Dünyada kriz var dendi işsiz kaldık. Evdeki çocuklar ve kocalar işten atılınca aç kalmamak için iş aramaya başladık, işsizliği siz artırıyorsunuz dediler. Şimdi de çocuklarınıza oyuncak alın ekonomi düzelsin diyorlar. Son istatistikler işsizliğin yüzde 13 civarında olduğunu söylüyor. Kuşkusuz bu rakamlar, gerekli eğitime sahip olamadığı için iş bulma umudu kalmayan, uygun koşullarda kreş ya da yaşlı ailesini bırakacak yer bulamadığı için çalışamayan kadınları içermiyor.
Ama her gece biz kadınlara televizyonlarda çocuklarımıza oyuncak alıp ekonomiyi canlandırmamız salık veriliyor. Her nasılsa, gelecek sene krizin etkisini yitireceği [ancak bunun işsizliği azaltmayacağı] müjdeleniyor. Yani büyük sermayenin çıkarıp bedelini işçilere, yoksullara ve kadınlara ödettiği krizin, sermaye açısından sorun olmaktan çıkınca aşılacağı varsayılıyor. Ne kriz öncesinden beri işsiz olanlar ne de kriz döneminde işten atılanlar için bir umut varken, krizin aşılması için bir oyuncak alarak ekonomiye destek olmamız isteniyor. Önce buzdolabınızı, mobilyanızı arabanızı yenileyin ki sermayenin krizi yavaşlasın dediler. Sonra da işsizlik fonunda birikenlerin işçiler için değil, çevre katili otoyolların yapımı için harcanmasına karar verdiler. Gelecek yıl işsizliğin azalması ihtimali yok ama işsizlik maaşı alabilme süresi hâlâ altı ila on ay arasında değişiyor. Bizim için bu bile çoğu zaman hayal. Zira kadınlar çoğunlukla sigortasız çalışıyorlar ve işsizlik maaşı almaya yetmeyecek kadar düzensiz çalışma şansı bulabiliyorlar. Ücretli çalışanların cebinden alınanlarla oluşan işsizlik fonu, vergisiz alınan otomobillerin kullanılacağı otoyollar yaparak petrol devlerinin krizini de bitirmek için harcanacak. Yine de biz kadınlardan bir oyuncak alıp ekonomiye can vermemiz isteniyor… Dünyada kriz olduğu için, IMF’siz belirlendiği söylenen ama her ne hikmetse IMF’nin de onayladığı “tasarruf” politikaları uyarınca kamu çalışanlarına yüzde 2,5 artı 2,5 zam öneriliyor. Ancak IMF’yle ya da IMF’siz belirlenen hiçbir programda askeri harcamalardan tasarruf akla gelmiyor. 2001 krizinde 28 Şubat’ın iktidar yaptığı DSP-MHP-ANAP koalisyonunun ekonomi patronu Kemal Derviş, IMF’yi askeri harcamalara karıştırmamakla övünüyordu. 2008 krizinde de 27 Nisan muhtırasına tepkinin yüzde 47 ile iktidar yaptığı AKP, askeri harcamalardan tasarrufu aklından bile geçirmiyor: Ordu ABD’den 8 milyar dolarlık füze kalkanı alacak (Türk Lirası karşılığı 12 milyar). Rakamlar soyut kalıyor ne anlama geldiğini somut verilerle ortaya koymak en iyisi: -ABD’nin 2003’te, Irak’taki katliamlara ortak olunması karşılığında vermeyi taahhüt ettiği, medyadaki savaşseverlerin de ekonomi için olmazsa olmaz diye anlattıkları kredi, 1 milyar dolardı (bugünkü karşılığıyla yaklaşık 1,5 milyar lira). -AKP’nin önümüzdeki üç yılda yaklaşık üç milyon kamu çalışanının zamları için ayırdığı bütçe 8 milyar lira. -2010 yılı için öngörülen Sağlık Bakanlığı bütçesi yaklaşık 12 milyar lira. IMF’ye verilen taahhütler gereği sağlık harcamalarından tasarrufa gidiliyor. Sağlıkta ödenmeye başlanan katkı payları artırılırken yeşil kartlılar da katkı payı ödeyecekler arasına alınıyor. Yani hiçbir geliri olmayanlar da artık hayatta kalabilmek için katkı payı ödeyecek.