2003 yılında uygulanmaya başlanan Sağlıkta Dönüşüm Programı 1980’den beri hedeflenen reform hamlelerini seri bir biçimde yaşama geçirmiştir. Kadınların yoğunlukta olduğu ve giderek feminize olan sağlık sektörü; neoliberal politikaların paralelinde özelleştirme sürecini yaşamaktadır. Reform adı altında devlet sağlık alanında özel sektörü teşvik etmektedir. Sağlık hizmetlerinin metalaşmasına yol açan sağlıkta yeniden yapılanma süreci, sağlık sektöründeki tüm meslek mensuplarının çalışma koşullarını ve istihdam şekillerini dönüştürmüştür.
Sağlık hizmetleri hem tıbbi hizmeti verenler hem de destek hizmetlerinde çalışanları kapsayan, pek çok farklı meslek grubundan oluşan bir alandır. Sağlık hizmetlerine baktığımızda bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlık çalışanlarının çoğunluğunu kadınların oluşturduğu görülmektedir. Hemşirelik, ebelik mesleklerinin geleneksel olarak ‘kadın işi’ kabul edilmesi, sağlık sektörünü kadın emeği yoğun bir alan haline getirmiştir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hemşire ve ebelerin yüzde 90’ndan fazlası kadındır. Sağlık sektöründeki işgücünün feminize olmasında bu durum önemli rol oynamaktadır. Sağlık hizmetlerini kapsamında yapılan işlerin niteliği, toplumsal cinsiyet rollerine göre ayrışmış, kadın işlerine benzerlik göstermektedir. Bu benzerlik, geçmişten itibaren sağlık bakımının ön plana çıktığı hemşirelik, ebelik gibi mesleklerin kadınların işi olmasıyla sonuçlanmıştır. Diğer yandan tıbbi hizmetler içinde daha değerli olarak görülen cerrahlık, klinisyenlik gibi işlerde toplumsal cinsiyet hiyerarşisi bir kez daha karşımıza çıkmaktadır, bu mesleklerde erkekler yoğunlaşırken, çok çeşitli olan tıbbi destek hizmetlerinde de (teknisyenlik vb) kadınlar ağırlıktadır (B.Urhan – N.Etiler).
Evde ve İşte Kesintisiz Mesai
Sağlık sektöründe de diğer iş kollarında olduğu gibi ister hekim, hemşire, ebe; ister temizlik personeli olsun tüm kadınların ortak paydalarından biri de evlerinde toplumsal yeniden üretim bağlamında harcadıkları görünmeyen karşılıksız ev içi emekleridir. Ev işleri, çocuk, hasta ve yaşlı bakımı kadın işi olarak görülmekte ve birincil görevleri sayılmaktadır. Ev işi ve aile üyelerinin günlük bakımına kadınlar (ortalama) 5 saat 17 dakikalarını harcamak durumunda kalırken, erkekler 51 dakikalarını ayırıyor. Ücretli işte çalışmayan erkeklerde bu süre 20 dakika uzuyor: 1 saat 11 dakika. Öte yandan ücretli bir işte çalışan kadınların bu işlere ayırdığı zaman 1 saat 14 dakika kısalıyor: 4 saat 3 dakika (M.Yaman – N.Ergüneş)
Gündüz çalışma koşulları dışında gece nöbet, icap tutma zorunluluğu olan sağlık çalışanları 24-48 ve hatta 72 saat aralıksız bilfiil çalıştırılmaktadırlar. Son dönem istihdam politikalarından sonra hemşirelerin ve asistanların normal mesailerine ek olarak yeni nöbetler eklenmiş durumda. Sağlık sektöründe çalışan kadınların ev içi yüklerinin yanı sıra sağlıkta dönüşüm politikalarıyla birlikte kamusal alandaki iş yükleri giderek artmaktadır.
Sağlıkta Dönüşüm sağlık çalışanlarına güvencesiz ve esnek çalışma biçimlerini dayatmaktadır. Üstelik devletin sosyal alanlardan geri çekilmesiyle de karşılıksız olan ev ve bakım sorumlulukları daha çok artmaktadır. Sağlıkta dönüşüm, yeni üreme sağlığı politikalarıyla hem kadının bedeni üzerindeki kontrolünü sınırlıyor, hem de getirdiği esnek çalışma, taşeronlaşma, güvencesiz çalışma biçimleriyle sağlık hizmetlerinde çalışan tüm kadınların emeğini değersizleştiriyor. Bu durum sağlık emekçisi kadınlar ile sağlık hizmetinin alıcısı olan özel sağlık hizmetlerine gereksinimi bulunan kadınları olumsuz yönde etkilemektedir. Sağlık hizmetinde ücretli ve ücretsiz kadın emeğinin yükünü ağırlaştırmakta, toplumsal cinsiyet rollerinin pekiştirmektedir.
