Muğla’nın Fethiye ilçesi Gebeler kaplıcasında bir kadın, ikisi 18 yaşın altında olan 8 kişinin tecavüzüne uğradı. Tecavüze uğrayan kadının mücadelesi ve kadın örgütlerinin desteğiyle tecavüz davası açıldı. Davada feminist kadınlar ve avukatlar da müdahil oldular. Fethiye davası sanıklarından birinin avukatı ise Muğla Baro Başkanı Mustafa İlker Gürkan’dı. Mustafa İlker Gürkan tüm çabalara rağmen tecavüz sanığının avukatlığından vazgeçmedi. Üstelik savunmasını erkek egemen değerlere dayandırarak yapmakta beis görmedi.
Mustafa İlker Gürkan, Ankara Barosu tarafından, 11 Ocak 2012 tarihinde düzenlenen Uluslararası Hukuk Kurultayı’na konuşmacı olarak çağrılınca Ankara Kadın Platformu üyesi kadınlar, kurultaya katılıp Mustafa İlker Gürkan’ı protesto ettiler. Mustafa İlker Gürkan bu protestodan sonra; platform adına açıklamayı yapan Avukat Candan Dumrul’u Ankara Barosu’na şikâyet etti. Baro soruşturma başlatarak duruşma için 20 Eylül tarihini verdi.
Duruşma gününden önce Ankara Barosu’nun ilgili kurumlarına yapılan başvuruda, avukatların sayıca çok olduğu için geniş bir salon tahsis edilmesi belirtilmesine rağmen talep yerine getirilmedi ve mevcut salon avukatları almayınca duruşma yapılamadı. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde 40 kadın avukatın katıldığı duruşma, daha uygun bir duruşma salonu ayarlanmak üzere ertelendi.
Ankara Kadın Platformu, basında “Fethiye davası” olarak bilinen davada tecavüzcüleri savunan Muğla Baro başkanı Mustafa İlker Gürkan’ı protesto ettiği için Ankara Barosu tarafından soruşturulan Avukat Candan Dumrul’a destek vermek üzere Ankara Adliyesi önünde bir basın açıklaması yaptı. Platform üyesi kadınlar, Ankara Barosu’na “Kadın düşmanlığı yapma” diye seslendi. Muğla Baro Başkanı’nın tecavüz sanıklarının avukatlığını üstlenmesinin, tecavüz sanıklarının yargı önünde meşruiyet kazanmasına yol açtığı belirtilen açıklamada Gürkan’ın Ankara Barosu’nu yanına alarak kadın düşmanlığına devam ettiği vurgulandı.
Açıklamada “Baroya bir adalet uygulayıcısı olduğunu varsayarak soruyoruz; yürüttüğümüz bu zorlu mücadele zemininde, içimizden avukat arkadaşlarımız herhangi bir eylem ve etkinlikte sözcü oldukları takdirde, kendi demokratik kitle örgütleri olan barolar tarafından soruşturmaya mı maruz kalacaktır? Ankara Barosu ne demek istiyor? Kadın hareketine karşı açıktan bir tehdit mi oluşturmaya çalışıyor? Burada soruşturulan sadece Candan arkadaşımız değil, platformumuz ve elbette kadın dayanışması, kadın hareketidir” denildi
Ankara Kadın Platformunun yaptığı açıklamanın tam metni şöyle:
“Bugün çok düşündürücü ve talihsiz bir soruşturmayla karşı karşıyayız.
Biliyoruz ki bu ülkede taciz, tecavüz davalarında failler değil, kadınlar yargılanıyor!
Bu ülkenin demokratik kitle örgütleri de ne yazık ki ya bunun başını çekiyor, ya da tüm gelişmeler karşısında aciz kalıyor
Kadınlar erkeklere ‘komplo’ kurmakla suçlanıyor, erkek sanıklar ise her zaman saygın ve suçsuz görülüyor. Fethiye davasında şahit olduğumuz erkek dayanışması, kadın düşmanlığını bugün de farklı biçimlerde, farklı yapılar aracılığıyla sürdürüyor.
Hepinizin bildiği gibi, Muğla’nın Fethiye ilçesi Gebeler kaplıcasında bir kadın, ikisi 18 yaşın altında olan 8 kişinin tecavüzüne uğradı. Fethiye davası sanıklarından birini, Muğla Baro Başkanı Mustafa İlker Gürkan savundu. Muğla Baro Başkanı, meslek örgütünün ona yüklediği ‘hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak’ görevini bir yana bırakıp, mağdur kadın yönünden baştan eşitsiz başlayan bu süreçte, sanıkların yanında yer almayı yeğlemiştir. Muğla Baro Başkanı Mustafa İlker Gürkan’ın tecavüz sanıklarının avukatlığını üstlenmiş olması, mağdurun adil yargılanma hakkının sınırlarını daraltmış, tecavüz sanıklarının yargı önünde meşruiyet kazanmasına yol açmıştır.
