Ayse Yılbaş, boşanmak üzereydi; dava uzun sürmüştü… Boşanma avukatlığını, Meriç ve Birsen üstlenmişlerdi. Boşanma sırasında, Katil Hüseyin Özmen, Ayşe’nin 1 yaşından küçük çocuğunu kaçırmış ve Ayşe’ye göstermemişti. Ayşe, çocuğu polis zoruyla ve avukatların çabasıyla geri almıştı. Annesiyle yaşıyordu; Cerrahpaşa Tıp’ta Stajyer öğrenciydi.
Hüseyin Özmen astsubaydı. Bölge’de görev yapmıştı uzun yıllar. Ayşe’yi öldürdükten sonra soğukkanlı olmasını açıklamak için Özmen’in kadın avukatı, “müvekkilim yıllarca Güneydoğu’da görev yaptı, ölülere alışkın” demişti.
Hüseyin Özmen, Ayşe’yi ölümle tehdit ediyordu. Bunu, Hüseyin Özmen’in avukatı Bahri belen de biliyordu, Ayşe’nin avukatları da… Bahri Belen’in bürosunda, başka bir dava için yapılan toplantıya gecikerek gelen Belen, “Bir müvekkilim karımı öldüreceğim diyor; zor ikna ettim” diyerek, ‘derdini’ o sıra meslektaşlarıyla paylaşmıştı. Birsen ve Meriç de adamın “Bir cuma günü öldüreceğim!” tehdidini önceden bir şekilde duymuşlardı.Evet, bir cuma günü, öğle saatinde, 24 yaşındaki Yılbaş, boşanmak istediği kocası Özmen tarafından, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Servisi’nde staj yaptığı bölümde, 22 Şubat’ta, 12 kurşunla öldürüldü. Hüseyin Özmen, öldürdükten sonra, “Allah-u Ekber” diyerek, çağırdığı kolluk kuvvetlerine teslim olmuştu.
Hüseyin Özmen, hak ettiği cezayı aldı. Ve tasarlayarak bu cinayeti işlediğine kanaat getirildi. Ancak hem savcı hem de katil kararı temyiz etmiş. Karar, Hüseyin Özmen’in tasarlayarak bu cinayeti işlemediği iddiasıyla Yargıtay tarafından bozuldu.
21 Şubat’ta duruşma var. Daha önce davayı izleyen feministler, aktivistler, avukatlar yine orada olacağız; davada yerel mahkemenin, cinayetin tasarlanarak işlendiği kararında ısrar etmesi için çaba harcayacağız.
21 Şubat’ta, saat 10.00’da Çağlayan Adliyesi’ndeyiz