“Çalışmak İstiyoruz” Ama Esnek Değil!

esnek-alma-dk-cret2010- 2012 orta vadeli programın, 2010 yılı uygulamasına dair yayınlanan Bakanlar Kurulu kararına göre, bu doğrultuda incelenecek temel hedef, uzun zamandır TOBB, TÜSİAD ve hemen hemen diğer tüm sermaye çevrelerinin dillendirdiği biçimde, işgücü piyasasının etkinleştirilmesi.  İstihdamın arttırılması, işgücü piyasasının geliştirilmesi, işgücü piyasasının etkinleştirilmesi, aktif işgücü politikaları olarakta adlandırılan bu süreci bakalım Bakanlar Kurulu kararı nasıl tanımlıyor: “Esneklik ile güvence arasındaki dengenin sağlandığı, verimliliği esas alan ücret sisteminin oluşturulduğu, teknolojik değişime ve gelişime uyum sağlayabilecek istihdam olanakları ile herkese, başta cinsiyete dayalı eşitlik olmak üzere, eşit hak ve fırsatların sunulduğu etkin bir işgücü piyasası.”

Görülüyor ki Türkiye’de işgücü piyasasının daha da esnekleşmesi önümüzdeki döneme damgasını vuracak taleplerin başında geliyor. Kamuda esnekleşme anlamına gelen 4C yasası üzerine Tekel işçilerinin direnişi bu gerçeği sağır sultana bile duyurdu. Yayınlanan raporların hemen hemen tamamında esneklik ile cinsiyete dayalı eşitlik kavramlarının birbirine eşlik etmesi bir tesadüf değil. Sadece Türkiye’de değil, erken kapitalistleşen tüm diğer ülkelerde de esneklik cinsiyetlidir ve cinsiyeti de kadındır. Bu yüzden kadınların düşük oranda istihdam edilmesi üzerine sermaye çevrelerinden yükselen seslerin, işgücü piyasasının esneklik temelinde yeniden şekillenmekte olduğu şu döneme tesadüf etmesi bizim için şaşırtıcı değil.

TÜSİAD’ın geçtiğimiz 8 Mart, Dünya Kadınlar Günü’nde yayınladığı basın bülteninde kadın istihdamına ağırlık vermesi, AKP kadın kollarının kadın istihdamına yönelik bir rapor hazırlayıp çalışma bakanlığı’na sunması ya da KAGİDER’in kadın istihdamına yönelik bir kampanya başlatması, esneklik ile özdeşleşen kadın istihdamına yönelik hazırlıkların bir parçası. Söz konusu çalışmaların ortak yanı, kadın istihdamı için esnekliğe “koşullu bir EVET” diyor olmaları.

KAGİDER’in basın bülteninde esneklik eğer ki sosyal güvenlik sistemi bakımından düzeltilirse, kadınlar için uygun bir çözüm olduğunun sinyallerini veriyor: “Ücretli işçi statüsünde çalışan kadınlar arasında da kayıt dışılık ciddi bir sorundur, kadınların dörtte biri kayıt dışı çalışmaktadır. Esnek çalışma modellerinin sosyal güvenlik sistemiyle bütünleştirilmesinde daha sağlam temelli ve mağduriyetleri önleyici düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Kadınlar sosyal güvenlik sistemlerinden dışlanmaktadır.

AKP Kadın kollarının kadın istihdamına yönelik hazırladığı raporda ise esnek çalışma modelinin kadınların istihdam sorunlarının çözümünde kalıcı bir çözüm olmayacağı belirtilse de rapor, sosyal güvenlik ile ilişkilendirilmiş bir esnekliği kadınlara önermekten de geri durmuyor: “Sosyal güvenlik sisteminde esnek çalışan kadınların yaşlılık aylığına hak kazanma koşulları yumuşatılmalıdır. … Teşviklerde kadınları evine kadar götüren bir ulaşım ağı kurulmalıdır. Özellikle esnek çalışma saatleri olan işlerde kadınların geç saatlerde evlerine ulaşımları çalışma yaşamlarının yönünde büyük bir engel oluşturduğundan, kadınların ulaşım sorunları giderilmelidir.

Ayrıca 4857 sayılı İş Kanunu ile esnek çalışma modelleri uygulamaya konmuştur. Esnek çalışma modellerinin sosyal güvenlik sistemiyle bütünleştirilmesinde daha sağlam temelli ve mağduriyetleri önleyici düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır.

Buna karşılık, feministlerin de esnek çalışmaya ilişkin görüşlerinin “koşullu bir EVET” niteliği taşıdığından bahsedebiliriz. KEİG’in 2009 yılında hazırladığı, Türkiye’de Kadın Emeği ve İstihdamı, Sorun Alanları ve Politika Önerileri başlıklı rapor şöyle diyor:

Esnek çalışma ancak adil ücret ve sosyal güvencenin varlığında kabul edilebilir. Esnek zamanlı ve kısmi zamanlı çalışma biçimleri bazı çalışanların tercih edebileceği düzenlemelerdir. Ancak, işverenler esnek çalışma biçimlerini işgücü maliyetlerini düşürme amacıyla kullanmaktadır. Yeni SSGSS Yasası’na göre de esnek ve kısmi zamanlı çalışanların emeklilik hakkı alması uygulamada hemen hemen imkânsızlaşmıştır. Bu çalışma biçimleri ancak adil ücret ve sosyal güvencenin varlığında kabul edilebilir.

