Barış İçin Kadın Girişimi’nden kadınlar, kadın ve barış mücadelesinde birlikte olduğu tutuklu kadın arkadaşlarıyla dayanışmak üzere Galatasaray Postanesi önünde barış noktası oluşturdu.
Eylemde okunan basın açıklaması:
Özellikle iki yılı aşkın süredir aralıksız bir şekilde barış için mücadele eden siyasetçiler tutuklanıyor. AKP iktidarı, barış isteyen tüm parti, kurum ve kişilere karşı adeta savaş açmış durumda.
Hükumetin ve devlet yetkililerinin kurmaya çalıştıkları korku imparatorluğu, barış için siyaset yapanların tepesinde sallanan tutuklama terörü ve uzun süreli yargısız tutukluluklarla diktatörlükleri, faşizmi aratmayacak duruma çoktan ulaşmış bulunmaktadır. Kürt halkına karşı yürütülen savaşta kimyasal silahlar kullanmaktan çekinmiyor.
Artık ülkenin tamamının cezaevileştirildiği, özgürlük, demokrasi ve barış gibi hepimize ekmek ve su kadar gerekli olan yaşamsal değerlerin pespayeleştirildiği bir Türkiye’de yaşıyoruz. Ceza kanunu, terörle mücadele yasası, özel yetkili mahkemeler marifetiyle suskun ve örgütsüz, bir araya gelme, birlikte mücadele etme, hak arama yetisini yitirmiş bir toplum, bir korku ortamı yaratılıyor. Erkek ve devlet şiddetine karşı mücadele hakkı kadınların elinden alınıyor. Bu yasalar kadınları suskunluğa ve eve mahkum etme işlevi görüyor. AKP, siyasetle ilgilenen kadınları eve yollayamayınca, cezaevine yolluyor. İfade özgürlüğünün yasaklanması kadınlar açısından çifte bir baskı anlamına geliyor. Kadınların siyaset yapacağı, erkek şiddetine, kadın cinayetlerine, kadın emeğinin görünmez kılınmasına karşı, her alanda eşit temsil için mücadele edeceği kanalları tıkıyor.
Barış İçin Kadın Girişimi olarak kuruluşumuzdan bugüne dek sık sık meydanlarda, sokaklarda, barış ve kardeşlik sözlerimizi söyleyip, neredeyse bir rutin halini alan tutuklamalara karşı çeşitli eylemler yaptık.
Dedik ki; tutuklamaları durdurun, barış için mücadele eden tutukluları serbest bırakın. İktidarın her yeri dinleyen kocakulak’ları bizleri duymadı.
Dedik ki tutukladığınız DTP/BDP’li kadınlar birlikte barış mücadelesini yürüttüğümüz kadın arkadaşlarımızdır. Ortak siyasi mesai harcadığımız barış gönüllüleridir. Aynı kocakulak’lar bizleri yine duymadı.
Bizler barış dedikçe, silah tüccarları, savaş zenginleri, halkların bir arada barış ve dostluk içinde yaşamasından korkan düşmanlık üreticileri gece gündüz demeden aralıksız çalışarak şovenist söylemleri güçlendirmeyi hedeflediler.
Bizler barış dedikçe, kadın bedenini çocuk doğurma makinesi sanan militarist erkek aklı savaşın en temel unsuru olan insanın üretimi için kadınlara üç çocuk doğurmalarını salık verdi.
Bunlarla da yetinmediler, şehitliği, şehit annesi, şehit ailesi olmayı göklere çıkardılar, ama ne hikmetse zenginlerin ve politikacıların çocukları hiç şehit olmadı. Ölüm hep onlardan uzak, kadın erkek yoksulların koynunda oldu. Vicdani redin hâlâ hak olduğu inkar ediliyor, üstü örtülüp halkı askerlikten soğutmak diye çarpıtılıyor. Zorunlu askerlik hâlâ kaldırılmayarak tüm erkeler askere alınarak, militarist, cinsiyetçi erkekler yetiştiriliyor.
Öldüremediğini tutuklayarak susturup, etkisiz hale getirmeyi savaşın yeni taktiği haline getiren AKP, son üç yılda binlerce kadını, erkeği, çocuğu hapishanelere savaş esiri olarak tıktı. Bizler bu insanlık dışı uygulamaları protesto ediyoruz. Bugün de hep olduğu gibi barıştan yana ısrarcı olmanın olmazsa olmaz olduğunu söylüyoruz.
Barış İçin Kadın Girişi olarak içerde tutuklu bulunan binlerce kadın arkadaşımıza kart yollamak için bir kez daha buradayız. Bizler tutuklu kadınlara kart yollayarak erkek egemenliğine karşı kadın dayanışmasının, savaşa karşı barışın, şovenizme karşı halkların kardeşliğinin, öldürmeye karşı hayatın yanında olduğumuzu söylüyoruz.
Henüz aramızda olamayan kadın arkadaşlarımıza yolladığımız kartlara umudu, özgürlüğü ve kadın dayanışmasının gücünü yükleyip gönderiyoruz. Diyoruz ki Rojda, Zelal, Sevgi, Ceylan, barış, bu kartlar elinize geçince yüzünüze konup yerleşecek gülümseme misali gelip yerleşecek bu topraklara.
Barış İçin Kadın Girişimi