Erkek adalet değil gerçek adalet/iİstanbul Feminist Kolektif-24 Aralık 2013

filizdavafoto“Kendisini öldürmeye çalışan erkeğin soyadını taşımak istemediğini” söyleyen Fatma Yürek (Şen) ve “şiddet uygulayan erkeklerin, kadınları öldürene kadar serbest dolaştıklarını” söyleyen Filiz Yücel Karakuş hakkında mahkeme heyetine hakaretten açılan dava beraat kararı ile sonuçlandı. Bakırköy Adliyesi’nde buluşan İstanbul Feminist Kolektif dahilindeki kadınların dava öncesinde erkek adaleti teşhir edip gerçek adalet taleplerini dile getirmek üzere düzenledikleri basın açıklaması metnini aşağıda bulabilirsiniz.

Erkek şiddeti yargılanırken de, erkek şiddetine direnirken de…

Erkek adalet değil, gerçek adalet!

Fatma Yürek (Şen), 12 yıllık evliliği süresince gördüğü şiddete artık dur demek için karakola başvurmuş, mahkemeden koruma kararı almıştı. Ancak  Esentepe Karakolunda görevli polislerden biri Fatma’yı bu koruma kararından zorla feragat ettirdi.

Polisler Fatma’yı koruma kararından vazgeçirirken Çetin Şen ise  Fatma’yı öldürmeyi kafasına koymuştu. İşleyeceği cinayete  intihar süsü vermek için önce Fatma’yı  doğalgaz borularına sardırdığı  iki fularla kendisini asmaya zorladı, sonra bıçakla tehdit ederek balkondan atlamaya zorladı.  Çetin Şen mahkemede, tüm bu delilere rağmen  ne doğalgaz borusundaki fularlardan  ne de salonda bulunan bıçaktan haberi olmadığını söyleyerek, yaptıklarını inkar etti. Çünkü biliyordu ki cinayetten yargılanmak yerine olaya intihar süsü verirse daha az ceza alacak, hatta “ben karımı cok seviyorum” yalanları ile belki de hiç ceza almadan yaptıklarından sıyrılabilecekti. Sonuçta Fatma balkondan atlamak zorunda kaldı ve uzun süre hastanede yattı, şu anda da tam olarak iyileşebilmiş değil ve yalnız sokağa çıkamıyor.

Çetin Şen 3-5 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Tutuklu kaldığı sürede  de mektup göndererek, Fatma’yı tehdit etti. Fatma’nın ifade verdiği 22 Ocak 2013 tarihindeki duruşmaya tutuksuz sanık sıfatıyla katılan Çetin Şen çok rahattı. Bakışlarıyla Fatma’yı taciz ediyordu. Ancak verdiği bu rahatsızlığın hukukta tanımı yoktu. Ama mahkeme boyunca ağlayan, Çetin Şen’in rahatsız edici bakışlarıyla kendini daha kötü hisseden Fatma’nın hâlâ ‘Şen’ soyadını taşımasına isyanının ve ‘ben artık seninle tanımlanan kimliği taşımak istemiyorum’ demesinin hukukta karşılığı vardı. Erkek adalet bunu mahkeme heyetine hakaret olarak tanımlamış ve mahkeme başkanı ‘çık dışarı’, ‘çıkarın bunu dışarı’ diye Fatma’nın salondan çıkmasını istemişti.

İstanbul Feminist Kolektif’ten davayı takip eden feministler de  bu sırada mahkeme salonundaydılar. Tekerlekli sandalyeyle duruşmaya gelen Fatma’ya çıkmasında yardımcı olan Filiz Karakuş salondan çıkarken, sistematik olarak şiddet gören, koruma kararına rağmen öldürülen kadınların varlığına dikkat çekerek ve Fatma’nın can güvenliğinden endişe duyarak ‘erkekler ancak kadınları öldürünce tutuklanıyorlar’ dedi. Bu fiilin de hukuktaki karşılığı da mahkeme heyetine hakaret olarak tanımlandı.

Davanın ilk duruşması 17 Eylül 2013 tarihinde  Bakırköy 9. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada ‘kadına yönelik erkek şiddeti’ ve kadın cinayetleri gündem oldu. Koruma kararlarının erkek şiddetini önlemeye yetmediği ve şiddet uygulayan erkeklerin ellerini kollarını sallayarak dolaştıkları ve tutuklanmaları için kadının ölmesi gerektiği mahkeme salonunda tekrar açık edildi.

Davanın ikinci duruşmasında Fatma Yürek ifade verecek.  Fatma  Çetin Şen’in tehditlerine boyun eğmedi. Barışma tekliflerini kabul etmedi. Ölmeyi göze alarak bağımsızlığını tercih etti. Direndi.

Fatma bugün kocasının şiddet tehditlerinden kurtuldu. Çünkü Çetin Şen silahla vurularak öldürüldü.

Ancak  Fatma  koca terörünün izlerini hala taşıyor: İşsiz, ayağı sakat, ağrıları hiç dinmiyor! Rahat yürüyemiyor. Sokağa bir refakatçiyle çıkabiliyor. Üstelik yargılanıyor…

Koruma kararına rağmen kadınların öldürülmesinin, polisin korumamasının, savcının soruşturmamasının, sistemli şiddet uygulayan erkeklerin salıverilmesinin hukukta karşılığı yok. Ama şiddet gördüğü erkeğin soyadını taşımak istemeyerek kimliğini öfkeyle fırlatmanın, şiddet gösteren erkeklerin kadınları öldürene kadar ellerini kollarını sallayarak gezdiklerini söylemenin hukukta karşılığı olduğunu biz bu dava vesilesiyle öğrendik.

Erkek adalet değil gerçek adalet!
İstanbul Feminist Kolektif
24.12.2013

 

Yorumlara kapalıdır.