Mutfak Cadıları Mart – Nisan 2011
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nin aile sigortası projesi bir süredir gündemde ve özellikle yoksulluğa ve işsizliğe çare olup olmayacağı üzerinden tartışmalara konu oluyor. CHP Aile Sigortası’nı tanıttığı kitapçığında, aile sigortası programı ile çağdaş bir sosyal güvenlik sisteminin kurulacağını ve bir tür sosyal koruma ağı geliştireceğini iddia ediyor. Ayrıca aile sigortasının, inanç ve köken ayrımı gözetmeksizin her yurttaşı her türlü dışlanmışlıktan korumayı ve yoksulluğu ortadan kaldırmayı hedeflediği belirtiliyor. Bu yazıda aile sigortasının kadınlar için ne anlama geldiğine ve “her yurttaş” olarak ifade edilen bütünün yarısını oluşturan kadınları, iddia edildiği gibi maruz kaldıkları “her türlü dışlanmışlıktan koruma” işlevini yerine getirip getiremeyeceğine bakacağız. ***
Her şeyden önce CHP’nin hazırladığı aile sigortasının temel çıkış noktasının bireyin ve ailenin onurunu güvence altına alan bir sosyal destek yaklaşımı olduğu dile getiriliyor. Biz kadınlar çok iyi biliyoruz ki “birey” ve “aile” kavramları ile sunulan ve “kadın”ın adının olmadığı sosyal devlet yaklaşımları çoğunlukla kadının sosyo-ekonomik durumunu, özel alandaki ezilmişliğini ve pek çok alanda maruz bırakıldığı ikincilleştirilmeyi ortadan kaldırmaktan uzak olmuştur. Aile sigortası programında da kadınlar, ailelerin içinde “güçsüz olan çocuklar, engelliler ve yaşlılar” ile birlikte değerlendiriliyor ve bu grupların korunmasına yönelik insan odaklı politikalar geliştirilmesinin gerekliliği üzerinde duruluyor. Programda aile sigortasını gerekli kılan başlıca koşullar sayılırken “genel yoksulluğun ve çocuk yoksulluğu oranının yüksek oluşu, yapısal nitelikte derinleşen işsizlik sorunu, yaşlanan nüfus, tarım kesiminin küçülmesi ve kırsal kesimde artan yoksulluk, sosyal sigorta programlarının kapsamadığı çalışan gruplar, özel olarak korunması gereken engelliler, yaşlılar, çocuklar ve bölünmüş aileler”e yer veriliyor. Bu koşulların arasında esnek, güvencesiz çalışmaya, yoksulluğa, ikincilleştirmeye mahkûm edilen, türlü biçimlerde bedenine, emeğine, kimliğine el konulan ve nüfusun yarısını oluşturan kadınlar yine yok. Programın sosyal koruma ve güvenlik sisteminin en önemli sorunlarının madde madde sayıldığı bölümündeki bir maddede mevcut programların kadının istihdamını artıracak, çocuk bakım parası, kreş parası gibi mekanizmalar içermediğinden söz ediliyor. Buradaki açıklamada da ailenin yoksulluğunu azaltmak için kadınların istihdam olanaklarını artırmanın gerekliliğinden söz ediliyor. Ancak bu istihdamın biçimi, niteliği üzerinde durulmuyor. Oysa günümüzde kadın istihdamının istatistiksel olarak artırılması, aksi söylenmedikçe kadınların “esnek, düşük ücretli, kısmi zamanlı işlerde çalışması anlamına geliyor. ***
Yine metinde aile sigortası programında sağlanacak desteklerin aile üzerinden hesaplandığı, ailenin gereksinimleri ve yoksulluğunun esas alındığı belirtiliyor. Bu şekilde yardımların etkinliğinin artırılacağı ve eşgüdüm içinde dağıtılacağı düşünülmekte. Ayrıca bireylerin farklılıklarının aile içinde değerlendirilmesi yaklaşımının benimsendiğinin altı çiziliyor. Aile sigortasının temel ilkelerinde ise aile sigortasının genel olarak işgücü ve iş alanlarının artırılmasına yönelik bir program olduğu belirtiliyor. Söz gelimi kamuya personel alımında aile sigortası uygulamasından yararlanan ailelere öncelik tanınması öngörülüyor. Yine desteğe gereksinimi olan ailelerin “bilimsel yöntemlerle geliştirilmiş nesnel ölçütlerle belirlenmesi ve desteğe hak kazanması halinde desteğin, hızlı ve uygun bir biçimde verilmesinin” sağlanacağından söz ediliyor. Bu “nesnel ölçütler” in neler olabileceğini düşünürken bir sonraki bölümde aile sigortası ödemesi için ailenin geçimini sağlayacak kişinin işsiz olması, Türkiye İş Kurumuna kayıtlı olması ve Mesleki Eğitim Merkezleri ya da Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen kurslara devam etmesinin ön koşul olarak getirildiğini görüyorsunuz. Tek ebeveynli aileler için aile yardımı öngörülmesine karşın çocuğuna tek başına bakmak zorunda olan işsiz bir kadının bu kurslara nasıl devam edebileceğinin yanıtı programın hiçbir yerinde görünmüyor.
