak yönelttiği cinsel taciz ve tecavüz gözaltılar sırasında karşımıza çıktı. Polisin bu erkek silahını özellikle politik kadınlara sistematik olarak yönelttiğini, kadın mücadelesini bu yolla susturmaya çalıştığını çok iyi biliyoruz. En son Gezi direnişinde de görüldüğü gibi, biz kadınlar bu baskı ve şiddet karşısında yılmak yerine mücadelemizi daha da büyütüyoruz.
Türkiye’nin son bir yılında çok şeye tanık olduk. AKP Hükümeti’nin baskısı, şiddeti, kadın düşmanı politikaları dışında yolsuzlukları da su yüzüne çıktı. Başta Başbakan olmak üzere AKP Hükümetinin politikasının özeti, AKP’de yolsuzluk, kadınlara yoksulluk ve şiddettir.
Önümüzde yerel seçimler var. Bizim cinsiyetçi adaylara, cinsiyetçi politikaları sorgulamayan partilere verecek tek bir oyumuz bile yok! Oyumuz kadınlardan yana bir yerel yönetim için! Oyumuz yaşadığımız mekanı, kenti değiştirmek için!
30 yıldır konuşan silahlar son bir yıldır sustu. Kürt sorununun çözümü umudunu taşıdık hep birlikte. Ancak, bu çözüm süreci ne iyi gidiyor ne de şeffaf! Biz bu sürecin hızlanmasını, yasallaşmasını ve kadınların taraf olarak katılmasını istiyoruz! Acil çözümün ve başta ana dilde eğitim olmak üzere çözüm süreci taleplerinin birçoğunun feministlerin de talebi olduğunu tekrarlıyoruz.
Feminist gece yürüyüşümüzün 12. yılında 12 yıldır yürüdüğümüz sokaktayız. Sokaklarımızı, meydanlarımızı, alanlarımızı bizden almak isteyenlere inat! Patriyarkaya, heteroseksizme, kapitalizme, militarizme karşı mücadele etmeye, feminist mücadeleyi örmeye devam edeceğiz.
Feminist İsyan
İstanbul Feminist Kolektif
8 Mart 2014