Kadınların çalışmasının ve kendilerine ait bir gelire sahip olmasının, ev içerisindeki erkek egemen tahakkümü zayıflatmak anlamında önemli bir adım olduğu hepimizce bilinen bir gerçek.  Oysa Türkiye’de kadınların formel istihdamı son derece düşük ve sosyal güvenlik sisteminden dışlananlar içerisinde ilk sırada kadınlar var. Şu durumda, uygun koşullar sağlanabilirse, esnek çalışma biz kadınlar için bir fırsat olabilir mi?

Yapılan çalışmalar esneklik kavramının kadın ve erkek işçileri aynı biçimde etkilemediğini gösteriyor. Aslında içsel denilen esneklik (birden fazla iş yapma, rotasyon, görevlerin bütünleştirilmesi, takım çalışması) daha çok erkek işgücünü ilgilendirir. Dışsal denilen esneklik ise (eğreti işler, kısmi zamanlı çalışma, esnek mesai saatleri) en çok kadın işgücüne başvurularak sağlanır. Kadınlara bu tür işler aile yaşamıyla meslek yaşamının uyumlulaştırılması adına önerilir. Kadınların ücretlerinin genellikle “ek gelir” olarak sunulmasıyla, ücretler arasındaki fark da meşrulaştırılır. Özetle, esnek ve eğreti işler yaratma ve geliştirme politikalarının asıl hedefi kadınlardır.

Toplum ve Hekim dergisinde Hakan Tüzün tarafından yapılan bir çalışmaya göre esnek çalışma saatleri iritabilite, yorgunluk, baş ağrısı, anksiyete, iş kazaları, uyku bozuklukları, kardiyovasküler sistem ve sindirim sistemi hastalıklarına neden olmaktadır. Araştırmalar esnek çalışma koşullarının kadınların sağlığını erkeklere göre daha kötü etkilediğini ortaya koymaktadır. İş güvencesiz çalışanlar sağlık istihdam biçimleri ilişkisinde en dezavantajlı grup olan işsizlerden bile daha kötü sağlık durumuna sahip olabilmektedirler.

Sermayenin kendi birikimini genişleyerek yeniden üretebilmesi doğrultusunda geliştirilen önlemlerin, kapitalist üretim tarzının ilk yıllarından itibaren erkek egemen toplum yapısı önkoşul teşkil edecek biçimde uygulanmakta olduğunu görüyoruz. Bu minvalde esnek çalışma gibi bir önlem de ancak ve ancak kadınların toplumdaki ikincil statüsüne ve karşılıksız ev emeğine dayanarak başarılı bir biçimde uygulanabilir: Bir yandan kadınların ücretli emeğini esnekleştirirken (2003 yılında Fransa’da çalışan kadınların yaklaşık yüzde 30’u bu tür işlerde çalışmaktadır. Esnek çalışma kapsamına giren işlerin yüzde 80’i kadınlar tarafından yapılmaktadır), bir yandan da kadınların karşılıksız ev içi emeğinin varlığı sayesinde erkeklerin emeğini esnekleştirme imkânı bulur. Durum böyle olunca da esnek çalışmaya koşullu ya da koşulsuz evet demek arasında, kadınlar açısından bir fark olmayacak, her durumda kadınların erkek egemen sistem tarafından ezilmişliği sürekliliğini koruyacaktır. Feministler olarak esnek çalışma koşullarına bazı koşullarda yeşil ışık yakmak yerine, kadınların istihdamına yönelik olarak işgücü piyasasındaki yatay ve dikey ayrımcılığı zayıflatacak kökten taleplerle yola çıkmamız önemli.

Kaynaklar:

AKP Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığı, (2010),

Kadın İstihdamının Artırılması Önündeki Engeller ve Somut Çözüm Önerileri, Şubat, Ankara.

Bakanlar Kurulu, (2009), 2010 yılı Programının Uygulanması, Koordinasyon ve İzlenmesine Dair Karar, Ekim, TBMM, Ankara.

Hirata H., F. Laborie, H. Le Doaré ve D. Senotier, Eleştirel Feminizm Sözlüğü, Kanat Yayınları, 2009, İstanbul.

KAGİDER, 2010 Kadın İstihdamı Kampanyası Basın Toplantısı, 19 Mart 2010, İstanbul.

KEİG, Türkiye’de Kadın Emeği ve İstihdamı, Sorun Alanları ve Politika Önerileri, Nisan 2009, İstanbul

TÜSİAD, “Kadının ekonomiye ve siyasete katılımı, demokratik gelişimin ve toplumsal refahın anahtarı olarak görülmelidir”, Basın Bülteni, 7 Mart 2010

Tüzün, H., (2008), “Daha esnek İstihdam Daha Az Sağlık: Taşeronlaşmanın çalışanların sağlığına Sağlığına, Sağlık Çalışanlarına ve Sağlık Hizmetlerine Etkileri”, Toplum ve Hekim dergisi, Cilt: 23, Sayı:5, sayfa: 322- 331

Nisan 2010

Yorumlara kapalıdır.