Programa göre sosyal destekler doğrudan kadına verilecek, her ay kadının banka hesabına yatırılacaktır. Burada kadının ödeme konusunda doğrudan muhatap alınması mevcut koşullar altında elbette kadınlar için bir kazanımdır. Ancak, bu uygulamanın tek başına yeterli olduğu söylenemez. Mevcut koşullarda kadını pek çok açıdan güçlendirecek mekanizmalar olmadığında, kadın ücretli bir işte çalışıp para kazandığı durumlarda dahi kocasının, babasının ve diğer ailenin erkek bireylerinin parasına el koymasının çok sık yaşanan durumlar olduğunu biliyoruz. ***
Ayrıca programda aile desteği verilmesinin bir diğer ön koşulu ailedeki toplam gelirin eşdeğer birey ölçeğine göre belirlenen yoksulluk eşiğinin altında olması. Yine ailenin gelirinin bu eşiğin altında olmadığı ama kadın ve çocukların bu gelirden yararlanamadığı, bu gelirin nereye ve nasıl harcanacağının büyük ölçüde ailenin erkekleri tarafından belirlendiği pek çok örnek olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bunun da kadınların mevcut yoksunluk, yoksulluk ve ev içi cinsiyetçi iş bölümünden kaynaklanan devasa sorunlarına çözüm olmayacağı açıktır. ***
Programın geneline bakıldığında, aile sigortası programının, bugüne kadar uygulanagelen sosyal politikaların tümünde olduğu gibi birey olarak kadını değil, aileyi merkezine alan bir sosyal güvenlik sistemi anlayışına dayandığı görülüyor. Aslına bakılırsa merkeze bu biçimde aileyi koyarak, tüm eksikliklerine karşın sosyal devletin önemli bir dayanağı olan her bir bireye işsizlik sigortası sağlamak yerine aile sigortasını getirdiğinizde CHP’nin metninde de çokça eleştirilen ve aile sigortası uygulaması ile aşılacağı iddia edilen “sadaka devleti” anlayışından çok da uzaklaşmamış oluyorsunuz. Oysaki sosyal devlet iş bulma olanağı sağlayamadığı “her bir yurttaş”ının barınma, yeme, içme ve sağlık harcamalarını üstlenmek zorunda olan devlettir. Buna evli kadınlar da çocuklar da dâhildir. ***
Bu tür bir sosyal güvenlik anlayışı biz kadınların babadan ve kocadan bağımsız sağlık sigortası ve güvencesi, işsizlik ödeneği talebimizle örtüşmüyor ve kadınların kurtuluşuna giden yol buradan geçmiyor. Nitekim programda ne kadınların ev içi emeklerinin tazmin edilmesinden, ne kadınların erkekler gibi düzenli istihdama eşit koşullarda katılmasının önünü açacak politikalardan ne de kadınların esnek, güvencesiz, düşük ücretli işlerden kurtulmalarına dair bir öneriden söz ediliyor. Bu sigorta sistemi ile erkekler tüm başarılarını ve kazançlarını kadınların karşılıksız emeği üzerinden, sırtlarını kadınlara dayayarak elde etmeye devam edeceklerdir. Kadınların partinin, devletin yönetim kademelerinde yer alması için kota ve benzeri çalışmaları yapmaktan ısrarla kaçınan “sosyal demokrat” ana muhalefet partisi, kadın “yurttaş”larını ve onların en temel sorunlarını büyük iddialarla sunduğu aile sigortası programında da yok sayıyor. ***