Bugün 8 Mart Uluslararası Kadınlar Günü…
Tüm kadınların birlik mücadele dayanışma günü…
Biz kadınlar her 8 Mart’ta alanlarda erkek egemenliğine karşı “Yaşasın Kadın Dayanışması!” diye haykırıyoruz. Biz feministler, her yıl 8 Mart’taki yürüyüşümüzde feminist mücadelenin sesini tüm kadınlara duyurmaya çalışırken isyanımızı haykırıyor, patriyarkaya karşı “Yaşasın Feminist Mücadelemiz!” diyoruz.
Geçen yıldan beri erkek egemenliği cephesinde değişen bir şey yok! Erkek, devlet, sermaye ittifakı emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz üzerindeki baskı ve sömürüsüne devam ediyor.
Biz kadınlar son bir yılda yine Pippa olduk katledildik, babalarımızdan dayak yedik, sokakta işyerinde tacize uğradık, erkeklerin namusu olduk öldürüldük, solcu, Kürt, fahişe olduğumuz, aslında sadece kadın olduğumuz için devlet şiddetine maruz kaldık. Erkek- yargı- devlet işbirliği yediğimiz dayakları, uğradığımız taciz ve tecavüzleri görmezden gelirken bizi katleden erkekleri de haksiz tahrik diyerek korumaya çalıştı. Susmadık susmayacağız,
Bağır herkes duysun erkek şiddeti son bulsun!
Muhafazakarlık yaşam alanlarımızı baskılamaya devam ediyor. Milliyetçilik, “vatan sağolsun” palavraları ve halkların kardeşliğine düşman ruhuyla, ölmek ve öldürmek için; dini muhafazakarlı k ise aileyi ve erkek egemen dini değerleri yüceltmek için bize doğurmayı salık veriyor.
Nerede örtünüp nasıl giyineceğimiz militarizmle siyasal islamın mücadele alanı olmaya devam ediyor. Eteğimizin boyu da, saçımızın modeli de, gömleğimiz de, pantolonumuz da erkeklere davetiye değildir. İstediğimiz gibi giyinir istediğimiz gibi balık tutar geceleri de sokakları gönlümüzce arşınlarız. Bedenimiz ne babalara, ne kocalara ne devlete ne de herhangi bir uhrevi makama aittir.
Bedenimiz Bizimdir.
Erkeklerden daha düşük ücretlerle, aynı anda ev işlerinin de yükünü üstelenerek katıldığımız çalışma hayatında, şimdi de kriz bahanesiyle ya eş değer işe eşit ücreti unutarak erkeklerin yerine çalıştırılıyor ya da ilk işten çıkarılanlar oluyoruz. Sermaye kendi içinde başlayan ayakta kalma savaşının faturasını neoliberal devlet eliyle bize ödeterek iç uzlaşmasını sağlamaya çalışıyor.
IMF ve sermayenin talebiyle kadın ve emekçi düşmanı AKP’nin 2008’de çıkardığı SSGSS ve İstihdam yasaları ile kreş ve sağlık hizmeti gibi tüm haklarımız tırpanlandıktan sonra önümüze konulan seçenek, ya açlık ya da kölelik ücretleriyle çalışmak. Patriyarkayla sermayenin ittifakı, aile adı verilen hapishanelerimizde erkekler aracılığıyla emeğimize el koymaya devam ediyor. Babaların, kocaların fiziksel ve duygusal baskısı altında her daim yemekten, bulaşıktan, çamaşırdan çocuk ve yaşlı bakımından sorumlu olmaya devam ediyoruz.
Artık yeter, emeğimiz bizimdir!
Ev işi yapmayalım dünya dursun…
Görünmeyen emek sesini yükselt !
“Kararlarını almadığımız nefret ve şiddet politikalarını n bedelini ödemeye devam ediyoruz. Kürt halkına yönelik inkar ve imha, savaş politikaları ile sürdülürken, her sınır ötesi operasyonun, uçaklardan atılan her bombanın, patlayan her mayının biz kadınlara yoksulluk, taciz, tecavüz olarak yeniden döneceğini biliyoruz. Kürt kadın hareketinin Dersim’den Diyarbakır’dan Dolapdere’den, Bağcılar’da yükselen sesi sesimize ses katıyor. Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin, Kürt illerinde seçilebilecek yerlerden çıkardığı 15 kadın belediye başkan adayı arkadaşımız da barışın ve kardeşliğin sesiyle birlikte erkek egemenliğine karşı mücadelenin sesini de yükseltiyorlar.
Kürt sorununda demokratik siyasal çözüm istiyoruz!
Jin Jiyan Azadi…
Yine bir seçim dönemindeyiz. Patriyarkanın birbirinin aynı partileri oyumuzu istiyorlar. Ama cennetten bir köşe, ama tek tip tayyörlerin her yeri kapladığı kamusal alanlar vaat ediyorlar. Erkek siyaset biz kadınları siyasetin öznesi olarak görmüyor. Ancak bu seçimlerde artık yeter dedik… Biz İstanbul’lu feministler de siyasette biz de varız Beyoğlu’na Sözümüz Var dedik.
Bu yıl yerel seçimlerde kadınların sözü var! Feministlerin sözü var!
Oy veren değil karar veren olmak istiyorsak!
Adayımız Saime Ülfet Taylı Taş’ı destekleyelim!
Feminist hareketi destekleyelim, güç verelim!
Bugün 2009 8 Mart’ında biz feministler tüm kadınların 8 Mart’ını kutluyoruz. Bir günü değil dünyayı istiyoruz diyerek, gelecek sene 8 Mart’ında, emekçi kadınların kanlarıyla yazdıkları tarihin, köylü, kentli, ev kadını, çalışan, anne ya da bekar, her ulustan tüm kadınlara armağan edilişinin yüzüncü yılında 2010’da Taksim’de buluşalım diyoruz.
Yaşasın Kadın Dayanışması
Yaşasın Feminist Mücadelemiz. Biji Yekitiya Jinen