Mutfak Cadıları Haziran 2011
Seçimler yaklaşırken iktidar ve ana muhalefet partisi seçim beyannamelerini ve sıra sıra projelerini açıkladılar: iktidar partisinin projelerinin ana eksenini kent yatırımları ile yoksulluğu sürdürülebilir kılma oluştururken, muhalefet daha çok yoksulluk ve işsizlik konusunu odağında tuttu.
Oldukça gergin ve kavgalı geçen seçim döneminde CHP, AKP ve MHP tek konuda anlaştı: Kadını görmezden gelen AİLE politikaları. Aile politikaları ile kadına dönük vaatlerde bulunmuş olmanın rahatlığı içinde programlarını savunuyorlar şimdi. Özellikle iktidar ve ana muhalefet partilerinin aileyi güçlendirme politikaları, tam da kadın aileyle, ailenin devamını sağlama göreviyle eş tutulduğu için kadınlar için politikalar olarak sunuluyor. ***
AKP’nin seçim beyannamesinde, kadınların dezavantajlı konumları belirtilerek, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi ve ailede mutluluğun sağlanması için kadın sorunlarının giderilmesine önem verileceği, kadına yönelik şiddetin, cinsel ve ekonomik istismarın önlenmesine yönelik çalışmaların yapılacağı, kadın intiharlarının, töre ve namus cinayetlerinin sık sık görüldüğü yörelerde kadınlara ve ailelere yönelik önleyici ve eğitici çalışmaların yapılacağı yer alıyor. CHP’nin aile sigortacılığı projesinde ise ihtiyacı olan herkese parasal yardımda bulunulacağı ve bu paraların kadınların hesabına yatacağı, kadının ailede ve toplumdaki yerinin güçlenmesine yönelik çalışmaların olacağı, çocuk bakımı nedeni ile iş gücücüne katılamayanlara kreş ve istihdam olanaklarının sağlanacağı, mesleki eğitim kurslarının verileceği gibi söylemler yer alıyor. ***
AKP’nin Aile Sosyal Destek Programı (ASDEP) projesi, bu politik hattın bir örneği. Projede kısaca gençlerin davranış bozukluklarından göçle yaşanan sorunlara kadar her şeyin aile eksenli düşünülmesi gerektiği, ailenin güçlendirildiği durumda tüm bu problemlere çözüm bulunabileceği ileri sürülüyor. Boşanmalardaki artış da yine geleneksel aile değerlerimizin yıprandığının bir kanıtı!
Kadın cinayetlerinin eski-yeni eş, ağabey, erkek kardeş, baba tarafından işlendiğini de göz önüne alırsak bu politikanın kadın düşmanı olduğunu zikretmek yanlış olmayacaktır. ***
AKP ise aileyi güçlendirerek sosyal hakların piyasalaştığı bu ortamda hem yoksulluğa karşı bir tampon hem de kadınların ya işten uzaklaştırılarak ev içi karşılıksız emeğini ya da işyerinde/evde düşük ücretle çalıştırarak ihtiyaç duyduğu “niteliksiz” emeğini garanti altına almaya çalışıyor. Yoksulluğa karşı bir tampon çünkü aile büyüdükçe ayrı evler birleştikçe birkaç evin masrafı tek eve düşüyor. Çocuk, hasta ve yaşlı bakımı ise karşılıksız ev içi bir hizmetle kadının sırtına yükleniyor. Böylece evin masrafları düşüyor ama kadının ev-içi “görevleri” artıyor. Ayrıca, büyük aile çekirdek ailenin yanında daha büyük bir kontrol gücüne sahip. Yoksulluk karşısında isyan, bağlılık ve baskı ile yönetilen aile tarafından bastırılıyor. Her açıdan büyük aile, küçük devletin garantisi sayılabilir. Töre ya da nefret cinayeti sorunu içinse AKP’nin çözümü, elbette eğitim. AKP’nin kadınlara bir de görevi var: üç çocuk doğurmak…