Meslek etiği gereği, görevi erkek egemen sistemin cinsiyetçi hal ve tutumları karşısında mağdur edilen kadını korumak ve savunmak olan bir hukukçu için bu durumun utanç verici olması gerekirken; Mustafa İlker Gürkan Ankara Barosu yönetimini de arkasına alarak kadın düşmanlığına tüm hızıyla devam etti.
11 Ocak 2012 tarihinde düzenlenen Uluslararası Hukuk Kurultayı’na konuşmacı olarak çağrılarak adeta ödüllendirilen Mustafa İlker Gürkan’ı; Ankara Kadın Platformu üyesi tüm kadınlar olarak, kurultaya katılıp protesto ettik. Bu protesto sonucunda Ankara Kadın Platformu adına söz alan avukat arkadaşımız hakkında Ankara Barosu talihsiz bir soruşturma başlattı. Buradan baroya, bir adalet uygulayıcısı olduğunu varsayarak soruyoruz; yürüttüğümüz bu zorlu mücadele zemininde, içimizden avukat arkadaşlarımız herhangi bir eylem ve etkinlikte sözcü oldukları takdirde, kendi demokratik kitle örgütleri olan barolar tarafından soruşturmaya mı maruz kalacaktır? Bunun bu topluma, kadınlara ve erkeklere verdiği mesaj nedir? Ankara Barosu ne demek istiyor? Her an kadın avukatların katıldığı eylemleri, mesleki bir faaliyet sayarak soruşturabilirim mi diyor? Bunu diyerek, platform çalışmalarımıza, dolayısıyla kadın hareketine karşı açıktan bir tehdit mi oluşturmaya çalışıyor? Meslektaşlarının tüm baskılardan kurtularak açıkça fikrini söyleme, eylem ve etkinliklerle politik tavrını savunma hakkının, kendi örgütsel kuruluşunun ve mücadelesinin bir parçası olarak görmesi gereken Ankara Barosu; esastan karşı olduğunu sandığımız, otoriter, baskıcı zihniyetin bir yansıması olmaktadır. Ne yazık ki örgütsel gücünü ve etkisini kötüye kullanmaktadır.
Bize göre burada soruşturulan sadece Candan arkadaşımız değil, platformumuz ve elbette kadın dayanışması, kadın hareketidir.
Fakat şu bilinmelidir ki, tecavüze, tacize, kadına yönelik her türden şiddete karşı mücadele eden kadınları soruşturmak, kadın dayanışmasını yargılamak; baroların ve baro başkanlarının haddi değildir. O çok prestijli Gelincik projeleriniz, bu soruşturma ile açığa çıkan kadın düşmanlığınız sonucu iflas etmiştir. Ankara Barosu kadına yönelik şiddete karşı mücadele etme konusunda samimi olmadığını; platform üyemiz nezdinde hepimizi soruşturarak ortaya koymuştur.
Ne yazıktır ki, Ankara yerelinde birçok konuda birlikte, yan yana olduğumuz Baro’nun mesele kadın hareketi, kadın mücadelesi olduğunda geldiği nokta, aldığı tutum ibret verici olup, en ileride olması gereken konuda erkek egemen anlayışın en öndeki temsilcisi olması birçok açıdan vahim, acı ve kara mizah sayılacak bir tabloyu ortaya koymaktadır.
Gelinen bu noktada, yaklaşık 40 örgütün bir arada olduğu Ankara Kadın Platformu olarak buradan duyuruyoruz: Ankara Barosu bu kadın düşmanı tutumundan vazgeçene kadar; toplantı, etkinlik ve eylemlerimizde Ankara Barosu’nun kurumsal temsiliyetini tanımayacağız ve Ankara Barosu ile birlikte iş yapmayacağız. Çünkü soruşturulmak istenen platform üyemiz değil; kadın dayanışması kadın hareketi ve bu hareketin şu ana kadar edindiği tüm kazanımlardır.
Ey Ankara Barosu, Platform üyemizi soruşturma, kadın düşmanlığı yapma!
Fethiye davası kadınların davasıdır!
Yaşasın kadın dayanışması!
ANKARA KADIN PLATFORMU /20 Eylül 2012