Hastanelerin işletme mantığıyla hizmet sunmaya başlaması “estetik emeğe” talebi arttırmıştır. Ve bu ihtiyaç çoğunlukla kadın çalışanlar üzerinden karşılanmaktadır. ‘Müşteri hastalar’ dükkandan içeri girerken ‘hoş karşılansınlar’ diye beyaz gömlekli, fularlı hostesler tarafından karşılanıyorlar. Hastanelerde çalışan hostes kadınlar; ‘kadına has’ güler yüzle ve yine ‘kadına has sabırla dinleyen melek tavrıyla’ genellikle taşeron firmalarda doğum izninden bile yoksun gülümseyerek çalışıyorlar (L. Saral).
Şiddetin Mağdurları
Sağlık hizmetleri kalitesinin bireysel isteklerin tatmin edilmesiyle artacağı yaklaşımı hastanelerde neredeyse her birimin ön saflarında çalışan hemşireler üzerinde de önemli bir baskı aracı olmaktadır. Hemşirelerin sürekli güler yüzlü olmaları, ‘müşteri’ tatmini için önemli bir koşuldur. Hemşirelerin kocaman bir gülücüğü yüzlerinden hiçbir zaman eksik etmemeleri beklenmektedir. Memnun olmayan hastalar, tüketici haklarından aldıkları güçle çok daha agresif bir tavır sergilemekte ve bununla en çok yüz yüze kalan tıbbi sekreterlerle hemşireler olmaktadır. Kadına yönelik şiddetin gündemden hiç düşmediği bu süreçte sağlık çalışanlarının uğradığı şiddet haberlerinde de karşımıza yine şiddet mağduru kadın çalışanlar çıkmaktadır. Hasta ve yakınlarının ilk tepkilerini verdikleri kişiler olmaları nedeniyle hemşireler fiziksel ve sözel şiddete diğer sağlık çalışanlarına oranla daha fazla maruz kalmaktalar.
Sağlıkta dönüşüm yasası ile halk; korkunç bir koordinasyonsuzluk, plansızlık ve israf patlaması yaşanan sektörden yavaş yavaş zarar görmeye başlamıştır. Son şiddet dalgası, vaadedilen cennetin aslında hiç gelmeyeceğini acı şekilde anlayan bir halkın, devletin tüm kurumlarına ve temsilcilerine sergilemeye başladığı şiddetin sağlık sektörüne yansımasıdır. Bu zarardan doğan hak aramaların sonuçsuz kalması tepkilerin sağlık çalışanlarına yöneltilmesine neden olmaktadır. Bu dönüşüm sürecinde tüm çalışanlar negatif yönde etkilenmektedir ancak kadın sağlık çalışanları yalnızca mesleki kimliklerinden dolayı değil aynı zamanda toplumsal cinsiyet kimliklerinden dolayı farklı, negatif etkilere maruz kalmaktadırlar. Toplumsal cinsiyet rollerinin etkisiyle erkeklerden farklı olarak tıbbi meslekleri içinde duygusal emek ve “estetik emek” sorumlukları da kadın çalışanlara yüklenmektedir.
Kaynaklar:
1.Urhan B. ve Etiler N., Sağlık Sektöründe Kadın Emeğinin Toplumsal Cinsiyet Açısından Analizi
2.Yaman Öztürk M. ve Ergüneş N., Türkiye’de Kadın İstihdamı ve Kadın Emeği Sağlık Sektöründe Kadın Emeği İçin İpuçları
3.Annagur B., Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet: Risk Faktörleri, Etkileri, Değerlendirilmesi ve Önlenmesi
4.Nalbant D.-Sağlıkta Dönüşüm Politikalarının Kadın Sağlık Çalışanlarının Çalışma Biçimlerine Etkisi
5.Saral L.-Bianet 2011- ‘Estetik Emek’ ve Kadınlar
6.Ünlütürk Ulutaş Ç.- Sağlıkta Dönüşüm Kadın Çalışanlarına Temel Yansımaları
7.Koçak E.ve Tahaoğlu Ç.-Bianet-Erkek Şiddeti Ekim 2013
8.Tufan H.- Evrensel Haber- Sağlıkta Şiddetin İlk Hedefi Hemşireler