AKP bu politikaları uygulamak için seçim sonrasını beklemedi. Seçim öncesinden üçüncü iktidar dönemi için neler yapacağının işaretini verdi: Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın yerine “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” kurulacağını ve Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün “Kadın ve Aile Genel Müdürlüğü”ne dönüştürüleceğini duyurdu. Bugünkü haliyle bile eleştiriye değer olan “Kadın” ve “Aile”den sorumlu bakanlığın yerini alan formunun kadını tamamen görmezden geldiği, aile vurgusu içinde kadınların temel hak ve özgürlüklerine karşı bir saldırının olduğu muhakkak. Üstelik kota ve pozitif ayrımcılık ilkeleri konuşulurken, kadının fıtrat ile tanımlanan varlığını sadece aileye indirgeyeceğini de tahmin etmek güç değil. Sadece AKP’nin muhazafakârlıkla bir arada yürütülen neoliberal politikalarında değil, MHP ve CHP’nin seçim beyannameleri ile projelerinde de benzer unsurlar var. MHP projelerinin milliyetçi-militer söylemlerle pekiştirilmiş bir aile vurgusu yapılması dışında dikkate alınabilecek bir unsur yok iken, CHP aile sigortası konusu ile epey gündeme geldi. Bu konuyu ayrıntıları ile mayıs mutfak cadılarında okuyabilirsiniz. ***
İster CHP ister AKP olsun her ikisinin de farkları olsa da aileye muhtaç politikalar üretiyorlar. Dolayısıyla muhafazakârlığın kadınların üzerindeki baskıyı artırdığı gözlemleniyorsa da kadınların evde kıstırılmışlığının tek nedeninin muhafazakârlık olduğunu düşünmüyoruz. Neoliberal ekonomi politikalarıyla piyasalaşan bakım hizmetlerinin, sermayenin isteklerine karşılık gelen esnek istihdamın garantisi, kadınların evde harcadıkları bakım emeği.
Kadınlar için gibi görünürken kadından yana olmayan bu anlayış sadece iktidar partisinin politikalarında görülmüyor. Aile sigortasını bir vatandaşlık hakkı olarak sunan ana muhalefet partisi de sermayenin ihtiyaçlarını unutmadan yapılan bir hak tanımından yana. Sigorta projesi çocuklarıyla yaşayan yalnız kadınları kapsasa da, sigortaya hak kazanmak için gereken yükümlülükleri çocuklarıyla yaşayan kadının nasıl karşılayabileceği muamma. Örneğin Türkiye İş Kurumuna kayıtlı olması ve Mesleki Eğitim Merkezleri ya da Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen kurslara devam etmesinin ön koşul olarak konarken çocuklu annenin bunu nasıl yapabileceğinin sorgulanmıyor. Aile sigortası ödemesinin aile içinde kadına verilecek olması mevcut koşullar altında bir kazanım. Ancak ev içinde harcadığı ücretsiz emeğe mahkum kılınan ve bununla bağlantılı olarak ücretli emek piyasasında varlığı ikincilleştirilen kadınların bu durumdan kurtulmalarını sağlayacak politikalar olmadan ödemenin kadına yapılmasının ev içindeki cinsiyetçi iş bölümünü değiştirme gücü yok. Bu koşullar altında, kadınlar ücretli bir işte çalıştıkları durumda dahi kazandıkları paraya el konulabiliyor. ***
Bir süredir devam eden kadın istihdamını artırma söylemleri seçimlerle birlikte yükseldi. Bu istihdamın gerçekleşme biçimini ise torba yasa ve ulusal istihdam stratejisinden anlıyoruz. Görünen o ki kadınların istihdama katılışının ne AKP ne de ana muhalefet için sayısal bir artıştan öte bir anlamı yok. Hatta yeni bakanlıklar, meslek edindirme programları ve diğer yeni uygulama ve düzenlemeler kadınların istihdamdaki yerinin asıl ev-içi rolleri ile belirlendiği gerçeğini yüzümüze vuruyor.
Biz istihdamın kadınları kocadan, babadan bağımsızlaştırması, diğer bir deyişle söylenenin aksine güçlendirilmek istenen aileden bağımsızlaştırması çerçevesinde talep ederken, bu talebi sosyal politika talepleriyle birlikte dillendirmek gerektiğini söylüyoruz. ***
İşgücünün doğdugu ve yetiştiği, yeniden üretiminin sağlandığı, bakım işlerinin gerçekleştiği ve böylece bu işleri gerçekleştiren emeğin piyasada daha ucuza ve esnek satılmasına neden olan mekanizmaların kurulduğu yerdir aile. Bu işlerin yapılmasını sağlayan emeğin yarattığı değerin, daha da artması için değeri yaratanın yani kadının emekgücünün daha fazla değersizleşmesini sağlayan kurumdur aile. Bundandır aileyi bu kadar önemsemeleri.