Sağlıkta Cinsel Taciz ve Şiddete Karşı Önlem Alınmıyor

A US Army doctor examines a patient.

A US Army doctor examines a patient.

Sağlık Sen’in “Sağlıkta Kadın Çalışan ve Sorunları” başlıklı araştırma, sektörde kadınların karşı karşıya kaldığı sorunları bir kez daha açığa çıkardı. 

Araştırma, 30 ilde 1360 kadın çalışanın katılımı ve yüzyüze görüşme metoduyla gerçekleştirildi. Sonuçlara göre, sağlık çalışanı kadınların;

– Yüzde 79,3’ü Türkiye’de, yüzde 43,6’sı çalıştığı kurumda cinsiyete dayalı ayrımcılık olduğunu düşünüyor.

– Yüzde 58’i cinsiyetinden dolayı kendini dezavanatajlı hissediyor.

– Yüzde 61’i terfi ve işe alımlarda erkeklere öncelik tanındığı görüşünde.

– Yüzde 39’u, “aynı eğitimi almış olmama rağmen çalıştığım kurumda erkek çalı¬şanlarla eşit fırsatlara sahip değilim” diyor. “Erkek olsaydım şimdiye kadar terfi etmiştim” diyenlerin yüzde 40’ı geçiyor olması da bu veriyi destekler nitelikte.

– Yüzde 46’sı, üst düzey bir pozisyon için gerekli donanıma sahip olduğu ancak “ailevi sorumlulukları”nın bunu engellediği görüşünde.

Görüşmeye katılan kadınlar bu ayrımcılık karşısında za¬man zaman öfkelendiklerini, çaresiz hissettiklerini belirtmişler.

Kadın kadının kurdu değil, destekçisi

“Çalıştığım kurumda kadın yöneticilerle ilişkilerim iyidir” öner¬mesine katılım oranı, toplamda yüzde 83,6 olarak hesaplandı. Bu bulgu, “kadın kadınla anlaşamaz, kadın yöneticiler kaprisli olur” gibi klişe ve şartlı yargıları çürütüyor. Araştırmaya katılan kadınların yüzde 65’i kadın yöneticilerle çalışmayı tercih edeceklerini belirtmişler.

Buna karşılık, doğum, hamilelik, emzirme, çocuk bakımı vb için özel izin gerektiğinde yöneticilerin ve erkek iş arka¬daşlarının olumsuz tavırlarıyla karşılaşanların oranı yüzde 42,7.

Buradan anlıyoruz ki hem işte hem de evde çalışmak zorunda olan kadınlar erkek meslektaşlarından ve erkek yöneticilerinden anlayış görmüyor ve kadın yöneticilerle çalıştıklarında hayatlarının kolaylaşacağını düşünüyorlar. 

Sosyal hayattan soyutlanma ve tükeniş 

Kadının sosyal hayatına dair sorular incelendiğinde, kadınların ücretli-ücretsiz emek kıskacına sıkıştırıldıkları; özellikle evli ve çocuklu kadınların ve orta yaş grubuna dahil olan kadınla¬rın sosyal ve psikolojik anlamda tükendiği görülüyor. 

– Yüzde 80’i ev ve iş arasında gidip gelmekten, sosyal  hayattan soyutlandığını düşünüyor.

– Yüzde 86’sı ev ve iş hayatının yoruculuğundan ötürü psikolojik ve fiziksel olarak yıpranmış hissediyor.

Cinsel taciz ve şiddet  

Araştırmaya katılan kadınlara, çalıştığı kurumda yöneticilerin cinsel taciz ve şiddet konularında gerekli önlemleri alıp almadığı da sorulmuş. Buna gelen yanıtlar çalışılan kuruma göre farklılık gös¬teriyor. Yataklı Tedavi Kurumu’nda çalışan kadınların bu konudaki olumlu bildirimleri yüzde 36,6’da kalırken diğer kurumlarda çalışanlarda oran yüzde 52,8’i buluyor. Raporda, “Bu bulgudan, Yataklı Tedavi Kurumu’nda cinsel taciz ve şiddet konularında alınan önlemlerin artırılması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır”, deniyor. 

Fakat ne yazık ki ankette kadınlara, çalıştıkları kurumda “cinsel taciz ve şiddetle karşılaşıp karşılaşmadıkları” açıkça sorulmamış. Yukarıdaki soruyu örtülü bir yanıt olarak ele alırsak, Yataklı Tedavi Kurumu’nda çalışan kadınların neredeyse üçte ikisinin, diğer kurumlarda ise yarısının cinsel taciz ve şiddete maruz kaldıkları ya da en azından, buna tanık oldukları sonucuna varabiliriz. 

Biz kadınlar deneyimlerimizden biliyoruz ki cinsel tacize ve şiddete sadece tanık olmak bile tehdit altında olduğumuzu hissetmek için yeterli.

Türkiye’de sağlık alanında çalışan 400 binden fazla çalışanın yüzde 60’ını kadınlar oluşturuyor.

Kaynak: http://www.sagliksen.org.tr/MediaContent/kadin_raporu_kck.pdf

 

 

Yorumlara kapalıdır.